"Vizesiz turizmi hedefliyoruz"
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, komşu ülkelerle geliştirilen iyi ilişkilerin turizmi çok desteklediğini belirterek, ''Yakın bir gelecekte Bulgaristan ve Yunanistan ile de vizesiz rahatlıkla gelip gidebileceğimiz bir ortam olacağını, olması gerektiğini düşünüyorum. Olacağını da tahmin ediyorum'' dedi.
cumhuriyet.com.trKültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, urizmde 2010 yılı hedeflerini anlatırken, turizmin gelişmesindeki önemli etkenlerden birinin turizm altyapısının gelişmesi olduğunu söyledi.
Türkiye'nin nitelikli konaklama tesisleri bulunduğunu, ulaşım imkanlarının da gittikçe arttığını dile getiren Günay, ''Özel sektörde ve kamuda hava yolu imkanlarımız artıyor. Dünyanın birçok ülkesine direkt uçuşlar yapılmaya başlandı. Ülke içinde bir merkezden başka bir merkeze uçuşlar da çoğalmaya başladı. Bunlar kuşkusuz çok önemlidir'' diye konuştu.
Çevre ülkelerle geliştirilen iyi ilişkilerin de önemine işaret eden Günay, bu ilişkilerin turizme olumlu yansımasını şöyle aktardı:
''Çevre ülkelerle geliştirdiğimiz iyi ilişkiler turizmimizi çok destekledi. Yakın yıllara kadar bize Almanya'dan çok sayıda turist geliyordu. Artık Rusya, Almanya ile yarışıyor. Şimdi devreye Suriye ve İran da giriyor. Bunlar komşularımızla sıfır problem, sıfır sorun anlayışının sonuçları. En yakın ülkeler, en çok ziyaretçi gelebilecek potansiyele sahiptir. Rusya, Kafkas ülkeleri, İran, Suriye, Yunanistan bunlar arasındadır.
Yunanistan, bu yıl ülkemize gelip reklam yaptı. Yani Türkiye'den turist bekledi. Türkiye, artık büyük bir turizm ülkesidir. Hem Türkiye dünyaya çıkıyor, hem de Türkiye'ye çok sayıda insan geliyor. Yakın bir gelecekte Bulgaristan ve Yunanistan ile de vizesiz rahatlıkla gelip gidebileceğimiz bir ortam olacağını, olması gerektiğini düşünüyorum. Olacağını da tahmin ediyorum.''
Günay, bütün bu faktörlerin ve komşularla sorun yaşamamanın, iyi ilişkiler sürdürmenin Türkiye'nin turizm potansiyeline olumlu etkiler yaptığını belirterek, ''Yani, 'turizm bir barış projesidir' deniliyor. Turizmin, çok temel alt yapılarından biri de barıştır. Barış olunca insanlar gezmeyi, dolaşmayı, öğrenmeyi birinci tercih olarak öne çıkarabiliyor. O nedenle, ülkedeki ve bölgedeki barışın turizme çok önemli etkisi var. Atatürk'ün söylediği 'Yurtta barış, dünyada barış' sloganı her şeyden önce bir turizm sloganıdır.''
''Türkiye olduğu anlaşılmalı''
Türkiye'nin tanıtımı için hazırlanan görsellerin ilk bakışta etkileyici olduklarını ifade eden Bakan Günay, ''Yani altındaki logoyu, Türkiye yazısını kapatınca yine de Türkiye olduğu anlaşılmalı. Bizim böyle varlıklarımız var. Bunları dünyaya tanıtmak konusunda gayret etmeliyiz'' dedi.
Bu yıl düzenlenen turizm fuarlarında dünya miras alanından bazı objeleri çok iddialı bir biçimde görüntü malzemesi olarak kullanmaya ve stantları hazırlarken bunlardan yararlanmaya çalıştıklarını anlatan Günay, ''Ben doğrusu Türkiye deyince 1-2 sloganın hemen Türkiye'yi çağrıştırması ya da bir sloganla Türkiye'nin hatırlanmasının işimizi kolaylaştıracağı ve imajımıza olumlu etki yapacağı düşüncesindeyim. Arkadaşlarımız da bu konuda çalışıyorlar.
Bu yıl ortaya farklı, güzel yaklaşımlar çıktı. Bütün ajanslarla da bir ortak toplantı yapacaklar. Herkes kendi alt başlığından çok vazgeçmesin, ama Türkiye deyince temel olarak, başlık olarak kullanacağımız birkaç kavramda da anlaşma konusunda bir çaba var. Teknik ve estetik bir çalışmadan sonra bu konuda daha net bir noktaya varacağız.''
''(Yalnız Türkiye'dedir) denilebilsin''
Türkiye'nin özelliklerini yansıtacak çok sayıda önemli değeri olduğunu ve bunların tanıtımda kullanılabileceğini belirten Günay, ''Örneğin, Nemrut var. Nemrut dünyada eşi, benzeri olmayan bir yer'' dedi.
Divriği'deki Ulu Camii'nin son zamanlarda tanıtımda kullanıldığını anlatan Bakan Günay, ''Tabii bir İstanbul silueti var, Kapadokya var. Kapadokya ile ilgili afişimiz, Astanada'da yapılan uluslararası afiş yarışmasında Avrupa çapında birincilik ödülü aldı. Türkiye'de bu tür ürünler çok var'' diye konuştu.
Bazı ögelerin ise tanıtımda bir ülkenin vurgusunu yapmaktan uzak olduğunu dile getiren Günay, bunu da şöyle özetledi:
''Deniz kıyısında çocuğunun elini tutmuş bir anneyi düşünün, bu, dünyanın bütün deniz kıyıları olabilir. Bizim çok özel deniz kıyılarımız var. Kekova'da suyun içinde bir lahit var. Çok bilinen Ölü Deniz görüntüsü var. Yani, bir afişin altını kapattığınız zaman 'bu Türkiye'dedir, yalnız Türkiye'dedir' denilebilsin istiyorum. O nedenle, arkadaşlarıma, 'mavi gökyüzü, mavi deniz, her yerde olabilecek ögelerden çok bizde olanı, bir farklılıkla, bir şekille köşedeki bir görüntüyle değerlendirmeye çalışın' dedim. Buna dönük yeni görsel çalışmaları var.
Böylece kendimizi biraz da kolaycılıktan kurtarıyoruz. Hani vardır ya dünyanın her yerinde insanlar denize girerler, neşe içindedirler. İyi ama hangi deniz kıyısı bu, bizde mi, İtalya'da mı, İspanya'da mı, Tunus'ta mı? Bunun bizde olduğu görünsün. Arkadaki bir obje ile öndeki bir şekille bizde olduğu görünsün. Bunu önemsiyorum ve bakınca fotoğraf altını okumadan, 'bu Türkiye' denilebilsin. Bizim gerçekten de Anadolu içlerinde de deniz kıyılarında da böyle alanlarımız var. Biz bunları rahatlıkla yapabiliriz.''