'Tüm sahaflar, örgütlenin'
Ünlü sahaf Nedret Emin İşli, Türkiye'de sahaflığın düşük bir düzeyde yapıldığına inanıyor. Aynı zamanda internet sayesinde bir yandan Anadolu sahaflarına ulaşmak mümkün hale gelirken diğer yandan bu işi evinden yapanların sayısının da arttığını söylüyor. İnternetin merak kültürünü de yok ettiği kanısında.
cumhuriyet.com.tr“Anımsa bizim unutulmuş bir yazımız vardı, kıyısından çocukların dokunarak geçtiği” diye başlar Haydar Ergülen bir şiirine. Evet, yaz çoktan bitti, biten çok sayıda yaz gibi. Ve şimdi Eylül’ü yaşama vakti. Eylül adı en çok eskide kalana; sararan “sevgiliye mektuplar”a, kenarları bir bilinmeyen tarafından katlanmış kitap sayfalarına, bir de Edith Piaf’ın “Les Feuilles Mortes”una yakışmaz mı?
Eskide kalan, belki unutulan ama asla yok olmayan kartpostallar, sigaralıklar, siyah beyaz hatıra fotoğrafları... Sinema afişleri, Osmanlı tapuları, Cumhuriyet’in ilk yıllarına ait hissse senetleri, çizgi romanlar, edebiyatçıların birbirlerine yazdığı mektuplar, romanlar, dergiler, plaklar...
İşte eylül biraz da bu yüzden sahafların kapısını çalma vakti. Bu yıl 5.’si düzenlenen Beyoğlu Sahaf Festivali, 18 Eylül’e kadar Tepebaşı’nda meraklılarıyla buluşuyor. Festivalin öne çıkan sahaflarından Nedret Emin İşli ile Türkiye’de sahaflığı konuşuyoruz.
İşli, Osmanlı’nın kuruluşundan itibaren Anadolu’nun merkezi illerindeki Ulu Camii ve medreselerin çevresinde küçük seyyar sahafların oluştuğunu, İstanbul’da ise 17. yüzyıldan başlayarak günümüze kadar gelen sahaflığın bugün yalnızca İstanbul’da 150 kadar sahafla yürüdüğünü anlatarak söze başlıyor.
- Peki bugünkü sahaflar mesleklerine ne kadar hâkim? Kitaptan örnek verirsek, elinde bulundurduğu kitabı ağırlığına göre, tartarak satan “sahafa” da rastalamak mümkün mü?
Dünyanın neresine gidilirse gidilsin sahafın cahili de var, kültürlüsü de. Ancak Türkiye’de bu iş henüz çok düşük bir düzeyde ne yazık ki.
- Gelişen teknolojiye nasıl uyum sağlıyorsunuz? Diğer yandan teknolojinin size ne yönde etkisi, etkileri oluyor?
Sahaflar.com adlı yeni bir internet sitemiz var. Bunun dışında, 5 yıl önce kurduğumuz nadirkitap.com adlı bir sitemiz de bulunuyor. Burada kendini sahaf olarak tanımlayan, ortalama 400 kişi ve kuruluş satış yapıyor.
İnternetin bizim mesleğe iki yönlü etkisi oldu. Bir yandan internet sayesinde Anadolu’daki sahaflardan haberdar olurken, diğer yandan bu işi evinden, vergi vermeden yapan insanlar türedi. Tabii bir de internet üzerinden kitap satın almak da merak kültürünü yok ediyor.
- Müşterilerinize gelirsek, özellikle de genç kitleye. Gençler son dönemlerde ne tür arayışlarla sahafların kapısını çalıyor?
Gençler son dönemlerde en çok eski plaklara, 45’liklere merak salmış durumdalar. Tabii plak alan sonrasında 1930’lara ait bir gazete, 1970’lere ait dergi de alıyor, kitap da alıyor. Denize atılan taşın halkası kademe kademe büyüyor bir başka deyişle.
- Peki siz müşterilerinizin taleplerinin ne kadarını tedarik edebiliyorsunuz? Özellikle sıkıntı yaşanan alanlar neler oluyor?
Kaynaklarımız giderek azalıyor ve kuruyor. Geçmişte ben her yıl 2-3 bin eski harfli kitap alırken şimdi yılda ancak bu sayının onda biri kadar eski harfli kitap bulabiliyorum. Çünkü ciddi kaynaklar devletin kütüphanelerinde.
Bir de bilinçsiz kullanımdan söz etmek mümkün. İnsanlar kitaplarını sokağa atıyor, hurdacıya veriyorlar. Nitekim 70’li, 80’li yıllarda bu durum çok daha fazla yaşandı. Biz de tüm bu olumsuzluklar nedeniyle kitap tedarikinde sorun yaşıyoruz.
- Önemli bir sorundan söz ediyorsunuz. Peki sahafların baş etmek zorunda kaldığı diğer sorunlar nelerdir?
Bugün İstanbul ve Anadolu’nun birçok ilindeki sahaflar arasında bir örgütlenme, dernek çatısı altında buluşma gerçekleşmiş değil.
Ciddi bir iletişim ağımız olmaması nedeniyle birbirimizden habersiz hareket etmemiz, yaptığımız etkinliklerin mahalli kuruluşlar tarafından destek görmemesi de önemli sorunlar. Diğer yandan kültür dünyasıyla sahaflar halen iç içe geçebilmiş değil, bunun artık gerçekleşmesi gerekiyor.
- Beyoğlu Sahaf Festivali ilk günden bugüne nasıl bir değişime uğradı? Festivalin hedefleri nedir?
Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın öncülüğünde ve hatta özel isteğiyle gerçekleşen bir festival bu. 2008’de yalnızca Beyoğlu’nda ikamet eden 25-30 sahafla başladığımız festival, bugün Ankara’dan 2 sahafın da aralarında bulunduğu 70 sahafın katılımı noktasına geldi. Hiçbirimiz ilginin bu kadar artacağını beklemiyorduk. Temel hedefimizse gençleri kazanmak.