Türkiye'nin ilk üniversite özel arkeoloji müzesi açıldı
Türkiye'nin ilk üniversite özel arkeoloji müzesi niteliğiyle Kütahya'da açılan müzede, 4 bin yıllık yanarak korunmuş insan beyinleri ve mercimek tohumlarının da bulunduğu Seyitömer Höyüğü'nden çıkarılan tarihi eserler sergileniyor.
cumhuriyet.com.trDumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Rektörü Prof. Dr. Güner Önce, Rektörlük binasının bodrum katındaki müzenin açılış töreninde konuştu. Önce, DPÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümünce il merkezine 25 kilometre uzaklıktaki Seyitömer Höyüğü'nde 5 yıldır sürdürülen kazıdan elde edilen eserlerin bir bölümünün bu müzede sergilendiğini bildirdi.
Seyitömer Höyüğü kazısının ortaya çıkarılan eserler ve bilim dünyasına katkısı dolayısıyla Türkiye'nin en büyük uluslararası arkeoloji kazılarından biri haline geldiğini belirten Prof. Önce, şunları söyledi: ''Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) Genel Müdürlüğüne bağlı Seyitömer Linyitleri İşletmesi (SLİ) Müessesesi arazisindeki höyükte son dönemde 350 işçi ve 50 personelimize varan büyük bir ekip çalışması oldu. TKİ Genel Müdürlüğü ile bir konsensüse varmıştık. Müessesenin kömür havzasında en kaliteli kömür yatağı mevcut höyüğün altındaydı ve burası Kültür ve Turizm Bakanlığınca sit alanı ilan edilmişti. Höyüğün altında ve çevresindeki kömürün piyasa değeri ise yaklaşık 500 milyon lira olarak belirlenmişti. Bunun üretilmesi ve ekonomiye kazandırılması mümkün olmuyordu. Kazıya 5 yıl önce başlamamızdaki ana hedef, tarihi eserleri Türkiye'ye, kültür ve tarih dünyamıza, altındaki kömürü ise ekonomiye kazandırmaktı. Tarihi eserlerle ilgili amacımıza ulaştık, ancak kazı 1-2 yıl daha devam edecek. Şimdi ekonomik boyutu için arkeolog ve işçilerimizin çalışmaları aralıksız sürecek.''
Höyükten şimdiye kadar yaklaşık 10 bin eser çıktığını ve bir bölümünün restore yapılarak Kütahya Arkeoloji Müzesine teslim edildiğini ifade eden Önce, kalanının ise üniversitedeki müzede sergilendiğini anlattı. Kazıya emek veren DPÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nejat Bilgen, ekibi ve TKİ Genel Müdürlüğü ile SLİ Müessesesi Müdürü Yüksel Koca'ya teşekkür eden Önce, müzeyi yurttaşların da ziyaret edebileceğini sözlerine ekledi.
'Türkiye'nin nadir höyüklerinden biri'
Prof. Dr. Bilgen ise müzenin açılmasıyla bir ilki gerçekleştirdiklerine işaret ederek, ''Seyitömer Höyüğü, buluntular ve bunların önemi açısından Türkiye'nin çok nadir höyüklerinden biri oldu. Eser sayısı çok fazla olduğu için fiziki imkan yetersizliğinden yerel müzede sergilenemiyordu. Dolayısıyla hem bilim dünyasının hem arkeoloji öğrencilerinin hem de vatandaşların yararlanması bakımından Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle ilk kez bir üniversite özel arkeoloji müzesini açmış olduk'' dedi. Konuşmaların ardından kazı ve müzeye verdikleri katkılardan dolayı TKİ Genel Müdürlüğü ve kendi adına SLİ Müessese Müdürü Yüksel Koca ile Kütahya Müze Müdürü Metin Türktüzün'e, Prof. Önce tarafından birer plaket verildi. Katılımcılar, Önce ve Kütahya Belediye Başkan Yardımcısı Halil Toklu'nun kurdeleyi keserek müzenin açılışını gerçekleştirmesinin ardından müzeyi gezdi.
Seyitömer Höyüğü
SLİ Müessesesi havzasındaki höyükte kazı çalışmaları, altındaki yaklaşık 12 milyon ton kömürün ekonomiye kazandırılması amacıyla 1989 yılında Eskişehir Müze Müdürlüğünce başlatıldı. Afyonkarahisar Müze Müdürlüğünün 1990-1995 arasında yürüttüğü çalışmalar, 2006'dan itibaren DPÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümünce ele alındı. TKİ Genel Müdürlüğü ve DPÜ Rektörlüğü arasında imzalanan protokol gereğince her yıl 6'şar aylık dönemler halinde yürütülen kazı çalışmalarının tamamlanması ve höyüğün kaldırılmasının ardından yaklaşık 500 milyon lira değerindeki linyit kömürünün çıkarılmaya başlanması hedefleniyor.
Prof. Dr. Nejat Bilgen başkanlığındaki akademisyenler ve öğrencilerin yanı sıra SLİ Müessesesi işçilerinin görev aldığı kazı, her yıl mayıs ve kasım ayları arasında gerçekleştiriliyor. 1-2 yılda tamamlanması planlanan kazıda şimdiye kadar 4 bin yıllık bor madeni sayesinde korunmuş yanmış insan beyinleri, kumaş parçaları, mercimek tohumları, şiddetli depreme ait izler, taş, toprak, metal ve kemikten yapılmış kap, kesici aletler gibi günlük yaşamda kullanılan unsurlar ele geçirilerek, höyüğün geçmişinin yaklaşık 5 bin yıl öncesine dayandığı belirlendi.