Türker, açılış töreninde konuştu

DSP Genel Başkanı Masum Türker, partisinin önümüzde yapılacak seçimlere DSP bayrağı altında gireceğini belirterek, bunu durdurmak isteyenlerin çıkacağını söyledi.

cumhuriyet.com.tr

Partisinin Bursa İl Başkanlığı'nın yeni binasının açılış törenine katılan DSP Genel Başkanı Masum Türker, gazetecilere yaptığı açıklamada, başörtüsü konusunda CHP'den farklı bir yaklaşım içinde olduklarını belirtti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun şu anda Türkiye'de laikliğin tehlike altında olmadığını söylediğini anımsatan Türker, CHP ile bu konuda aynı fikirde olmadıklarını ifade etti.

Türker, ayrıca Kılıçdaroğlu'nun böyle söylemesinden de rahatsız olduklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:
''Bu konuda CHP 'çözeriz' deyip, birden bire laikliği tehlikeye sokacak bir mecraya soktu. Bu sefer kamu görevinde başörtü tartışmaları oldu. Kimse devlet görevini yaparken eşit koşulların dışına çıkmamalı. Olmayan bir sorun tartışmaya açıldı. 'Hayrünnisa Hanım başörtülü diye oraya çıkmam' demek, kendi kendimizi aldatmamız demektir. Şu anda Hayrünnisa Hanım kocası seçim kazandığı için orada oturuyor. CHP, bu işi ne için yapıyor bilmem. Onları zaten bugüne kadar anlamış değiliz. İki konuda CHP'den rahatsızız. Birincisi bu laikliği tehlikeye sokan demeçlerinden dolayı rahatsızız. İkincisi bizim belediye başkanlarımızı kendi partisi içinde görmek istediğini sık sık dile getirmeleri. Bu çok yanlış bir iştir. Etik ve ahlaki değildir.''

DSP olarak bugün başka, yarın başka bir şey demediklerini dile getiren Türker, şu anda üniversitelerde insanların türban meselesini kendi içlerinde çözdüklerini, bunu ayrıca kaşıyıp, ayrı bir yere taşımanın anlamının da olmadığı kaydetti.
 

29 Ekim resepsiyonu

Masum Türker, 29 Ekim resepsiyonuna gideceklerini söylediklerini ve gittiklerini de hatırlatarak, şöyle devam etti:
''Eğer biz siyaset yapıp, halk adına cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık makamını istiyorsak, talipsek orayı başıboş bırakmayız. Arada bir gidip teftiş ederiz. Ama bugün başka şey, yarın başka şey demeyiz. Bizim rüzgarımız ne Amerika'nın ne de Türkiye'de siyaset mühendisliği yapanları doldurduğu rüzgar değil. Halkın doldurduğu, halkın şişirdiği yelkenlerle halkın rüzgarıyla yol almak durumundayız.''

Türkiye'nin seçim sürecine girdiğini belirten Türker, ''DSP, önümüzdeki yapılacak seçimlere DSP bayrağı altında girecektir. Bunu durdurmak isteyenler çıkacaktır. 2007 yılında bu filmi yaşadık. 'Vatan millet Sakarya' diyenler ertesi gün ne olup bittiğini unuttular. Daha sonra o günlerde ahkam kesenlerin yazdıkları mektuplarla, verdikleri bildirilerle aslında AKP'nin önünü açmak istediklerini, ABD'nin tavsiye ettiği yolda iş yaptıklarını bugün öğreniyoruz. Paşaların da gazetecilerin de bugün işe karıştığını öğreniyoruz. Hatta siyasilerin de bu işin içinde olduklarını öğreniyoruz'' diye konuştu.
 

Ergenekon davası

Türker, ulusal duruşa sahip olduklarını belirterek, Türkiye'de hiçbir siyasetçinin kendileri ile aynı kulvarda siyaset yapanların bile ulusalcılıktan artık bahsetmekten korktuklarını anlattı.

''Ulusalcı'' denilince milletin aklına Ergenekon davasının geldiğini dile getiren Türker, şunları söyledi:
''Biz Ergenekon'da haksız yere tutulan Mustafa Balbay'a da Tuncay Özkan'a da Perinçek'e de ve diğer arkadaşların tamamına da sahip çıkıyoruz. İnanıyoruz ki onların bir suçu yok. Ergenekon düştü, ama Mehmet Haberal, Tuncay Özkan, Doğu Perinçek hala içerde tutuluyor. Onların tutulması bizim tutulmamız demektir. Onun için biz dışarda olduğumuz sürece sesimizi yükselteceğiz. Ülkede ulusal birlikten yana çıkacağız. Biz, laiklikten yana bir partiyiz. İnançlara saygılı laiklikten yanayız. İnançlara saygılı laik olmak, Türkiye'de indirgendiği gibi başörtüsü meselesi değildir. Herkes değerlerine göre yaşayacak, değerlerini muhafaza edecektir. Bizim laiklik anlayışımız Türkiye'de devlet yönetiminde dinin ya da din sembollerinin dikkate alınmamasıdır. Ama üzülerek söylemeliyim ki son dönemde AKP döneminde vali atamanın birinci şartı eşinin başının örtülü olmasıdır. İşte burada laiklik zedeleniyor. Laiklik, burada tehlike altındadır. 'Laiklik tehlike altında değildir' diyen diğer parti liderlerini uyarıyorum. Gözünüzü açın. Gerçeklere bakın. Eğer bugün Türkiye'de biri teftiş kurulu başkanlığına atanacaksa, biri önemli göreve getirilecekse, vali yapılacaksa onun eşinin başının örtülü olması kuralı işliyorsa, işte orada inanç devreden çıkarılmış, semboller laikliği zedeler hale gelmiştir.''

 

Murat Yalçıntaş'ın tutuklanması

Türker, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş'ın tutuklanması konusuna da değinerek, Yalçıntaş'ı ''çok iyi tanıdığını ve çok iyi ve dürüst bir insan olduğunu'' söyledi.

Yalçıntaş'a atfedilen suçun şahsiyle ilgili olmadığını düşündüğünü vurgulayan Türker, şunları kaydetti:
''Ticaret odasının bir davasıyla ilgilidir. Yani kurumsal bir suçlamadır. Burada birçok neden olabilir. Murat Bey AKP'nin kurucusudur. Aynı zamanda seçilmeden evvel İstanbul il örgütünde sivil toplum örgütlerinden sorumlu başkan yardımcısıydı. Başarılı da çalışmalar yaptı. Parti içinde rekabet olabilir. Yalçıntaş, fiilen değil de azmettiren gibi gösterilmeye çalışılıyor. Halbuki o yıllardır yaşanan, İstanbul'da yaşayan herkesin bildiği bir dava. Murat Bey ile ilgili bu yanlışlığın fark edilip kısa zamanda bırakılacağını düşünüyorum. Siyasi düşüncesi görüşü ne olursa olsun iyi olan insanlar bu duruma düşürülmemeli. Ama bir gerçek var. AKP kurduğu düzenle artık kendi evlatlarının da başını yemeye başladı. Çünkü kavga edecek kimse kalmadı dışarda. Her şeyi ele geçirdiler. Şimdi kendileri içerde, senin mi benim mi olsun kavgasına girdiler. Bunun perde arkasını böyle değerlendirmek gerekir.''