Türkiye'de 21 bin 663 verem hastası var
Sağlık Bakanlığı, 2007 yılında verem savaşı dispanserlerinde kayıtlı 21 bin 663 verem hastası bulunduğunu, bunların yüzde 65'inin erkek, yüzde 34'ünün de kadın olduğunu bildirdi.
cumhuriyet.com.trSağlık Bakanlığı'ndan yarın başlayacak. Verem Savaşı Eğitim ve Propaganda Haftası sebebiyle yapılan açıklamada, dünya nüfusunun yaklaşık 3'te 1'inin tüberküloz mikrobu ile enfekte olduğu, bu kişilerin yüzde 10'unun yaşamlarının bir döneminde vereme yakalanacakları belirtildi.
Her yıl tahminen 8.9 milyon kişinin verem hastalığına yakalandığı, bu hastalıktan her yıl 1.6 milyon insanın yaşamını kaybettiği ifade edilerek, bunların çoğunun Asya, Afrika ve Latin Amerika'da görüldüğü, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra bağımsızlığını kazanan ülkelerde de ölümlerin fazla olduğu kaydedildi.
Dünyada veremin bir tek etkene bağlı tedavisi olmasına rağmen, en çok ölüme yol açan hastalık olduğuna dikkat çekilerek, Türkiye'deki durumla ilgili şu bilgilere yer verildi:
''2007 yılında Verem Savaşı Dispanserlerinde kayıtlı 21 bin 663 verem hastası vardır. 100 bin nüfusta 30.9 hasta olarak hesaplanır. Bu hastaların yüzde 65.1'i erkek, yüzde 34.9'u kadındır. Hastaların yüzde 73'ünde akciğer tüberkülozu varken, yüzde 27'sinde akciğer dışındaki organlar (lenf bezleri, plevra, kemik, böbrek, beyin) tutulmuştur.''
Kaynağı hasta insan olan verem basilinin hava yolu ile bulaştığına dikkat çekilen açıklamada, tedavi edilmeyen her hastanın hastalığı yılda 10-15 kişiye bulaştırdığına işaret edildi.
Belirtiler ve tedavi
Açıklamaya göre, verem hastalığı şu belirtileri gösteriyor:
-Genel yakınmalar: Halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama, gece terlemesi.
-Akciğer yakınmaları: Öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, göğüs-sırt-yan ağrısı, nefes darlığı.
-Gırtlak veremi ses kısıklığı yapabilir. Diğer organları tutan verem hastalığında ilgili organa ait semptomlar olabilir.
-3 haftadan uzun süren öksürükte veremden şüphelenmek gerekir.
Veremin teşhis ve tedavisinin ücretsiz olduğu belirtilerek, şunlara dikkat çekildi:
-Veremin tedavisi standarttır. Bu standart tedavi, hastanede ya da dispanserde aynı şekilde düzenlenir.
-Tedavide kullanılan ilaçlar verem savaşı dispanserlerinden ücretsiz verilir.
-Tedavide verilen ilaçların düzenli içilmesi çok büyük önem taşır. Çünkü hastaların bir kısmı tedaviyi terk edip toplumda basil saçmayı sürdürmektedir.
-Hastanın ilaçlarını içtiğinden emin olmak için her doz ilacı bir sağlık personelinin gözetiminde içirmek en uygun yoldur. Buna doğrudan gözetimli tedavi (DGT) denilir.
-Tedavinin verem savaşı dispanseri (VSD) ya da hastanede başlanması gerekir. Aylık takiplerinin de bu dispanserlerde yapılması uygundur. Tedaviyi sonlandırana kadar özenle sürdürmek gerekir.
Tedavide ilaçların eksik ya da düzensiz kullanılması halinde hastalığın iyileşmediği, tam tersine tedavinin güç bir duruma geldiği vurgulanan açıklamada, buna ''Dirençli tüberküloz'' adı verildiği bildirildi.
Verem hastasının aile bireyleri ve diğer temaslıların verem savaşı dispanserinde ücretsiz muayene edildiği kaydedilerek, hasta olmayan, fakat verem riski taşıyanlara koruyucu tedavi uygulandığı belirtildi.
Türkiye'de verem savaşı
Ülkede verem savaşının Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) önerdiği Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisi ile yürütüldüğü, bunun hastaların ilaçlarının bir sağlık personelinin gözetiminde içirilmesi esasına dayandığı bildirilen açıklamada, şöyle denildi:
''DSÖ'nün hedefi; yayma pozitif hastaların yüzde 70'inin DGTS kapsamında bulunması ve bu hastaların yüzde 85'inin başarı ile tedavi edilmesidir. Ülkemizde ise 2005 yılında yüzde 79 yayma pozitif vaka bulma ve yüzde 85 tedavi başarısı ile bu hedeflere ulaşılmıştır. Dünyada 2 milyar kişi tüberküloz ile enfektedir ve her yıl 9 milyon yeni vaka çıkmaktadır. Türkiye'de ise 2005 yılında 20 bin 535 vaka, 2006 yılında 20 bin 526 vaka, 2007 yılında 21 bin 663 vaka çıkmış olup, 117 bin 455 temaslı muayenesinden 23 bin 529 hasta ilaçla korumaya alınmış, 18 bin 524 hasta DGT yoluyla tedavi altına alınmıştır.''