"Türkiye, en kırılgan ekonomilerden biridir"

Boratav, KESK İzmir Şubeler Platformu ile TMOBB İzmir İl Koordinasyonu'nun ortaklaşa düzenlediği ''Küresel Kriz ve Türkiye'' konulu panele katılan Prof. Dr. Korkut Boratav, küresel ekonomik krizin etkilerinin Türkiye üzerinde hissedilmeye başladığını belirterek, "Türkiye en kırılgan ekonomilerden biridir. Bütün iktisat politikası modellerini baştan inşa etmek mecburiyetinde kalacaktır" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Prof. Dr. Korkut Boratav, küresel ekonomik krizin etkilerinin Türkiye üzerinde hissedilmeye başladığını belirterek, ''Türkiye, bütün iktisat politikası modellerini yeni baştan inşa etmek mecburiyetinde kalacaktır'' dedi.

Boratav, KESK İzmir Şubeler Platformu ile TMOBB İzmir İl Koordinasyonu'nun ortaklaşa düzenlediği ''Küresel Kriz ve Türkiye'' konulu panelde yaptığı konuşmada, küresel ekonomik krizin, kapitalizmin iç yapısını gösteren özellikler taşıdığını söyledi.
2001 yılında Türkiye'yi krize sürükleyen modelin, IMF'nin iktisat modeli olduğunu öne süren Boratav, şunları kaydetti:
''1999 yılında Türkiye'de uygulanmaya başlanan model, krizin kaynağındadır. Fisher 2001 öncesinde Türkiye'ye gelerek, uygulamaları övdü. Daha sonra bu kişi IMF'den ayrıldı. Yazdığı makalede, döviz kuru çıtasını kullanarak enflasyonla mücadele etme yönteminin yanlış olduğunu, Türkiye'yi bir laboratuvar gibi kullanarak ortaya koyduklarını yazdı. Fisher, krize yol açan politikayı Türkiye'ye telkin ediyor ve daha sonra yanlışlığını tespit ettiğini yazıyor. Krizin derinine indiğimizde ABD sermaye toplumunun içindeki çürümüşlüğü anlayabiliyorsunuz. ABD'de kriz öncesi dönemde özellikle emlak sektöründe sahtekarlık ve dolandırıcılık yaşanmıştır.''

Küresel ekonomik krizin Türkiye üzerinde de çeşitli etkileri olduğuna dikkati çeken Boratav, ''krizin teğet geçtiğine'' yönelik söylemlerin, krizin etkilerini azaltmayacağını savundu. Krizin, Türkiye ekonomisine teğet geçeceği algılamasının yanlış olduğunu, ancak krizin etkileri konusunda yanılma yaşanabileceğini ifade eden Boratav, şöyle konuştu:
''2001 krizinin kökeninde, emperyalist sistemin çevresinden patlak verene bir kriz vardı. 1998 Doğu Asya'da başlayan kriz dalga dalga yayıldı. Önce Rusya'yı, Latin Amerika'da Brezilya ve Arjantin'i vurdu. Sonra Türkiye'yi etkiledi. Bugün yaşanan kriz ise sistemin tam göbeğinden patlak verdi ve dalga dalga yayıldı. Önceki krizden metropol ekonomileri etkilenmedi. Çevre ekonomilerinde sosyal ve toplumsal çöküntülere yol açtı. Bu kez ABD'den başlayıp Avrupa'ya yayıldı. Finans kapital krizi çok derinleşmedikçe krize giren kuruluşlar, zararlarını yüksek gelir getiren kağıtlarla telafi etme beklentisi içinde bulunurlar. Bu nedenle kriz Türkiye'ye geç geldi.''

AKP Hükümeti döneminde çeşitli yatırımlar, borçlanmalar ve satın almalar vesilesiyle Türkiye'ye 180 milyar dolar geldiğini anlatan Boratav, ''Bu giriş durduğu anda çökeceksiniz. Giriş iyice azalır ve çıkışa yönelirse sen de krize gireceksin. Türkiye'nin tüm krizlerini inceleyin, ortaya çıkan tablo budur'' dedi.

Eylül ayında ABD'de yaşanan ekonomik krizin artmasıyla birlikte finans kapitalin çevre ekonomilerine yatırdığı parayı toplama çabasına girdiğini söyleyen Boratav, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bu durumda, Türkiye'den ve başka ülkelerden para çıkışı meydana geldi. Eylülden itibaren Türkiye'nin ödemeler dengesi rakamlarına baktığımızda ılımlı tempoda bir para çıkışının başladığı ortadadır. Ama asıl çıkış ekim ayında başladı. Eğer bir ekonomiden hızlı para çıkarsa, Merkez Bankası rezervlerini hızla boşaltmaya başlamazsanız veya dışarıdan IMF gibi bir kaynaktan büyük bir para gelmiyorsa, döviz kuruna yansır. Ağustos sonu ile 21 kasım arasında Türkiye'ye benzeyen 20 gelişmekte olan ekonomilerinin listesine baktığımızda Türkiye, Brezilya'nın ardından ikinci sırada. Bu para çıkıyorsa iş durgunluğa ve krize gidecek demektir. 139 milyar dolar borç döndürme ihtiyacı var. Yeni para girmezse bunu nereden sağlayacak? Türkiye, en kırılgan konumda olan ekonomilerden biridir. Bütün iktisat politikası modellerini yeni baştan inşa etmek mecburiyetinde kalacaktır. Dirense de direnmese de şartlar buna zorlayacaktır. IMF kapısına gitmek de bir çözüm değildir.''

Oturum Başkanlığını eski KESK Genel Sekreteri Abdurrahman Daşdemir'in yaptığı panelde, Boratav'ın yanı sıra eski ÖDP Genel Başkanı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu ile Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özgür Müftüoğlu yer aldı.