Üç genç besteci, üç genç yapıt
Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası'nda 4 Şubat Cuma akşamı tarihi bir konser izledik.
cumhuriyet.com.trBorusan Dörtlüsü, üç genç bestecimize ısmarlanan yapıtların dünya ilkçalınışlarını gerçekleştirdi. Müzik kuruluşlarımızın yeni yapıtlar ısmarlaması ve bu yapıtların hemen seslendirilmesi ne güzel! Umarım, daha çok yeni yapıt ısmarlanıp seslendirilir ve artık klasik olmuş – seslendirilmiş ya da seslendirilmemiş - yapıtlar da sık sık çalınır.
Dinlediğimiz yapıtların üçü de, 20. yüzyılın ikinci yarısında gelişen ve 21. yüzyılda iyice benimsenen - evrende varolan her türlü sesi ve hatta sessizliği müziğe katan - “yeni” müzik diliyle yazılmışlardı ve çoksesli evrensel müziğin özellikle romantik dönem yapıtlarına alışık kulaklar için zor yapıtlardı. Anlamaya çalışarak dinledim üçünü de.
Mahir Cetiz'in “Seyir – Yaylı Çalgılar Dörtlüsü için Beş Bölüm” adlı yapıtını dinlerken, “bir yapıtın tohumunun yaratıcısının kafasına düşüşünü ve büyüyüp bir yapıta dönüşmesini anlatıyor sanki” diye düşünmüştüm örneğin, konser bilgiliğinde okuduklarımın da etkisiyle.
Özkan Manav'ın “hocam İlhan Usmanbaş'ın 90. yaşı onuruna gecikmiş bir doğum günü armağanıdır” dediği “Yaylı Dörtlü”sünün müzik dili sanki daha somuttu; işlenmiş-dönüştürülmüş doğa sesleri ve horon temposuyla, daha tanıdık gibiydi.
Hasan Uçarsu'nun “Söylenemeyenler” adını verdiği ve “Sondeyiş” başlıklı son bölümünü geçtiğimiz yaz yaşamını yitiren çellocu Reyent Bölükbaşı’na adadığı “Yaylı Çalgılar Dörtlüsü”nün Neşet Ertaş’a adadığı “Bozlak” başlıklı ikinci bölümünde de, Ertaş'ın sazının teline ve gövdesine vuruşlarını duyar gibi oldum. Tıpkı bestecinin “Hıdrellez şenliklerindeki o yeniden doğuşun, canlanışın o yoğun enerjisi”ni, “Reyent yayını çellonun tellerine değdirdiğinde çevreye yayılan o hülyalı, asude sesler”i söyleyemeyip söyler gibi oluşu gibi.
İkinci bölümden önce “kulağımızda Mozart değil, bu müzik kalsın” diyerek çıkanlar oldu ama büyük çoğunluk gibi ben de kaldım. İyi ki de kalmışım. İsviçreli klarnetçi Reto Bieri'den Berio'nun “Solo Klarnet için Lied”ini ve Bieri'nin de katıldığı Borusan Dörtlüsü'nden Mozart'ın La Majör Klarnetli Beşli'sini ve asıl, alkışlar üzerine “Süreyya bizim evimiz, nazlanmaya gerek yok” diyerek çaldıkları o inanılmaz, (sanırım, özel bir düzenleme olan) “Kakava” havasını dinleyemeyecektim yoksa. Gerçekten olağanüstü bir müzik akşamıydı. Emeği geçen herkese teşekkürler.