Tiranlar! (28.09.2020)
Önceki Soğuk Savaş’ta kâğıt üzerinde kalan ve asla uygulanmayan demokrasi, bu kez teoride bile yok. İnsanlığı nasıl bir gelecek bekliyor ve tiranların ya da tiran namzetlerinin yükselişi neden önlenemiyor? Felsefeci Waller R. Newel, Tiranlar: Gücün, Adaletsizliğin ve Terörün Tarihi’nde, bu ve benzeri sorulara yanıt ararken günümüzün tartışmalarına da giriyor. Özgürlük-güvenlik-güç-şiddet bağlamında, geçmişten bugüne uzanarak tiranların ve onların etkisi altına aldığı toplumların ruh hâlini inceliyor.
Kaan EgemenTİRANLIK TARİHİ REHBERİ
Bugünlerde yeni bir Soğuk Savaş’ın başladığını söyleyenler, onun ilkinden farkını da şöyle açıklıyor: Yakın geçmişteki Soğuk Savaş’ın tarafları birbirini anti-demokratik ve işgalci diye suçluyordu. Bugün Trump ve Putin ekseninde yürüyen ve onlara yetişmeye çalışırken anti-demokratiklikte birbiriyle yarışanların (Orban, Bolsonaro, Salvini, Kim Yong vb.) oluşturduğu cepheleşmeler söz konusu. Kısacası amaç, daha çok demokrasi ya da adalet değil, daha fazla nüfuz alanı ve güç elde etme çabası.
Önceki Soğuk Savaş’ta kâğıt üzerinde kalan ve asla uygulanmayan demokrasi, bu kez teoride bile yok. Soru şu: Nasıl oluyor da yirmi birinci yüzyılda tiranlık tartışmaları ve tehlikesi yeniden hayatımıza girdi? Buna eklemlenen başka bir soru daha var: İnsanlığı nasıl bir gelecek bekliyor ve tiranların ya da tiran namzetlerinin yükselişi neden önlenemiyor?
Felsefeci Waller R. Newel, bu ve benzeri sorulara yanıt ararken filmi önce geri sarmasının ardından günümüzün tartışmalarına giriyor Tiranlar: Gücün, Adaletsizliğin ve Terörün Tarihi’nde. Newel, özgürlük-güvenlik-güç-şiddet bağlamında, geçmişten bugüne uzanarak tiranların ve onların etkisi altına aldığı toplumların ruh hâlini inceliyor.
DAHA İYİ BİR DÜNYA İDEALİ (!)
Newel’ın tarih, felsefe ve psikoloji eksenli çalışması, Antik Yunan’dan yirmi ve yirmi birinci yüzyıla kadar geniş bir alanı kapsıyor. Yazarın esas meselesi ise terörle harmanladıkları hayatlarında tiranlığa soyunanların hem kişiliğini hem de eylemlerinin altındaki güdüyü çözümlemek.
Soykırımlar yapan, çalışma kampları kuran, mutlak güce erişmek için pervasızlaşan, enstrüman hâline getirdiği şiddeti günlük yaşamın parçasına dönüştüren, en yakınındakinden en uzağındakine kadar herkesi gözünü kırpmadan yok etme potansiyeline sahip tiranlar, Newel’a göre tarihsel ilerleyişte insanlığın kurtulamadığı bir gerçek ve bu, bize bir şey anlatıyor:
Tiranlar ve onların varlık nedeni totalitarizm, “hep tarihten yana olduğunu söyleyerek” kitle katliamlarıyla ve fetihlerle gelecekte daha iyi bir dünya kurma vaadini son âna kadar savunuyor.
En önemli ve tehlikeli hastalık olan unutma, geçmişin acı deneyimlerini ötelediği için bugün benzer tartışmalar ve endişeler yine gündemde.
Newel, gönderme yaptığı unutkanlığı kitabıyla bir parça gidermeyi amaçlıyor; Antik Yunan ve Roma’daki tiranları, Orta Çağ’ı, Kızıl Kmerleri, Hitler’i, Mussolini’yi, Franco’yu, Kaddafi’yi, Saddam Hüseyin’i, Pinochet’yi, Bin Ladin’i ve diğer örnekleri hatırlatırken dikkat çekici yorumlar yapıyor:
“Hem özgürlükleri baskı altında tutan hem de uygarlıkla inşa eden tiranlığın tuhaf seyri, geçmişin kısa tarihi ve bugün yaşatıldığı yer… Tiranlık sadece kurumlarla değil, aynı zamanda şahsiyetlerle ilgili; heybetli, bazen karizmatik, bazen matrak, daima hayranlık uyandırıcı ve korkutucu şahsiyetlerle…
Bugün bile, öyle ya da böyle, devletin inşasında; daha büyük istikrarın, iktidarın ve refahın temelini atmada, hatta bazen er ya da geç demokratik özyönetimin kurulmasında onların rollerini göz ardı edemeyiz.
Hele şu rahatsız edici ama kaçınılmaz sorudan, uluslararası ilişkiler dünyasında tiranlığın daha iyi veya kötü çeşitleri olup olmadığı, desteklediğimiz demokratik olmayan otorite türleri arasında, örneğin Arap Baharı’ndan bu yana Müslüman dünyasında yaşanan devrimlerde daha az kötüsü bulunup bulunmadığı sorusundan hiç kaçamayız. Mübarek mi, Mursi mi? Esad mı, Müslüman Kardeşler mi?..”
Şiddete övgü dilinden eksik olmayan, kitleyi yönetmek ya da iktidarını sağlamlaştırmak için öfkeyi kullanıp yönlendirmekten çekinmeden terörü olağanlaştıran, kazanması gerektiği bir savaş bulunduğuna inanan, saygınlık takıntısı olan, kendi görüşleri dışındakilere kayıtsız kalan, vakti zamanında ezildiğini düşündüğünden uğradığı haksızlığın intikamını almaya çalışan tiranları anımsatıyor Newel.
Kısacası tiranlığın düşünsel, tarihsel, psikolojik ve biraz da patolojik kökenine eğilirken bazı tatsız sorulara yanıt arıyor: “Görece daha iyi ve görece daha kötü demokratik olmayan otorite türleri arasında tercih yapmamız gerekir mi? Tiranlığın kendisinin kaldırılması, halkın kendiliğinden demokrat olmasını sağlar mı, yoksa önceki zalimlerden öç almak isteyerek kendileri de zalime dönüşebilir mi?..”
KURTLAR VE TİRANLAR
Demokrasi ve ilerlemeyi diline pelesenk ederek mutlak güce ve kalıcı iktidara erişmeye çabalayan tiranlar, Newel’a göre hızla özgürlükleri ortadan kaldırmakla “reformculuk” maskesi altında halkı kitle hâline getirmekle işe koyuluyor. Bunu yaparken herhangi bir ahlaki standart gözetmeyen tiranlar, eylemlerini açıklarken kendince haklı gerekçeler sunarak iktidarını pekiştirmeye çalışıyor.
Newel, tam da bu temel üzerine bir yorum daha inşa ediyor:
“Machiavelli ve Hobbes, toplumların ve toplumsal sözleşmenin iyi aydınlanmış duvarlarını saran karanlık çemberin etrafında kol gezen tiran olmaya hevesli kurtlar varken kendi güvenlik ve refahlarını gözetmeleri gerektiğini bilirdi.
Bütün dünyanın o aydınlık duvarlardan ibaret olduğunu veya kurtlar karınlarını doyuracağını öğrenir öğrenmez öyle olacağını düşünmeye yatkınız. Oysa kurtlar yırtıcıdır, ister aç olsunlar ister tok, can alırlar.
Machiavelli ile Hobbes’un gerçekliğine, Aristoteles’in daha temel bir uyarısını eklememiz gerekir: Tiranlar tahakküm etme ve hürmet görmeye maddi rahatlarından daha çok değer verir. Onun deyişiyle kimse kulak arkası edilmek için tiran olmaz.”
Newel, tiranlığı ve tiranlık çeşitlerini ortalığa saçıp dökerken aslında demokrasiyi ayağa kaldırıp ona işlerlik kazandırmanın koşullarının nasıl oluşturulabileceğine dair ipuçları veriyor. Dahası, içi dolu ve kötüye kullanılmayacak bir özgürlük söyleminin, ilerleme fikrinin ve erdemin geçer akçe hâline getirilmesine ilişkin bir yol haritası çıkarıyor yazar. Yani tiranların izlediği yolun tersine çevrilmesi için çaba sarf etmenin nüvelerini sunuyor.
Özetle bugün ihtiyaç duyduklarımızın bir listesini, tiranların eylemleri üzerinden oluşturuyor Newel.
Tiranlar: Gücün, Adaletsizliğin ve Terörün Tarihi / Waller R. Newel / Çeviren: Dilek Şendil / YKY / 300 s.