Veba korkusu Shakespeare’in eserlerine nasıl yansıdı?

Komediler, sonetler, trajediler yazarken depresifti, örneğin Hamlet’i yazarken de yas içindeydi

Mustafa Kemal Erdemol / Bi Dünya İnsan

Corona nedeniyle alınan önlemlerin hemen hemen her salgında aynı olduğunu söylemeye gerek yok. İngiltere’yi 1606’da vuran büyük veba salgınında da Londra’nın yerel otoriteleri eğlence yerlerini, birahaneleri, lokantaları kapatmış, sokağa çıkma yasağı koymuştu. Enfekte olanların evine kırmızı boyayla konulmuş işaretlerin ev sakinlerince silindiği fark edildiğinde bu kez silinemeyecek gazlı boya kullanılmıştı. Yani önlemler de, önlemleri dikkate almayan topluluklar da yüzyıllar geçse de değişmiyor.

Bu önlemler arasında tiyatroların kapanması da vardı tabii. Salgın büyük oyun yazarının evine de ulaştı haliyle. Bu profesyonel yaşamını dramatik olarak değiştirecekti. 1606 Temmuz sonu Shakespeare’in o zaman kadar sahnelenen aralarında Kral Lear, Macbeth gibi kendi oyunlarının yanı sıra Ben Johnson’ın Volpone, Thomas Middleton’un The Revenger’s Tragedy adlı oyunlarının da oynandığı sezonun tam ortasında, ünlü tiyatrosu The Globe da oyunları durdurmak zorunda kalmıştı. İki yıl önce yaklaşık 30 bin Londralının ölümüne yol açan veba yeniden dönmüştü. Bu kez her hafta 30’un üzerinde insan ölüyordu.

Bazı oyuncuların her şeye karşın oyunları sürdürme yanlısı olduğunu biliyoruz. Bu konuda ne tür tartışmaların olduğunu öğrenme şansımız yok, çünkü tartışmalara ilişkin yazışmalar ya da kayıtlar 1618’de çıkan yangında yok olmuştur. Haberdar olabilseydik, “oyunlar sürsün” diyenlerle “ara verelim” diyenlerin, - özellikle “oynayalım” diyenlerin - gerekçelerini öğrenmek iyi olurdu. “Şov devam etmeli” diyenlerin varlığı elbette bugüne özgü değil.

Psikolojisini etkiledi

Veba yayıldığında, Londra’nın kuzey batısında bulunan Shakespeare topluluğu St.Olave’deydi. Küçük bir topluluktu. Salgından önce semt kilisesi ayda ortalama iki kez ölüm haberi verirdi sadece. Yani ölüm o derece uzaktı semte. Shakespeare’in ev sahibesi 30 Ekim’de, yani salgının zirve yaptığı sırada, henüz kırkına bile girmemişken ölmüştü. Shakespeare Mountjoy’un ölümünden kısa bir süre sonra buradan taşınacaktır.

Birçok kaynak, Shakespeare’in kariyerindeki dönüşleri psikolojik durumuna bağlarlar. Vebayla ilgili olabilir bu elbette. Bu nedenle komediler, sonetler, trajediler yazarken son derece depresifti, örneğin Hamlet’i yazarken de yas içindeydi denir. Kişisel yaşamına ilişkin çok şey bilinir de en azından 25 yıl boyunca yazdıklarına ilişkin, yani yazarken neler hissettiği konusunda bilgimiz yok pek. Shakespeare uzmanları oyunlarından ruh durumunu çözümlemeye çalışıyorlar hala.

Yazacağı oyunlarda bazı sahneleri değiştirdiği de söylenir. Vebanın kapısına kadar gelmiş olmasının üzerinde yıkıcı etkileri olduğu bugün artık kesin olarak biliniyor.

Salgın konulu eserler

Sadece Shakespeare’i değil, eserlerine konu edecek kadar birçok yazarı etkiledi veba salgını. Giovanni Boccaccio ünlü kitabı Decameron’da söz eder salgından. Daniel Defoe, Mary Shelley, Edgar Allan Poe da kayıtsız kalmamışlardır vebaya.

Ama en çok Albert Camus’nun Veba’sını biliriz tabii. Michael Crichton’un Andromeda Suşu’su,  Stephen King’in, Stand’ı, Richard Preston’un Sıcak Bölge’si, Jose Saramago’nun, Körlük’ü , Jim Crace’in, Pesthouse’u salgın konulu eserlerdir.

Bu da geçecek elbette. Hangi salgınlar geçmedi ki? Biliyorsunuz tarihte kayıtlı olan ilk salgın MÖ 430’da, Peloponez Savaşı sırasında oldu. Hastalık Libya’dan, Etiyopya’dan, Mısır'dan geçtikten sonra Atina duvarlarını aştı. Nüfusun üçte ikisi kadarı ölmüştür bu salgında. Bu salgın sayesinde Spartalılar, kuşattıkları Atina’yı ele geçirebildiler.

Bir de Antonne Vebası vardır. MS 165’de rastlanmıştır. Hunlar ile başlayan çiçek hastalığının ilk örneğidir denir. Roma İmparatoru Marcus Aurelius'un da bu salgında öldüğü iddia edilir. Bir de Kıbrıs Vebası vardır, MS 250’ye tarihlerler. İlk kurbanı da Kartaca piskoposudur.

Yani insanoğlu/kızı bu tür salgınlara yabancı değildir. Her salgında tutumu da aynıdır. Enfekte olana insanlık dışı davranışta bulunmak, gıda stoklamak, ırkçılık yapmak. İnsanoğlu/kızının hep taşıdığı virüs bunlardır aslında.

Herkese coronasız günler dileğimle.