''Türkiye'nin karşı olduğu konu, hükümet politikaları"
Hükümet Sözcüsü Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, ''Türkiye'nin karşı olduğu konunun, İsrail Hükümetinin politikaları olduğunu'' belirterek, ''Ne İsrail halkıyla ne Musevi kökenli insanlarla ne de Türkiye'de en az benim kadar, en az sizler kadar bu ülkenin aziz ve saygıdeğer Musevi kökenli vatandaşlarımızla bir alakası vardır'' dedi.
cumhuriyet.com.trHükümet Sözcüsü Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, toplantıda, kanun tasarılarının yanı sıra AB ve dış politikaya ilişkin değerlendirmeler de yaptıklarını söyledi.
Toplantıda Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın, hem Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın hem de kendisinin yaptığı çalışmalarla ilgili bilgi verdiğini belirtti.
Yeni süreçte en başta muhalefet partileri olmak üzere bütün sivil toplum kuruluşlarının daha aktif desteğini beklediklerini ifade eden Çiçek, 2009 yılının, ilan edilen Ulusal Program çerçevesinde taahhütlerinin eksiksiz, duraksamadan yerine getirilmesi bakımından önem arz ettiğini vurguladı. Bunun için daha yoğun bir çalışma yapmaları gerektiğine dikkati çeken Çiçek, TBMM'ye sevk edilen 30'a yakın yasa bulunduğunu, ancak, Meclis'in çalışma düzeni hesaba katıldığında bunların kısa sürede yasalaşamayacağını kaydetti.
''Muhalefet partilerinin de bu konudaki düşünceleri, telkinleri, destekleri için bir ziyaret serisi'' başlatıldığını anımsatan Çiçek, MHP'ye yapılan ziyaretin olumlu olduğunu, önümüzdeki günlerde diğer partilerin de ziyaret edileceğini bildirdi. Çiçek, şunları söyledi:
''Ancak tekrar tekrar ifade etmeliyim ki bu iki taraflı işleyen bir süreçtir. 'Bu süreçte yavaşlama var, duraksama var' tarzında zaman zaman değerlendirmeler yapılıyor. Sonuçtan bakarak belki bu değerlendirmeler yapılıyor, ama ayrıntıya girdiğimizde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak bizim kararlılığımız ve gayretlerimizde bir noksanlık yok, aksama söz konusu değil, ama buna rağmen bu sürecin daha hızlı gidebilmesi noktasında AB'nin de belli bir çabanın içine girmesi lazım. Çünkü bu 33 başlıktan 8'i Kıbrıs'tan dolayı, 5'i Fransa'dan dolayı bloke edilmiş vaziyette. 10 tanesiyle ilgili zaten açılış yapıldı, geriye çok az sayıda müzakere edilebilecek başlık kalıyor. Bunlaran 10'uyla ilgili tarama raporu sonuçları Türkiye'ye ulaşmadı. Bunlar dikkate alındığında eğer bir yavaşlama varsa konuyu tespit anlamında bunu ifade etmeye çalışıyorum, ama hem Türk kamuoyu hem AB açısından üzerimize düşen çabayı gösteriyoruz, göstermeye devam edeceğiz. Buna karşılık da başkaca desteklere de ihtiyacımız var. Geçmişte de bu süreçle ilgili olarak muhalefet partisi olarak CHP'nin çok önemli katkıları olmuştu. Bu dönemde de tüm partilerimizin bu katkıyı vereceğine inanıyoruz.''
Gazze
Çiçek, Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın Filistin-İsrail ihtilafıyla ilgili, 27 AB üyesi ülkenin yanı sıra Mısır, Norveç, Türkiye, Filistin ve Ürdün olmak üzere 32 ülkenin dışişleri bakanlarının yer alacağı toplantıya katılacağını hatırlattı.
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının bilançosunu açıklayan Çiçek, böylelikle Türkiye'nin neden bu konuda çaba, gayret içinde olduğunun daha iyi anlaşılacağını ifade etti.
Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, şu ana kadar bin 300'ün üzerinde Filistinli'nin yaşamını kaybettiğinin tahmin edildiğini söyleyen Çiçek, enkaz altında kaç kişi olduğunun bilinmediğini, enkazlar kaldırıldıkça ölü sayısının artabileceğini kaydetti.
Bölgede 5 binden fazla yaralı olduğunu, 4 bin binanın tahrip edildiğini, 20 bin binanın hasar gördüğünü, saldırılar sonucu 50 bin 800 kişinin evsiz kaldığını anlatan Çiçek, yaklaşık 1.9 milyar dolarlık maddi hasar meydana geldiğini belirtti.
Saldırılarda 5 Birleşmiş Milletler Yardım Ajansı çalışanının hayatını kaybettiğini, ajansın kullandığı 53 binanın yıkılıp hasar gördüğünü dile getiren Çiçek, bunların 37'sinin okul binası olduğunu vurguladı.
Çiçek, BM kaynaklarına göre hayatını kaybeden Filistinlilerin en az yüzde 25'inin, bir başka veriye göre ise en az yüzde 42'sinin kadın ve çocuk olduğunun belirtildiğini aktardı.
Cemil Çiçek, ''Türkiye daha işin başında, bu dram bu boyutlarda ortaya çıkmadan evvel bir taraftan ateşkesin sağlanabilmesi, öbür taraftan da izole edilmiş, tecrit edilmiş Gazze'de yaşayan insanlara insani yardımların ulaştırılabilmesi bakımından insani bir çaba, gayretin içinde olmuştur. Türkiye'nin baştan beri çabaları bu iki maksadın teminine matuftur'' diye konuştu.
''Türkiye'nin başından beri bölgede kalıcı bir barışın ve ateşkesin sağlanabilmesi için üzerine sorumluluk düştüğü kanaatiyle bir gayretin içerisine girdiğini'' söyleyen Çiçek, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Hükümet'in çabalarının bu çerçevede değerlendirilmesini istedi. Çiçek, şöyle konuştu:
''Ancak konuşmaları, yapılan çabaları farklı şekilde değerlendirenler olmuştur. Açıkça ifade etmek istiyoruz ki Türkiye'nin karşı olduğu husus, İsrail Hükümetinin politikalarıdır. Bunun altını çiziyorum. Bizim karşı olduğumuz husus uygulanan politikalarla ilgilidir. Nitekim bu uygulanan politikaların ne denli insani dram yaşattığını, hayatını kaybeden çocukları, kadınların feryadını, ailelerin çektiği ıstırapları tüm dünya gündeme getirmiştir. Böyle bir insanlık dramı karşısında, Türkiye bu politikalara karşıdır, ne İsrail halkıyla ne Musevi kökenli insanlarla ne de Türkiye'de en az benim kadar, en az sizler kadar bu ülkenin aziz ve saygıdeğer Musevi kökenli vatandaşlarımızla bir alakası vardır. Kimse konuyu şu veya bu istikamette çarpıtmamalıdır. Bunu hepimiz biliyoruz, şahsen bilirim ki aramızdaki hukuk sebebiyle bu ülkenin kalkınmasında, bu ülkenin belli başarıları elde etmesinde bu insanların da en az bizler kadar katkısı, çabası ve gayreti olmuştur. Mesela bir Jak Kamhi'yi buradan saygıyla anıyorum. Çünkü bir çok çabayı, gayreti belli ilişkilerin geliştirilmesi bakımından birlikte göstermişizdir. Son derece vatanseverce çabaların, gayretlerin içerisinde olmuştur. Bir İshak Alaton, bir rahmetli Üzeyir Garih uzun yıllar Musevi cemaatinin başkanlığını yapmış olan Bensiyon Pinto dahil olmak üzere, bunlar benim bildiklerim, bu listeyi uzatabiliriz.
Bunların hepsi Türkiye'nin kalkınması açısından, Türkiye'nin yararına olan her işin önünde, içinde ve arkasında olmuşlardır. Dolayısıyla bu insanlar bu ülkenin aziz vatandaşlarıdır. Kimsenin konuyu başka türlü değerlendirmesi ne doğrudur ne de haklıdır. Onun için Türkiye'nin politikası, doğrudan doğruya uygulanan politikalara karşı olmaktır. Bunu biz söylüyor değiliz. Nitekim Musevi asıllı pek çok yazar, bu konuda düşüncesi olanlar da uygulanan politikaların yanlışlığını zaman zaman dile getirmişlerdir. Bu ülkede yaşayan vatandaşlarımızın hepsi aynı haklara, aynı imkanlara sahiptir ve güvenlikleri de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin teminatı ve güvencesi altındadır.''