Umut ve Emek Birleşirse...
cumhuriyet.com.tr
Yara alındı mı bir kere, devamı gelir… Çok kullanılır bu memleketimizde. “Sen bir başla da.. nasılsa biter.” Bizimkisi nasıl bir “darbe” ise; bir türlü sonu gelmiyor.
Her gün ayrı bir kaos başlıyor sanki. Tüm bu olanları tek bir kişiye, kuruma, olguya bağlamamız vicdanen mümkün olmasa da içimizi rahatlatacak bir şeyler bulmakta pek de zorlandığımız söylenemez.
Peki, biz haberdar mıyız olan biten her şeyden? Biz ne kadarını biliyoruz, ne kadarını bildiğimizi zannediyoruz? Ya da bildiğimiz şeylerin ne kadarına aktif olarak dahiliz, karşıyız, içindeyiz, dışındayız? Örneğin, çevre konusuna…
Bu konuda hangi kuruluşlara sahibiz.. bunların düzenlediği, uyguladığı politikalar, bu vakıflara gönüllü olan kişi sayısının Avrupa’dan görünümü?..
Bir çırpıda sayabileceğimiz yaklaşık 20’ye yakın oluşum var. En bilineni; TEMA… 344 bin üye sayısı ile Avrupa standartlarını zorlayan bir kitleye sahip.
Dünya genelinde 41 ülkede üç milyondan fazla destekçisi olan “Greenpeace”e olan ilginin altı binlerde kaldığını düşündüğümüzde TEMA’nın büyük bir oluşum olduğu ortada. Keza; Almanya’da “Greenpeace”e 563 bin kişi üye. Gerçi Avrupa’dan yola çıkacak olursak biz yayan kalırız bu konuda.
Neden mi? İşte küçük bir örnek: ÇEVKO’ya (Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı) 300’ü aşkın firma üye. Oysa Fransa’daki ÇEVKO’nun muadili Eco Emballages’in üyesi 22 bin firma var. Aslında, karşılaştırma yazısı yazmak değildi niyetim.
Çoğu şeye yaptığımız gibi; doğal zenginliklerimize de nasıl nankörce, hoyratça davrandığımıza ilgi çekmek, istemiştim. Kaz Dağlarımıza ilgisiz kalabilmemizi hayretle karşıladığımı; dünyanın ilk güzellik yarışmasına ve bu sebepten de ilk rüşvet olayına, Zeus’un doğumuna, milyonlarca insanın yaşantısına tanık olan ve 101 familyadan 900 bitki türü barındıran ve 37 tanesi yalnızca kendi bünyesinde yetişen, Alpler’den sonra oksijen bakımından en yüksek bölge olan efsanevi İda’nın yeterli ilgiyi görememesine; Kanadalılarla işbirliği içinde iki koldan nasıl mahvedildiğine ilgi çekmek istemiştim.
Yaram böyle daha az kanar diye düşünmüştüm. Ben başlarsam belki devamı gelir diye… Bu darbe belki artık son bulur diye... Ümit ile… Umuda inanarak yazmıştım bunları. Eğer sizin de umudunuz varsa birleştirir yollarız; “emeğin” yanına. Emek sever umut etmeyi ve sevmez insanları eli boş göndermeyi...
Eda Kılınçarslan