Türk-İş 1 Mayıs'ı sağlık çalışanlarına atfetti
Türk-İş Başkanı Atalay, bu yıl 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü emekçiler olarak Covid-19 salgınının gölgesinde kutlayacak olmaktan üzüntü duyduklarını vurguladı.
cumhuriyet.com.trTürk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, "Bu salgının mağlup edilmesinin ardından, tüm insanlığın bir arada ve barış içinde yaşayabileceği, eşitsizliklerin üstesinden gelmek için mücadele vereceği sürecin içine gireceğini ümit ediyoruz." ifadesini kullandı.
Atalay, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla yayımladığı mesajında, bu sene 1 Mayıs'ı yeni tip koronavirüse (Covid-19) karşı özveriyle görev yapan tüm sağlık çalışanlarına atfettiklerini belirtti.
1 Mayıs'ın hak ve talepler için mücadelelerini yükselttikleri, iş yerlerinde ve meydanlarda güçlü bir şekilde haykırdıkları gün olduğuna işaret eden Atalay, bu yıl 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü emekçiler olarak Covid-19 salgınının gölgesinde kutlayacak olmaktan üzüntü duyduklarını vurguladı.
TAKSİM ANITI'NA ÇELENK
Salgına karşı alınan tedbirler ve sosyal mesafe kuralı gereği on binlerce kişinin katıldığı kitlesel mitingleri bu yıl yapamayacaklarını, buna rağmen emekçiler olarak 1 Mayıs'ın ruhunu canlı tutacaklarını bildiren Atalay, şunları ifade etti:
"Türk-İş Yönetim Kurulu olarak Taksim Anıtı'na çelenk bırakacağız. 1 Mayıs'ı bu yıl Kovid -19'a karşı özveriyle görev yapan tüm sağlık çalışanlarına atfederek yurt genelinde kutlayacağız. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de insan sağlığını tehdit eden salgın, çalışma yaşamını da olumsuz etkiliyor. Salgının ekonomiler üzerindeki bedelini maalesef çalışanlar ve dar gelirliler ödüyor. Bu süreçte dünya genelinde milyonlarca çalışan işsiz kalırken, milyonlarcası ise işini kaybetme riskiyle karşı karşıya. Böyle bir tablo sosyal devletin önemini bize bir kez daha göstermiştir. Şimdi işçinin, memurun, çiftçinin, esnafın, emeklinin, işsizin, yani toplumun geniş kesimlerinin taleplerinin karşılanması zamanıdır."
Atalay, Kanun Hükmünde Kararname ile kadroya geçen işçilerin sözleşme, çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarındaki geçici işçiler ve KİT'lerdeki taşeron işçilerin kadro, EYT'lilerin ise emekli olmayı beklediğini hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Çalışma barışı için bu taleplerin karşılanması gerekiyor. Maaş ve ücretlerdeki vergi kesintisi çalışanların ortak sorunu olmaya devam ediyor. Yüksek kesinti oranları nedeniyle çalışanlar ocak ayında aldığı ücreti aralık ayında alamıyor. Yapılan kesintiler, içinde bulunduğumuz bu zor günlerde alım gücü düşen çalışanları daha da olumsuz ekiliyor. Çalışanlar için adil bir vergi sistemi talep ediyoruz. İş kazaları, kayıt dışı istihdam, sendikal örgütlenmenin önündeki engeller ve çocuk işçiliği gibi çalışma hayatının kronik sorunlarına çözüm bekliyoruz."
İŞÇİLER TEDBİR ALINMADAN ÇALIŞTIRILDI
Atalay, sendikal örgütlenmenin olmadığı birçok iş yerinde işçilerin Kovid-19 salgınına karşı gerekli tedbirleri almadan çalıştırılmaya devam ettiğini, iş sağlığı ve güvenliği kuralları ile devletin salgına karşı aldığı ilave tedbirlerin iş yerlerinde eksiksiz uygulanmasını istediklerini vurguladı.
1 Mayıs 1977'de Taksim Meydanı'nda 34 kişinin ölmesine ve 136 kişinin yaralanmasına neden olan saldırının hala hafızalarında olduğunu anımsatan Atalay, "Aradan geçen yıllar, 12 Eylül darbesinin ve 15 Temmuz hain darbe girişiminin arkasında kim varsa bu saldırının arkasında da onların olduğunu bize göstermiştir." ifadesini kullandı.
Covid-19 salgını nedeniyle tüm dünyada hayatın durma noktasına geldiğine, yaşanılan bu durum karşısında herkesin şapkasını önüne koyması gerektiğine işaret eden Atalay, işçiler olarak hak ve özgürlüklerin hiçe sayıldığı bu dünyanın yaşanabilir adil bir dünya olmadığını söylediklerini belirtti. Atalay, mesajında şunları kaydetti:
VİRÜS HER ŞEYİ GÖRÜNÜR KILDI
"Bir virüs geldi ve her şeyi görünür kıldı. Dünyanın ne derece adaletsiz bir şekilde yönetildiğini, işçi hak ve özgürlüklerinin, öncelik sıralamasında ne kadar gerilerde olduğunu herkesin yüzüne vurdu. Bu süreç, başta sağlık hizmetleri olmak üzere, tüm alanlarda şimdiye kadar yapılmış tüm özelleştirmelerin ne kadar hatalı olduğunu, yani liberalizmin sınırlı sayıda zenginin çıkarı için milyonlarca insanı nasıl yoksullaştırarak tahakküm altına aldığını kanıtladı.
Bu salgının mağlup edilmesinin ardından, tüm insanlığın bir arada ve barış içinde yaşayabileceği, eşitsizliklerin üstesinden gelmek için bir mücadele vereceği sürecin içine gireceğini ümit ediyoruz. Sendikalar, emek örgütleri, aralarındaki ayrılıklardan kurtulup bir araya gelmek zorundadır. Önümüzdeki yıl hep birlikte 1 Mayıs'ı alanlarda kutlamalı, işçinin taleplerini bir ağızdan seslendirmeliyiz. Emeğin hak ve çıkarlarını birlikte koruyup geliştirmeliyiz. Güzel ve güneşli günlerin görüleceği, salgının ve eşitsizliklerin üstesinden gelinmiş bir gelecek umuduyla herkesin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü kutluyoruz."