'Türkiye'de dikta rejiminin önü açılıyor'

DSP Genel Başkanı Masum Türker, Türkiye'nin her geçen gün daha da demokratikleşmesi gerekirken, oligarşik yapıyı oluşturacak düzenlemelerle dikta rejimine gidildiğini söyledi.

cumhuriyet.com.tr

DSP Genel Başkanı Masum Türker, Türkiye'de oligarşik yapıyı oluşturacak düzenlemelerle dikta rejiminin önünün açıldığını savundu. Türker, Marmara Üniversitesi Mezunlar Derneği Başkanı Sabri Tümer ve İstanbul Yüksek Ticaretliler Derneği Genel Başkanı Saffet Açıkgöz'le DSP Genel Merkezi'nde görüştü. Görüşmede, DSP Genel Sekreteri ve Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi ile DSP Genel Sekreter Yardımcısı Soydal Sılay da hazır bulundu.

DSP Genel Başkanı Türker, ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunduğu görüşmede, "Son zamanlarda, ülkenin nereye gittiği konusunda herkesin merak ettiği bir süreci yaşıyoruz. Çünkü bir taraftan ekonomik kriz, bir taraftan da Hükümet'in getirdiği yeni yasalarla artan sosyal adaletsizlik, insanların yalnızlığa itilmesi, sermaye yapısının değişmesi için ortaya çıkan siyasi baskılar, medyanın özgürlüğünü yitirecek bir yapılandırmaya gidilmesi, dış baskılar mevcut. Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratacak, imajını zedeleyecek eylemlerle de karşı karşıyayız" diye konuştu.

Türkiye'de hep 'demokrasi' isteğinin dile getirildiğini ancak AKP Hükümeti döneminde yaşananların, demokrasi kavramıyla pek de örtüşmediğini kaydeden Türker, şunları söyledi: "Demokrasi, Cumhuriyet kurulduğundan bu güne kadar arzulanan rejimdir. Türkiye'nin her geçen gün daha da demokratikleşmesi gerekirken, oligarşik yapıyı oluşturacak düzenlemelerle ülkede dikta rejiminin önü açılmaktadır. Bu konuda yapılacak birçok şey var. Ama en önemlisi, vatandaşımızın belki de erkene alınacak seçimde sağduyusunu Türkiye'nin geleceği açısından kullanması ve gerçekten Türkiye'nin sorunlarını çözebilecek bir kadroyu seçmesidir."

Türker, DSP'nin, ülke sorunlarıyla ilgili yaptırdığı araştırmalar yaptığını kaydederek "Araştırmalarda, krizin büyük bir tahribata neden olduğu somut verilerle ortaya çıkmıştır. Tamamlanmak üzere olan işsizlik araştırması da, işsizlerin çok yakın gelecekte önemli bir tehlike potansiyeli oluşturduğunu ve sosyal çatışmalara neden olabileceğini gösteriyor" diye konuştu. Hükümet'in sosyal çatışmaların yaşanmaması için şimdiden ciddi çözümler üretmesi gerektiğini belirten Türker, "Ancak bu çözümler, demokratik yollarla ortaya konulmalı. Hükümet'in Tekel işçilerine takındığı tutum, bu konudaki umutlarımızı azaltıyor. Ancak belki de Tekel işçilerinin gösterdiği güçlü direniş, Hükümet'i biraz daha demokratik olmaya yönlendirebilir" dedi.

Marmara Üniversitesi Mezunlar Derneği Başkanı Sabri Tümer ise Türkiye ekonomisinin iyi bir durumda olmadığını, 2009 yılında yaşanan ekonomik krizin Türkiye'yi teğet geçmediğini ve ülkeyi tam bir kaosla karşı karşıya bıraktığını söyledi. 2010 yılını daha da karamsar bir çizgide gördüğünü belirten Tümer, "Bu çizgiyi aşmak için, sol bir zihniyetin iktidarı gereklidir. Çünkü ancak sol bir zihniyetin iktidarı Türkiye'nin önünü açacaktır" dedi.

İstanbul Yüksek Ticaretliler Derneği Genel Başkanı Saffet Açıkgöz de "Bıçak gerçekten hepimizin boğazında. Ancak bazılarının boğazında değil. Kim bunlar, finans kuruluşları, bankalar... Bunlar karda. Ancak milyonlar zararda. Tekel işçisi, itfaiye işçisi, eczacılar, doktorlar zararda" diye konuştu.