Ulusal egemenlik tehlikede

cumhuriyet.com.tr

Devletin temel öğelerinden belki de ilki olan, ulus’un, serbest oyları ile belirttiği üstün iradesini (istencini), temsil etmek üzere seçtiği milletvekillerinin oluşturduğu parlamento (yasama organı) aracılığı ile bu iradeyi kullanmasıdır.

Parlamento (yasama erki) devlet örgütünün, demokratik hak ve özgürlükleri güvence altında bulundurması kayıt ve koşulu ile, işlerliğini sürdürmek için, düzenleyici kurallar içeren yasalar çıkarır (yasama görevini yerine getirir) ve bu yasalar çerçevesinde, toplumu yöneten yürütme organını denetler ve devlet bütçesini ve bütçe kesin hesaplarını kabul veya reddeder.

Yürütme erki (hükümet) toplumun (ulusun), demokratik ve özgür bir ortamda, barış, özgürlük, erinç (huzur), gönenç (refah) içinde yaşamını sürdürebilmesine yönelik olarak yasama erkinin çıkardığı yasalar çerçevesinde özgür bir ortam hazırlar ve devletin dışilişkilerini yürütür.

Yargı erki, toplumu oluşturan bireyler (özel ve tüzelkişiler) arasında ortaya çıkabilecek çekişmelerin hukuka uygun olarak çözümlenmesi, yasama ve yürütme erki’nin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunu inceleyip irdeleme işlevini yerine getirmek üzere, “bağımsız mahkemeler” aracılığı ile adil kararlar verir.

Devletin üstün gücünü (egemenliğini) oluşturan ve yukarıda özetlenen devletin bu üç erki arasında duyarlı bir denge kurulması ve bu erklerden birisinin, öbürleri üzerinde üstünlük kurması gibi tehlikeli olasılıkların önlenmesi, sağlıklı bir demokratik yönetim için kaçınılmazdır.

Demokrasinin temeli, çoğulcu ve özgürlükçü bir devlet yönetimidir. Siyasal partiler ise demokratik devlet yönetiminin yadsınamayacak öğeleridir.

Yasama organı, çıkardığı her yasa ya da aldığı her kararda, sadece çoğunluk partisinin oylarını değil ve fakat azınlık partilerinin katkı ve desteğini de almalıdır. Böylesine bir uyum (consensus) özgürlükçü demokrasinin işlerlik kazanmasının yadsınamayacak önkoşuludur.

Bir siyasal partinin genel başkanı, Türk ulusu adına karar veren yargı organlarındaki (mahkemelerdeki) bağımsız yargıçların özlük işlerinin yürütülmesi öngörülen yüksek kurullarda, (Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda) görev alacak üst düzey yargıçların seçiminde, iktidardaki parti genel başkanının mutlak etkisi altındaki yasama ve yürütme erki mensupları aracılığı ile, etkili olabilme bağlamında girişmekte olduğu müdahalelerle senaryo hazırlayabiliyorsa, bu ve benzeri gelişmeler, ülkemizde kurulması öngörülen İslamcı faşist diktatörlüğün tehlikeli adımlarıdır.