Tüm kazanımlar örselendi

Cumhuriyet eğitim alanında büyük atılım yaptı. Şimdi ise demokratik, laik, bilimsel eğitimden hızla uzaklaşılıyor. Eğitim, 94 yıl sonra yeniden dinselleşiyor.

Figen Atalay

Mustafa Kemal Atatürk, 25 Ağustos 1924’te toplanan Muallimler Birliği Kongresi’nde öğretmenlere “Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdani hür nesiller ister’’ dedi. Sonra devam etti: “Erkek ve kız çocuklarımızın aynı şekilde bütün ilim derecelerindeki öğrenim ve eğitimlerinin uygulamalı olması önemlidir. Memleket çocuğu, her öğrenim derecesinde ekonomik hayatta istekli, eser sahibi ve başarılı olacak şekilde donanımlı olmalıdır. Milli ahlakımız uygar ilkelerle ve hür düşüncelerle artırılmalıdır. Bu çok önemlidir. Özellikle dikkatinizi çekerim. Göz korkutma ilkesine dayanan ahlak, bir erdem olmadığı gibi güvene de uygun değildir.’’ Atatürk’ün bu sözlerinden 93 yıl sonra geldiğimiz noktada, sürekli gericileşen eğitim sistemimizde, bilimden, demokrasiden, katılımcılıktan, yaratıcılıktan, özgür düşünceden söz etmek mümkün değil. Aklı ve bilimi egemen kılan bir sistemde, sorgulama yeteneği gelişmiş, neden-sonuç ilişkisi kurabilen bireyler değil, dine, ezbere, güce, korkuya, tehdide dayalı sistemde; dindar, itaatkâr, ezberci bireyler yetiştirme çabası mevcut.

İlk yasalar

Milli Eğitim Bakanlığı 2 Mayıs 1920’de kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitim politikaları oluşturulurken, uygulamaya konulan temel yasalar şunlar oldu: 

-Tevhid-i Tedrisat Kanunu

-Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun 

-İlkmektep Muallim ve Vazifeleri Hakkında Kanun

-Köy Eğitmenleri Kanunu

-Köy Enstitüleri Kanunu

-Korunmaya Muhtaç Çocuklar Hakkında Kanun

-Orta Tedrisat Muallimleri Kanunu

-İlköğretim ve Eğitim Kanunu

-Milli Eğitim Temel Kanunu

-Yükseköğretim Kanunu

Eğitim alanında yapılan en büyük yeniliklerden olan Tevhidi Tedrisat Kanunu ile ülkedeki bütün medreseler ve okullar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlandı, denetim altına alındı. Dini bir öğretim kurumu olan medreseler daha sonra kapatıldı. Eğitimin dini esaslara göre verilmesinden vazgeçildi, laik ve çağdaş bir eğitim hedeflendi. Kız ve erkeklerin ayrı ayrı okutulmasına son verildi, karma eğitime geçildi. Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Kemal Kocabaş, Cumhuriyetin akıl ve bilim referans alınarak kurulduğunu hatırlatarak, “Okuma yazma oranı yüzde 5 dolaylarında olan ve ortaçağı yaşayan bir toplumu laik, demokratik, karma, bilimsel eğitimle çağdaş uygarlığa dönüştürmenin adıydı Cumhuriyet.

Mustafa Kemal’in büyük öngörüsüyle aydınlanma düşüncesinin bu topraklarda filizlenmesinin adıydı Cumhuriyet. Kadınlara verilen haklarla, devrimlerle, Mustafa Necati dönemi eğitim- kültür atılımlarıyla, çağdaş üniversiteler yasasıyla, Köy Eğitmen Kursları ve Köy Enstitüleriyle, Tercüme Bürosuyla, Hasan Âli Yücel’le, İsmail Hakkı Tonguç ile Cumhuriyet, ulusaldan evrensele yürüyüşün onurlu adımlarıydı. Cumhuriyet eğitim hakkının, insanlık erdeminin adıydı” dedi. İçinde bulunduğumuz dönemde, Cumhuriyetin tüm kazanımlarının örselendiğini, laik, demokratik, bilimsel eğitimden hızla uzaklaşıldığını, eğitimin dinselleştirildiğini, piyasalaştırıldığını ve üniversitelerin susturulduğunu vurgulayan Prof. Kocabaş’a göre, “Bu eğitim politikaları Cumhuriyetin eğitim politikaları asla olamaz"