Varsıl bir müzik haftası

İki Fransız piyanist, önemli bir oda müziği topluluğu ve bir piyano yarışması...

Egemen Berköz/Cumhuriyet

İstanbul geçen hafta çoksesli evrensel müziğin varsıllığını yaşadı gerçek anlamda. Önemli bir piyanistin dinletisi, bir orkestra ve eşliğinde yine iyi bir piyanist ve bir oda müziği topluluğu benim dinleyebildiklerim. 1. İstanbul Orkestra’Sion Uluslararası PiyanoYarışması’nı da eklersek nerdeyse eksiksiz bir tablo çıkıyor ortaya.

Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda, İngiltere’nin ünlü müzik dergisi Gramophone’un 2008’de dünyanın en iyi 10 orkestrası arasında saydığı Budapeşte Festival Orkestrası’nın Oda Müziği Topluluğu’nu izledi İstanbullu müzikseverler 18 Kasım Pazartesi akşamı. Çok çalınan iki büyük bestecinin az çalınan iki yapıtını seslendirdiler. Mozart’ın K.334 Re Majör “Robinig” 17. Divertimentosu’nu yumuşak ve neşeli ırasını ortaya çıkararak; Çaykovski’nin Op.70 Re Minör “Floransa Anıları”nı ise bestecinin fırtınalı iç dünyasını vurgulayarak yorumlamaları ustacaydı.

Budapeşte Festival Orkestrası’nın 2014’te CRR’nin yerleşik orkestrası olduğunu ve yıl içinde tam kadrosuyla -üçü kurucu şefleri Ivan Fisher yönetiminde- 4 konser vereceğini de ekleyelim.

7. mevsimine giren İstanbul Resitalleri’nin bu ayki dinletisinde çok iyi bir piyanist vardı. Uluslararası piyano yarışmalarının en önemlilerinden, ABD’nin Pro Piano Competition’ını kazanmış Fransız piyanist Laure Favre-Kahn 16 Kasım akşamı SSM’nin The Seed salonundaki dinletisinin ilk bölümünde Chopin’den polonez, noktürn, empromptu ve valsler çaldı. İkinci bölümde ise son albümü “Danses”den örnekler sundu.

Hepsi çok iyiydi, ama beni en çok danslarda adımları çok ustaca ve incelikle duyurması etkiledi. Öyle ki, Bartok’un “Romen Dansları”nı dinlerken, yarım yüzyıl geriye gittim birden ve 60’lı yılların öğrenci festivallerinde izlediğim Romen folklor ekibinin ayak vuruşlarını görür gibi oldum.

15 Kasım akşamı İDSO konserinde de bir başka Fransız piyanist dinlemiştim. İdil Biret’in de hocası olan Nadia Boulanger’nin son öğrencisi Pascal Roge, Saint-Saens’ın 2. Piyano Konçertosu’nu çaldı. Bazıları Saint-Saens’ı derinlikli bulmaz, ama ben özellikle piyano konçertolarını seviyorum, Roge’un da usta bir piyanist olduğu açık. Ayrıca, orkestrada Ukrayna kökenli Amerikalı şef Theodore Kuchar yönetiminde, hem Saint-Saens konçertoda, hem de Brahms’ın 4. Senfonisi’nde çok iyiydi.

Bitirmeden, 1. İstanbul Orkestra’Sion Uluslararası PiyanoYarışması’nı düzenleyenleri, özellikle Ulvi Cemal Erkin Ödülü ve tüm yarışmacıların finalde bir Türk yapıtı çalma koşulu için kutluyorum. Umarım, birileri de Adnan Saygun ve Cemal Reşit Rey adına ödül vermeyi düşünüyordur şu sıralarda...