Ubor Metenga Buluşmaları Mayıs'ta başlıyor

Ubor Metenga Buluşmaları, 6 Mayıs'ta Murat Gülsoy, Yetka Kopan ve Ayfer Tunç'un Erdal Öz'ün 'Kendi Gecesinde' adlı öyküsünü çözümlemeleriyle başlayacak.

cumhuriyet.com.tr

Güncel Türk edebiyatının değerli isimlerinden Murat Gülsoy, Yekta Kopan ve Ayfer Tunç ile İKSV Salon’da edebiyat günleri devam ediyor. Can Yayınları işbirliğiyle gerçekleştirilen Mayıs 2011 Ubor Metenga Buluşmaları’nın birincisinde üç öykü ustası, Erdal Öz’ün Kendi Gecesinde adlı öyküsünü çözümleyecekler. 

Ekibin ayrılmaz parçası Ayfer Tunç’un yurt dışında olması sebebiyle bu yıl sadece iki kez düzenlenecek oturumların ikincisi 31 Mayıs 2011 günü düzenlenecek. Yusuf Atılgan’ın Çıkılamayan adlı öyküsünün çözümleneceği bu oturum da her zaman olduğu gibi ücretsiz gerçekleşip tüm edebiyatseverleri sohbete ortak edecek.
 

Ubor Metenga Buluşmaları nedir?
 
Cevap etkinliği gerçekleştiren yazarlardan geliyor: “Bu buluşmaların ilkini 30 Nisan 2002 tarihinde 94,9 Açık Radyo stüdyolarında saat 23:00-24:00 arasında gerçekleştirmiştik. Sonrasında da tam 52 hafta aynı saatlerde buluşup bir öykü üstüne konuştuk. Refik Halit Karay’ın Eskici öyküsüyle başladığımız radyo yolculuğumuzu, programın (ve sonrasında bu etkinliklerin) adını aldığımız öyküyle, Oğuz Atay’ın Korkuyu Beklerken öyküsüyle noktaladık. Bu adın anlamını ve neden böyle bir ismi seçtiğimizi merak edenlere öyküyü okumalarını öneririm. Ayrıca Ubor Metenga adını seçmemizdeki en önemli neden bütün edebiyatıyla üçümüzü de derinden etkilemiş bir yazara, Oğuz Atay’a saygı duruşunda bulunmak istememizdi.
 
Açık Radyo stüdyolarında, bir yıl boyunca çok güzel zamanlar geçirdik. Program bitişinde, hem de gecenin yarısında gelen dinleyici telefonlarıyla mutlu olduk, katkılar sayesinde çok şey öğrendik. Örneğin, Onat Kutlar’ın “Kül Kuşları” öyküsünü konuştuğumuz gece radyoya gelen telefonla gözlerimiz doldu: Kutlar’ın Bodrum’da yaşayan balıkçı bir arkadaşı arıyordu ve öyküden ne kadar etkilendiğini ağlayarak anlatıyordu. Öyküler üstüne yaptığımız yorumlarla beslendiğini söyleyenler de oldu, eksik bulduğunu söyleyip çoğaltmak isteyenler de. Ama radyonun dinleyicisi temel meselemizi gayet iyi anlamıştı; öykülerin konuşmasını-öyküler üstüne konuşulmasını istiyorduk, hepsi bu.
 
Üçümüzden birinin sevdiği, edebiyat tarihimizde özel bir yeri olduğunu düşündüğümüz, kenarda bırakılarak hakkının yendiğine inandığımız, kimi zaman da sadece öyle bir öyküden nasıl bir sohbet çıkacağını merak ettiğimiz metinler seçtik. Sonrasında herkes kendi çalışmasını yapıp geldi stüdyoya, birbirinden habersiz üç kişi olarak oturduk mikrofon başına. Bazen aynı şeyleri söyledik, bazen farklı yollara saptı fikirlerimiz. Hatta program sırasında aydınlanma anları yaşadığımız bile oldu. Bütün bunları, olanca samimiyetiyle paylaştık dinleyenlerle.
 
Sonra program bitti. Ama bizim öykü sohbetlerimiz bitmedi. O yıllarda davet edildiğimiz edebiyat etkinliklerinde genel başlıklar altında konuşulan konulardan, tekrar eden polemiklerden, son anda kotarılan sohbet ortamlarından sıkılmıştık. “Radyoda yaptığımızı neden dinleyici-izleyici karşısında yapmayalım, hem böylece daha da çoğalır öyküler,” dedik. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’nden Buca Eğitim Fakültesi’ne, Can Yayınlarının Galatasaray’daki Kitapevi’nden TÜYAP Kitap Fuarı’na çeşitli yerlerde, çeşitli zamanlarda Ubor Metenga oturumları yaptık. Okurlarla tanıştık, fikir alış-verişinde bulunduk.
 
2010’da Can Yayınları bu oturumları yeniden canlandırmak istedi. (Rahmetli Erdal Öz de bir Ubor Metenga takipçisiydi zaten, oturumlara katılır, sorular sorar, yorumlar yapardı. Onu çok özlüyoruz.) İKSV’nin mekanı Salon, kapısını edebiyata açmaya karar verdi ve bu ücretsiz oturumlar dinleyicisine kavuştu.”