Yaratıcı vatandaş...

77. Venedik Film Festivali’nden notlar: Ferzan Özpetek, Venedik’te Siae 2020 Onur Ödülü aldı.

Mehmet Basutçu

Ferzan Özpetek İtalya’da, buradan çıkarak da dünyada, Türkiye’dekinden daha fazla ilgi görüyor galiba. Üstelik, seyircileri, izleyicileri ve okurları tarafından olduğu kadar, sanat çevrelerinde de içtenlikle seviliyor, takdir ediliyor, saygıyla karşılanıyor.

Çift kültürlü kökleri, bu ülkenin topraklarında sere serpe gelişmiş; 43 yıldan bu yana kucaklaşarak, birbirlerini cömertçe beslemişler...

Bu yıl 17 yaşına basan ve festivalin en fazla ilgi gören saygın yan bölümü “Giornate degli Autori” (Yaratıcıların Günleri, ya da artık kullanılmadığı dikkati çeken İngilizce adıyla “Venice Days”) seçkisine koşut olarak verilen İtalyan Yaratıcılar ve Yayıncılar Derneği (SIAE) yaşam boyu onur ödülünün yeni sahibi Ferzan Özpetek, çok mutlu ve heyecanlı...

‘KABUK BAĞLAYAMIYORUM’

“Giornate degli Autori” etkinliğinin arkasında duran SIAE tarafından 2016’dan bu yana verilen ödülün daha önce onurlandırdığı Paolo Sorrentino ve Marco Bellocchio gibi Ferzan Özpetek de çok boyutlu bir sanatçı. Sinemanın ötesinde, tiyatro ve opera da sahnelemiş; Venedik Bienali’nin ısmarladığı işini herkes alkışlamış; son olarak da, yazdığı kitapla İtalya’da ve Türkiye’de en çok satanlar arasına girmeyi başarmış...

Bir süredir olağanüstü bir yaratıcılık patlaması yaşadığını, çok çalıştığını ve güzel işlerin sanki kolayca, doğal bir kaynaktan fışkırırcasına ortaya çıkıverdiğini anlatıyor. Ve tabii, bu verimli süreç boyunca, yeri geldiğinde, Sezen Aksu’nun müziğiyle bütünleşmeyi de yine ihmal etmemiş...

“Bir türlü kabuk bağlayamıyorum. Son yıllarda yakın çevremdeki acı kayıplar beni çok etkiledi. Dünyanın genel durumu da ortada... Durup dururken ağladığım bile oluyor... Bir ara güzel yemekler yapmaya merak salıyor ve şişmanlıyorum. Ardından o kiloları atıyorum. Bu arada durmadan çalışıyor, üretiyorum...

Geçen yıl, tam Madame Butterfly operasını sahneleme çalışmalarını sürdürürken, Venedik Bienali bir teklif getirdi... Önce, zamanım yok yapamam, diye düşünürken sonuçta çok güzel bir iş çıktı ortaya.

Ayrıca bir de roman yazdım son dönemde...” diyen Ferzan Özpetek, COVID-19 salgını nedeniyle son filmi “La Dea Fortuna”nın gösterime girişi ertelenince, adının birden edebiyat gündeminde öne çıkıverdiğini görmüş. İki ay önce, Can Yayınları tarafından basılan “Bir Nefes Gibi”, Türkiye'de de ilk sıraya yerleşivermiş. İtalya’da 150 bini, Türkiye’de de 80 bini aşmış bile satışlar...

İTALYANCA YAZIYOR...

“Romanı önce Türkçe mi kaleme aldın, yoksa İtalyanca mı” diye sorunca, “Doğrudan İtalyanca yazdım. Bunca yıldan sonra, İtalyanca düşünmek, İtalyanca yazmak daha kolay oluyor tabii, doğallaşıyor.

Türkçeye Neval Barlas çevirdi ama ben de elden geçirdim. Duygu ve düşüncelerimin en uygun, en iyi biçimde aktarılmış olması için dikkatle okudum. Tamamlanmakta olan Fransızca çevirisi için böyle bir şansım yok tabii” yanıtını veriyor.

“Giornate degli Autori” bölümünün sanat yönetmeni Giorgio Gosetti, ödülün kendisine neden verildiğini açıklayan metni okurken, Ferzan Özpetek’in gözleri buğulanıyor. Bir Amerikan yapımı olacak yeni film projesini bir süre düşünmüyor...