TÜBİTAK raporunu bildiler!

Sanık avukatları, TÜBİTAK’ın vereceği raporu önceden bildi.

Hakan Dirik/Cumhuriyet

Kamuoyuna askeri casusluk olarak yansıtılan İzmir’deki “askeri gizli bilgi ve belge bulundurma davasında, sanık avukatları TÜBİTAK raporunun içeriğini önceden bildi. Davanın 16 Ocak’taki duruşmasında, TÜBİTAK bilirkişi raporunun “normal kullanıcı davranışlarıyla açıklanamayacak bir uyumsuzluğa rastlanmamıştır diye geleceği uyarısını mahkeme tutanaklarına geçiren Avukat Nevzat Güleşen’in söylediği oldu. Güleşen, Poyrazköy ve Balyoz davalarındaki bilirkişi de aynıydı. Biz müneccim değiliz. Sorun raporu verenlerde diye konuştu.

İzmir’deki sözde casusluk davasında 10’u tutuklu 357 sanık yargılanıyor. Sanıklara geçen hafta, özel yetkili mahkemeler kapanmak üzereyken Savcı Zafer Kılınç’ın hazırladığı ek iddianame okundu. Önceki günden itibaren de sanık savunmalarına geçildi. Bu arada davanın omurgasını oluşturan, ancak savunma tarafından çökertilen dijital delillere ilişkin TÜBİTAK’tan istenen bilirkişi raporu mahkemeye ulaştı. Toplam 69 sayfa ve 17 ek klasörden oluşan rapor Burak Akoğuz, Yalçın Çalak ve Süheyl Mustafa Keskin imzası taşıyor. 3 TÜBİTAK görevlisinin dijital analiz raporunda “Delillerin aynı hash (dosya özetleme fonksiyonu) değerlerine sahip olmaları, bu delillere el konulduktan sonra herhangi bir müdahale edilmediğini göstermektedir. Delillerde sahtecilik olarak değerlendirilebilecek herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Birçok dosyanın birden fazla delilde ve Pandora veri tabanında aynı hash değerlerine sahip olduğu tespit edilmiştir” görüşü dile getiriliyor. Raporun sonuç bölümü, şu cümleyle bitiyor:

Adli analiz incelemeleri bütüncül olarak değerlendirildiğinde normal kullanıcı davranışlarıyla açıklanamayacak bir uyumsuzluğa rastlanmamıştır.

Ancak ilginç olan, raporun sonuç bölümü, daha önce mahkeme kayıtlarına girmişti. Çünkü sanık avukatlarından Nevzat Güleşen, 16 Ocak tarihindeki duruşmada, TÜBİTAK’tan adli analiz raporu istenmesine karşı çıkarak, aynı ifadeyi tutanaklara geçirmişti. TÜBİTAK bilirkişi raporunun kendileri için sürpriz olmadığını belirten Güleşen, “Avukat arkadaşımız Hüseyin Ersöz, Poyrazköy davasında bilirkişilik yapan TÜBİTAK görevlileri hakkında suç duyurusu bulunmuştu. Bu kurum ve kişilerin raporu Balyoz’da aynı yöndeydi. 16 Ocak tarihindeki duruşmada, bilirkişi heyeti belirlenirken mahkeme heyetini uyarmıştım. TÜBİTAK’tan gelecek raporun ‘Normal kullanıcı davranışlarıyla açıklanamayacak bir bulguya rastlanmamıştır’ diye geleceğini söylemiştim. Ne yazık ki söylediğimiz oldu. Söz konusu ifadeyi aynen kullandılar. Biz müneccim değiliz, ama ne söyleyeceklerini önceden bildik. Bu raporu hazırlayan kurumdan kaynaklanmaktadır diye konuştu.

Avukatlardan Murat Ergün de TÜBİTAK raporunun daha ilk sayfadan itibaren mahkemeyi yanlış bilgilendirdiğini kaydederek “TÜBİTAK raporu yine eksik, yine yarım yamalak. Hece hece montaj raporu verenden başka ne beklenebilirdi ki?” dedi.

Avukat Hüseyin Ersöz, “TÜBİTAK raporu, yargılama dosyası gerçekliğiyle örtüşmeyen bir rapordur. Bizim raporda yazan tespitleri araştırmak, başka bir bilirkişi tarafından incelettirmek gibi bir olanağımız yok. Çünkü mahkeme dijital dokümanların imajını bize vermiyor. Bu da yargılanma hakkı ihlalidir. Mahkemeden bu ihlale son vermesini talep ediyoruz dedi.