'Türkiye Avrupa'nın Çin'i'
Economist dergisi, yayımladığı geniş "Türkiye Özel Dosyası"na ilişkin başyazısında Türkiye'nin son on yılda ekonomi ve dış politikası olmak üzere, iki büyük değişim yaşadığını belirterek, ekonomide Türkiye'nin "Avrupa'nın Çin'i", dış politikasında ise, "diplomasi devi, bölgenin Brezilya'sı" haline geldiğini belirtti.
cumhuriyet.com.trEconomist dergisi, siyasetten ekonomiye, iş dünyasından Kürt sorununa kadar birçok alana kapsayan geniş bir "Türkiye Özel Dosyası" yayımladı. Dosyaya ilişkin başyazısında Türkiye'nin son on yılda ekonomi ve dış politikası olmak üzere, iki büyük değişim yaşadığını belirterek, ekonomide Türkiye'nin "Avrupa'nın Çin'i", dış politikasında ise, "diplomasi devi, bölgenin Brezilya'sı" haline geldiğini vurguladı.
İngiliz dergisi The Economist son sayısında, "Özel Türkiye Dosyası" ile ilgili başyazısında "Türkiye, Batı'ya Sırtını mı Dönüyor" sorusuna "Hayır, ancak Türkiye ve Avrupa'nın, başarısını kabullenmezse, olabilir" yanıtını verdi. Türkiye'nin stratejik konumu nedeniyle her zaman önemli bir ülke olduğunu belirten dergi "Ancak son on yılda önemi çok arttı. Çünkü Türkiye, her zaman yaygın bir biçimde kabul edilmezse de iki büyük değişim yaşadı: hem ekonomik performansında, hem de dış politikasında" diye yazdı.
'Türkiye'nin Avrupa'nın Bric'i'
Türkiye'nin enflasyon, bankacılık sektörü ve büyüme alanlarındaki performansına vurgu yapan dergi, Türkiye'nin büyümesinin özellikle imalat ve inşaat alanlarındaki gücünü yansıttığını belirterek şöyle devam etti: "Türkiye, mobilya, arabalar, çimento (dünyanın en büyük ihracatçısı), ayakkabı, televizyon ve DVD cihazları üretiyor. Bir bakıma Avrupa'nın BRİC'idir: Avrupa'nın Çin'i denebilir." Dış politikaya gelince Türkiye'nin her zaman Batı'nın siperi olduğu vurgulandığı başyazısında ancak Türkiye'nin Batı yanlısı tutumunun komşularını ihmal etmesine yol açtığını belirterek "Burada da bir değişim oldu. Güçlü ekonomisinin desteğiyle Ortadoğu, Balkanlar ve Afrika gibi uzak bir bölgelerde diplomasisinde çok aktif oldu ve bu her zaman müttefiklerini memnun etmedi. Bir bakıma Türkiye'nin "Yerel bir diplomasi devi, bölgenin Brezilya'sı haline geldi" yorumunu da yaptı.
'ABD'nin Türkiye'nin cesur dış politikasından rahatsız'
The Economist, Batı güçlerin bu gelişmeleri olumlu karşılamakla birlikte Türkiye'nin birçoğunun sinirlerini dokunduğu görüşünü de dile getirdiği yazısında şu yorumu da yaptı: "Avrupalılar, kendilerinden böyle kalabalık bir devleti Avrupa Birliği'ne almalarının istenmesi olasılığının karşısında titriyorlar. Eskiden bu isteksizlikten dolayı Avrupalıları tersleyen ABD ise, Türkiye'nin yeni cesur dış politikasından rahatsız. Batı'daki eleştirenler, Türkiye'nin Müslüman köktendinciliğine doğru kaydığı ve bir biçimde Batı'nın 'onu kaybettiği' fikrinin arkasına saklanmaya eğilimini gösteriyor. Bu görüş, tamamen yanlış; ancak Batı'da insanlar, bunu dile getirmeyi sürdürdükçe, Türkiye'yi gerçekten kaybetmeleri olasılığı artıyor."
'Aşırı müslüman dayanışması'
Buna karşın dış politikada "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın hükümetinin zaman zaman aşırı Müslüman dayanışmasının tuzağına düştü" savını dile getiren dergi, bu çerçevede Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir'in hakkındaki savaş suçları suçlamasının "görmezlikten gelinmesi", Brezilya ile birlikte İran'a yönelik "talihsiz" girişiminde bulunulması, İsrail'e yönelik "artan saldırıları"nın birçok Amerikalıyı "öfkelendirmesi"ni örnek verdi.
'Erdoğan daha barıştırıcı bir üslub benimsemeli'
Ancak The Economist hiç kimsenin Brezilya'nın "Batı sicilini sorgulamadığı"na, İsrail'in de filoya baskınında dokuz kişiyi öldürdüğüne işaret ettikten sonra "Türk hükümeti, demokrasilerin yapma eğiliminde oldukları şeyi yapıyor: kendi halkının görüşlerini yansıtıyor" değerlendirmesini yaptı. "AB, kendi Çin'ini dışlama tercihi yaparsa bölgesindeki en büyük ekonomiyi geri çevirir. Aynı zamanda doğusundaki bölgeyi etkileme umudunu da kaybeder. Bu da tarihi bir hata olur" uyarısını da yapan Economist, yurt içinden kaynaklanan Başbakan Erdoğan'a yönelik "Muhalifler konusunda hoşgörülü değil" gibi eleştirilere yer verdiği başyazısında "Ancak, Türkiye'nin sonraki İran olacağı korkuları saçmadır. Üniversitelerde türbana izin verilmesi, birdenbire zina yapan kadınlara taşlanması gibi bir duruma geçileceği demek değil" derken Başbakan Erdoğan'a yönelik "Gelecek Haziran ayındaki seçimleri kazanırsa daha barıştırıcı bir üslubu benimsemeli" dedi. Buna karşın dergi, "Son dönemde demokrasiye en büyük tehdit ordudaki baş belaları yarattı" yorumunu da yaptı. ABD'li dergi, başyazısına son verirken de "Özetle, Türkiye, doğru istikamette ilerliyor" dedi ve Amerikalılar ile Avrupalıların Türkiye'yi olduğu gibi kabul etmeye hazır olacakları umudunu vurguluyor.
Dosyada neler var?
The Economist dergisinde yayımlanan, "Türkiye Dosyası"nın bir bölümünde Türklerin ne kadar birlik içinde olduğunu sorgularken, "Türkiye, fazla merkeziyetçidir ve azınlıklara kötü muamele yapıyor" savına da yer verildi. Özellikle Kürtler üzerinde durulduğu bu bölümde PKK için "Örgüt yenilgiye uğramadı ve Kuzey Irak'taki Kürt bölgesinin elde ettiği özerklik, kaçınılmaz olarak ona güç katacak" diye yazdı.
'Hükümet, Öcalan ile doğrudan görüşmek zorunda kalabilir'
Zor olsa da Kürtlerin hissiyatını yatıştırmak için daha çok yapılması gerektiğini savunan dergi, İngilizlerin Kuzey İrlanda'daki tecrübesinin Erdoğan hükümetinin Öcalan ile "doğrudan" görüşme zorunda kalabileceğini gösterdiğini de öne sürerken Erdoğan'ın "cesur" olmasını ve "başbakanlık dönemini Güneydoğu'da bir barış anlaşması ile taçlandırması"nı istedi. Türkiye'nin ekonomisine ilişkin ayrıntılı bilgilere yer verildiği dosyada AKP'nin iktidara geldiğinde ekonomiyi onarma işinin çoğunu Kemal Derviş tarafından yapıldığı, Ali Babacan'ın da akıllıca aynı politikaları sürdürdüğü vurgulanırken "sonuçlar ise görkemli oldu" ifadesini kullandı.
'Basiretli ekonomik politikalar'
Piyasaların Türkiye'nin hızlı büyümesi ve basiretli ekonomik ve finansal yönetimini not aldıkları belirtildiği dosyada, "Ancak Türkiye'nin ekonomik bahçesinin her yerinde çiçek açmıyor" ifadesini kullanıldıktan sonra Türkiye'nin IMF'den vazgeçmesine, mali kuralın uygulanmasının ertelenmesine dikkat çekiyor. The Economist, Türkiye'nin en ciddi ekonomik sorunu olarak "Kronik işsizlik" gösterdiği dosyasında "ufuktaki potansiyel yapısal zayıflıklar"dan söz ederken de yeni piyasaları bulma zorunluluğuna da işaret ediyor.
'Çapalara ihtiyaç var'
Dosyanın diğer bir kısmında da Türk ekonomisinin son 10 yılda "şaşırtıcı" ilerleme sağladığı belirtilirken "Ancak, IMF ve AB orada yoksa ne olur" sorusuna yanıt aranıyor. "Türkiye'nin son on yıllardaki tecrübesi, ülkenin, tehlikeli sulara sürüklenmemesi için sağlam dış çapalara ihtiyacının bulunduğunu gösteriyor" görüşü öne sürüldü. Bu çapaların IMF ve AB üyeliği süreci olduğuna dikkat çeken dergi, "Her iki çapa ile ilgili sorun, çekim güçlerinin, son beş yılda çok daha zayıflamasıdır" dedi.
AB'nin nüfuz kaybının daha da kaygı verici olduğunu savunan The Economist, "Türkiye'nin yeni çapalarına ihtiyacı var ve bunları aramak için en iyi yer ekonomidir çünkü devamlı ekonomik başarı olmadan diğer şeyler de pek iyi olmayacak" uyarısını da yaptı.