Unakıtan'dan pembe tablo

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Türkiye küresel ekonomik krize hazırlıklı olarak yakalandığını iddia ederek, "Türkiye yapısal reformları yapmasaydı, ne duruma gelirdik biliyor musunuz? Hani bir zamanlar Anayasa kitapçığı atılmıştı, bütün ekonomi alt üst olmuştu Türkiye'de. Bir kitapçık atıldı, bir gecede Türkiye bitti. Şimdi ansiklopedi atsanız bir şey olmaz" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, TBMM Genel Kurulu'nda yapılan 2008 yılı bütçesinin sunuş konuşmasını yaptı. Dünyanın 1929 büyük ekonomik bunalımından sonraki en büyük ekonomik bunalımı yaşadığını belirten Unakıtan, ABD'de başlayan krizin tüm dünyayı etki altına aldığını belirterek, "Bu krizden tüm dünya nasibini alıyor. Bundan kaçış yok. Etkilenmemek diye bir şey söz konusu değil. Az veya çok bütün ülkeler etkileniyor" dedi.

Unakıtan, krizin dünya ekonomik sistemini derinden etkilediğini ve dünya ekonomik sisteminin daraldığını ve resesyona girdiğini belirterek, "Resesyon lafı çok konuşuluyor. Herkes bir 'resesyon' diye tutturmuş, bilen de konuşuyor bilmeyen de konuşuyor. Ne demek resesyon? Bir ülke ekonomisi iki çeyrek üst üste küçülürse o ülkede resesyon var demektir. Dünyanın büyük ekonomileri arka arkaya resesyona giriyor" dedi.

Japonya, ABD, Avro kullanan Avrupa ülkelerinin ekonomik küçülme rakamlarını veren Unakıtan, "Demek ki bu kriz, dünyanın krizi, küresel bir kriz ve bu kriz global ekonomiyle entegre olmuş bütün ülkeleri vuruyor. Başta gelişmiş ülkeleri" diye konuştu.

Unakıtan, dünyadaki krizin Türkiye'yi de etkisi altına aldığına işaret ederek, "Türkiye'de öyle şeyler oluyor ki; bazı ekonomik göstergelerin iyi olmamasını sevinerek görenler var. Hayret ediyorum. Sanki Türkiye gemisinin içinde değil bunlar" dedi.
 

"Sistemin değiştirilmesi lazım"

Dünya ülkelerinin krizi yönetmekte başarısız olduğunu savunan Unakıtan şöyle dedi: "Bugüne kadar birçok ülke mali önlem paketlerini ardı ardına açıkladı. Bu paketlerle ekonomik daralmanın sona erdirilmesinin yanı sıra bozulan dengelerin olumluya çevrilmesi amaçlandı. Şu ana kadar alınan önlemler piyasaları tam olarak sakinleştirmeye yetmedi. Türk ekonomistlerinin bu süreçte fikirleriyle katkıda bulunmalarını bekliyorum. Çünkü dünyadaki bu krizin erken bitmesi herkesin faydasına olacaktır. Sadece parasal önlemler almakla bu işi önlemek mümkün değildir. Sistemin kökten değiştirilmesi icap ediyor. Mevcut sistemin değiştirilmesi lazım. Değişik yaklaşımlarla yeni bir sistem üzerinde çalışmak gerekiyor."


"Ansiklopedi atsanız ekonomiye birşey olmaz"

Türkiye bu krize hazırlıklı olarak yakalandığını belirten Unakıtan şöyle devam etti:
"Ak Parti hükümetleri zamanında mali disiplin tesis edildi. Bütçe açıklarında çok düşük noktalara geldik. Bankacılık sektörünü güçlendirdik Dalgalı kur rejimini iyi yönettik. Merkez Bankası'nın bağımsızlığını kurumsallaştırdık. Bankacılık sektöründe kurulan denetim sistemini işler hale getirdik. Kamu maliyesi, sosyal güvenlik, vergi ve daha bir çok alanda köklü yapısal reformları hayata geçirdik ve büyük bir başarı elde ettik. Türkiye bu yapısal reformları yapmasaydı, bu değişiklikleri yapmasaydı ne duruma gelirdik biliyor musunuz? Hani bir zamanlar Anayasa kitapçığı atılmıştı, bütün ekonomi alt üst olmuştu Türkiye'de. Bunu biliyorsunuz, hatırlıyorsunuz. Bir kitapçık atıldı bir gecede Türkiye bitti. Şimdi bu reformları yaptık. Ben diyorum ki; ansiklopedi atsanız bir şey olmaz, hiç merak etmeyin. Ama eğer yapmasaydık iki sayfa atsanız duman olurdu. Hatırlayın o eski günleri. Bunlar yapılmadan önce 2000- 2001 krizinde kara Çarşamba diye bir şey çıktı. Merkez Bankası 3.1 milyar dolar satın aldı. Bir gecede 8 milyar dolar gitti. Türkiye'nin kamuya halkına yüklediği bir yüktür bu. Bu kriz bizi etkiliyor etkilemesine, esaslı etkilemeye de devam ediyor, edecek. Fakat bizim hazırlık olarak bu krize yakalanmamızın da büyük avantajlarını görüyoruz. Türkiye 8 milyar doları satmak zorunda kaldı ama şimdi 100 milyon dolarla işi bitirdi. Merkez Bankası 100 milyon dolar satıverdi, piyasaların ateşini düşürüverdi."

"Nereye gitti bu altınlar?"

Türkiye'nin 2003 yılı başından bu yılın Ekim ayına kadar toplam 4.6 milyar dolar altın ihraç ederken, 24.3 milyar dolar altın ithal ettiğine işaret eden Unakıtan, "Aradaki farkı nerede? Nereye gitti bu altınlar? Yastık altında. Ya kollarına takıyorlar ya yastık altında. Halkımızdan şunu rica ediyorum; lütfen yastık altındaki bu varlıkları ekonomiye kazandırın'' diye konuştu. Bir milletvekilinin kendisine laf atması üzerine Unakıtan, "Sende de mi var yoksa altın?" cevabını verdi.


"Türkiye'yi eski günlerine götürmeyiz"

Türkiye'de ekonominin canlanması kadar mali disiplinin de önemli olduğunu kaydeden Unakıtan, "Eğer buralara geldiysek bu mali disiplinle geldik. Orda oturmuş, kahvesini içiyor veya başka şey içiyor, neyse. 'Bundan KDV'yi indirelim' Sonra. Türkiye'yi yaşadığı o eski günlere döndürtmeyiz" dedi.

Unakıtan konuşmasının sonuç bölümünde ise, "Maliye politikalarımızı üretirken küresel bazda düşünüyoruz. Ülkemizin küresel yarışta bir adım öne geçmesi için uğraş veriyoruz. Risklerin yeniden tanımlandığı bir süreçten geçiyoruz. Bunu bir fırsata dönüştürmek için çalışıyoruz. Nitekim, dışımızda gelişen bu dünya krizi sürecinde, Türkiye cari açığa ve enflasyona kalıcı çare bulduğu ölçüde bu krizi fırsata dönüştürmüş olacaktır. Türkiye'nin genç nüfusu ile önümüzdeki yıllarda üretimi, verimliliği ve refahı daha da güçlendiren, hızlı büyüyen ve ihracatı daha da artan bölgesel ekonomik güç olacağından hiç kimsenin kuşkusu olmasın" diye konuştu.


Unakıtan, özelleştirmeleri de, ekonomide rekabetin önünü açmak, verimliliği ve hizmet kalitesini artırmak için yaptıklarını söyledi.


''Türkiye, bölgesel ekonomik güç olacak"

Maliye Bakanı Unakıtan, küresel ekonomilerde dalgalanmaların değişik şekillerde her zaman olabileceğini ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı: ''Maliye politikalarımızı üretirken, küresel bazda düşünüyoruz. Ülkemizin küresel yarışta bir adım öne geçmesi için uğraş veriyoruz. Risklerin yeniden tanımlandığı bir süreçten geçiyoruz. Bunu bir fırsata dönüştürmek için çalışıyoruz. Nitekim, dışımızda gelişen bu dünya krizi sürecinde, Türkiye, cari açığa ve enflasyona kalıcı çare bulduğu ölçüde bu krizi fırsata dönüştürmüş olacaktır. Türkiye'nin genç nüfusu ile önümüzdeki yıllarda üretimi, verimliliği ve refahı daha da güçlendiren, hızlı büyüyen ve ihracatı daha da artan bölgesel ekonomik güç olacağından hiç kimsenin kuşkusu olmasın."