Yalancı tanıkla arsa oyunu
Adalar'daki gayrimüslimlere ait arsaların hile, yalancı tanık ve sahte sözleşmelerle, Türk vatandaşların üzerine geçerilmesinin bir benzeri Gökçeada'da yaşandı.
cumhuriyet.com.trGökçeada’da, İstiratoniki İpseftel’e annesinden miras yoluyla kalan 13 dönümlük arsa, yalancı tanık ve sahte zilyetlik devir sözleşmesi ile Milli Emlak Müdürlüğü’nde memur olarak çalışan Özgür Özay’ın imzasıyla, Tarım Kredi Kooperatifi müdürlüğü yapmış olan Naci Kaynar’a devredildi. İpseftel olayın ortaya çıkmasanın ardından açtığı tapu iptal ve tescil davasında mahkemenin sanıklar hakkında verdiği karara karşı davayı Yargıtay’a taşıdı.
Öykü 1986’da başlıyor
Gökçeada’daki İpseftel ailesine ait arazinin öyküsü, 1986 yılında annesinin ölümü ile başlıyor. İpseftel, 1987 yılında arsasını Haralambo Yedion’a iki yıllığına kiraya veriyor ve bunu da Gökçeada Noterliği’nde onaylatıyor. 1996 yılında ise olayla hiç ilgisi olmayan ve Yunanistan’da yaşayan İrakli Eksenaki isimli bir kişi, Foti Zombiyadis’e vekâlet vererek sözde satış sözleşmesi ile arsayı Naci Kaynar’a satıyor ve Kaynar 5 ay sonra zilyetlik yani “20 yıl elinde bulundurduğu için sahiplenme” iddiasıyla tescil davası açıyor ve deyim yerindeyse arsanın üzerine konuyor. Sözde zilyetliğin tanığı ise arsanın diğer hissedarı, dönemin Milli Emlak Müdürlüğü memuru Özgür Özay olarak kayıtlara geçiyor. 2006 yılında ise daha önce yaptıkları anlaşmaya uygun olarak, dönümü en az 15 - 20 bin lira olarak belirlenen arazinin, üçte birlik kısmı yani 4.5 dönümü toplam 7 bin liraya Özgür Özay’a satılıyor.
‘Örgüt’ suçlaması
Tapudaki görünürdeki satış işleminin 2006 yılına sarkmasının nedeni ise İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nce yürütülen, benzer bir soruşturma ve yargılama sırasında Özay ve Kaynar’ın tutuklanması ve mallarına tedbir konulması. Kaynar ve Özay’la birlikte 33 kişinin yargılandığı davada, keşif tutanağında zirai bilirkişi olarak imzası bulunan Şenol Yılmaz ve Özay’ın eşi, Gökçeada Adalet Dairesi’nde zabıt kâtipliği yapmış olan Fatma Özay da sanıklar arasında yer alıyor. Sanıklar hakkında 2000 yılında, 1994-2000 yılları arasında işledikleri suçlardan dolayı dava açılıyor. Düzenlenen iddianamede, Özgür Özay’ın gayrimüslimlere ait tapu kayıtlarını toplayıp istifa etmesine karşın tüm belge ve bilgileri daireye iade etmediği evinde sakladığı, işleri sahte evrak düzenleyerek sahte imzalarla yürüttüğü belirtiliyor ve bu belgelerin evinde yapılan aramada bulunduğu kaydediliyor. İddianamede, sanıkların, sahibi ölmüş ya da yurtdışına gitmiş arazileri anlaştıkları kişilere vererek bu yolla büyük menfaat elde ettikleri kaydediliyor. Bu davada -o zamanki adıyla- İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı, yalnızca örgüt kurmak suçundan sanıkların beraatına karar veriyor ve dosyayı diğer suçlar bakımından görevsizlikle Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderiyor.
İpseftel’e 3’te 2 hisse
İpseftel, Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açtığı davada Kaynar ve Özay adına kayıtlı tapu sicillerinin iptal edilmesine ve kendisi adına tesciline karar verilmesini istedi. Mahkeme, nisan ayında, “kısmen kabul, kısmen ret” şeklinde verdiği kararda Kaynar’ın hissesinin üçte ikisinin İpseftel adına tapuya kayıt ve tesciline, Özay’ın ise iyi niyetli olduğu gerekçesiyle, yasaya göre hakkının korunmasını öngördü.İpseftel’in avukatı Mehmet Ziya Zent, kararın düzeltilmesi için Yargıtay’a başvurdu.
Mehmet Ziya Zent, "Mahkemece verilen karar bizi tatmin etmemiştir. Davalılardan eski Milli Emlak Memuru Özgür Özay en başından beri olayların içinde olmasına ve sahte zilyetlik devir sözleşmesinde tanık olarak imzası olmasına rağmen iyi niyetli olduğu gerekçesiyle davamızın reddine karar verilmiştir. Hatalı mahkeme kararının düzeltilmesi için Yargıtay'a yapmış olduğumuz başvurunun sonucunu bekliyoruz" dedi.