Yalçındağ, Fransa'dan destek bekliyor
TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Türkiye için tek ayrıcalıklı konumun dünyada yükselen bir AB'nin üyesi olmak olduğunu söyleyerek, Fransa'dan beklenilenin de rasyonel ve vizyon sahibi bir yaklaşımla AB'nin Türkiye'ye doğru genişlemesine önderlik etmek olduğunu vurguladı.
cumhuriyet.com.trTürk Sanayicileri ve İşadamları Derneği Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Fransa'da "Türkiye Mevsimi" çerçevesinde Paris'te düzenlenen "Fransa ve Türkiye Ortaklığı, Avrupa ve Dünya'da Daha Güçlü Olmak" konferansının açılışında bir konuşma yaptı.
Yalçındağ konuşmasında, Türkiye için tek ayrıcalıklı konumun Dünya'da yükselen bir AB'nin üyesi olmak olduğunu ifade eden Yalçındağ, "Küresel ekonomik rekabet gücünü arttırabilen, kurumları etkin işleyen, siyasal tutarlılığını koruyabilen bir AB'nin üyesi olmayı umuyoruz. İrlanda'da gerçekleştirilen referandum sonucunun olumlu çıkması bu yönde atılmış bir adımdır" dedi. AB üyesi ve AB hukuku, standartları ve normlarını benimseyen bir Türkiye'nin AB ve dünyadaki güçlenen etkisinin ve rolünden bahsedildiğine işaret eden Yalçındağ, "Dünya kamuoyunun gözünde Fransa'dan beklenenin, rasyonel ve vizyon sahibi bir yaklaşımla, AB'nin böyle bir ülkeye genişlemesine önderlik etmektir" diye konuştu.
"Tarihte iki ülke hep sıcak ilişkiler içerisinde oldu"
Konuşmasında Türkiye ile Fransa'nın tarihte hep sıcak ikili siyasi ilişki içerisinde olduklarına değinen Yalçındağ, iki ülkenin birçok Avrupa ülkesinin aksine birbirleriyle nadiren çatışma yaşadıklarını dile getirerek, "Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda Fransa'dan ilham alınmıştır. Fransız aydınlanması ve modernliği esin kaynağı olmuştur. Günümüz dünyasında ise ekonomik, sosyal ve kültürel küreselleşmenin getirdiği zorluklar her iki ülkenin tarihi bağlarını derinleştirmesinin önemini bir kez daha hatırlatmaktadır" diye konuştu.
İlişkileri güçlendirmek için Instıtud Bosphere kuruldu
AB gündemindeki siyasi ekonomik ve sosyal konuların ele alınmasında Türkiye olarak aktif rol almak ve Fransa özelinde bu amaca yönelik çalışmalarda bulunmak üzere Institut du Bosphore adlı düşünce kuruluşunu oluşturduklarını söyleyen Yalçındağ, iş, siyaset, akademi dünyasından üst düzey Türk ve Fransız temsilcileri bir araya getiren bu enstitünün misyonu, Fransa ve Türkiye arasındaki ilişkileri güçlendirmek, süregelen diyaloğu ve müzakere sürecini geliştirmek olarak özetledi.
"Küresel kriz nedeniyle dünya siyaseti yenden şekilleniyor"
Yalçındağ konuşmasında tarihi bir dönemden geçildiğini belirterek, "Küresel ekonomik kriz ciddi ekonomik sonuçlar doğuruyor ve dünya siyasetini oluşturan stratejilerin yeniden şekillenmesine de yol açıyor. Finans sistemi, bilgi toplumu ve yeni enerji devrimi ile dünyada yepyeni bir ekonomik düzen gelişiyor. Daha rekabetçi, teknoloji odaklı ve çevreye duyarlı bir ekonomiye doğru gidiyoruz" dedi.
"En önemli gündem maddesi, uluslarası yönetimin nasıl olacağı"
Gelişmekte olan yeni küresel ekonomik ortamın uluslararası yönetiminin nasıl oluşacağının en önemli gündem maddelerinden birini oluşturduğunu vurgulayan Yalçındağ, "Avrupa Birliği'nin kıtamızdaki entegrasyon deneyimi, ABD ile AB arasındaki Transatlantik Ortaklık, G8 ve G20 gibi kurumsal deneyim birikimleri bu çerçevede son derece önemli" diye konuştu.
"AB'nin 21'inci yüzyılda etkinliği için çok daha geniş bir birliğe dönüşmesi gerekli"
AB'nin 21'inci yüzyılda etkisini sürdürebilmesi için çok daha geniş bir, tek pazara ve tutarlı bir siyasal birliğe dönüşmesi gerektiğine dikkat çeken Yalçındağ, 21'inci yüzyılın Avrupa'nın karşısına çıkardığı sorunları kazanımlara dönüştürmenin mümkün olduğunu ifade etti. Ancak bunun olabilmesi için AB'nin değişen dünyada küçülmemesi, aksine etki alanlarını genişletmesi gerektiğini söyleyen Yalçındağ açıklamasına şöyle devam etti: "Kuşkusuz söz konusu olan, AB'nin demokratik değerlerinin, tek pazarının ve politikalarının etki alanının genişlemesidir. Birçok önde gelen AB liderinin, akademik raporun ve son olarak da eski Finlandiya Cumhurbaşkanı ve Nobel Barış Ödülü sahibi Ahtisaari başkanlığındaki bağımsız grubun belirttiği gibi, AB'nin Türkiye'ye genişlemesi de işte bu açıdan belirleyici bir etkendir."
"Türkiye'nin AB'yle uyumlu daha güçlü bir demokrasiye kavuşması en önemli ödev"
Türk iş dünyası olarak, bu iki boyutlu hedef için kararlılıkla çalışmaya devam edeceklerini açıklayan Yalçındağ, birinci boyutun Türkiye'nin AB'yle uyumlu daha güçlü bir demokrasi, ekonomi ve toplumsal yapıya kavuşması olduğunu belirtti. Bunun öncelikli ödevleri olduğunu söyleyen Yalçındağ, ikinci boyutun ise AB'nin Türkiye'ye de genişleyerek küresel düzende daha çok güç kazanması olduğunu vurguladı.