"Ticaret ve Sanayi Odalarına kulak verin"

G-20 ülkelerinin Ulusal Odalar Birliği, küresel krizin çözümü için Ticaret ve Sanayi Odalarına kulak verilmesini istedi. Odalar Birliği, ''G-20 Zirvesi, Küresel Kriz'' başlıklı ve ''Hepimizin Sorumluluğu!'' sloganıyla ortak bir bildiri yayımladı.

cumhuriyet.com.tr

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nden (TOBB) yapılan yazılı açıklamaya göre, 2 Nisan Perşembe günü Londra'da gerçekleştirilecek G-20 zirvesinden önce, Avrupa Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği (EUROCHAMBRES) organizasyonunda, G-20 Ülkelerinin Ulusal Odalar Birlikleri, ''G-20 Zirvesi, Küresel Kriz'' başlıklı ve ''Hepimizin Sorumluluğu!'' sloganıyla ortak bir bildiri yayımladı.

Bildiride, aralarında TOBB'un da bulunduğu G-20 üyesi Odalar Birlikleri, ekonomik krizle küresel düzeyde etkin bir mücadele için reel sektörün temsilcileri olan oda ve borsaların da görüşünün dikkate alınması çağrısında bulunulurken, küresel krizle mücadelede dünyaya liderlik etmek için, Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası, Mali İstikrar Forumu ve Dünya Ticaret Örgütü'ne hem yapısal anlamda hem de siyasi temsil edilebilirlik açısından yetki verilmesi görüşünün, G-20 odalarının üzerinde mutabakata vardıkları ortak bir bildiri olarak dünya kamuoyuna duyurulmasına karar verildiği belirtildi.

G-20 ortak bildirisinde, G–20 ülkeleri ticaret odalarının, halihazırdaki ekonomik krizden endişe duydukları, önceden görülmemiş bir şiddete sahip bu ekonomik krizin etkilerinin, dünyanın her yerinden hissedilir hale geldiği ve gelişmiş ya da gelişmekte olan ekonomilerin neredeyse hepsinin artık bu krizden etkilendikleri kaydedildi.

Krizin, küresel borsa seviyelerini bir kaç yıl önceki seviyelerine çektiği, geçen aylarda, dünyadaki büyüme tahminlerinin ardı ardına düşürüldüğü belirtilen bildiride, halihazırdaki tahminin, büyümenin, 2010 yılında tedrici olarak iyileşmeye başlamadan önce 2009 yılında duracağına işaret edildi. Dünyanın, aynı zamanda, daha düşük emtia fiyatlarından dolayı enflasyonist baskılarda azalma, potansiyel büyüme oranlarında ve talepte bir düşüşle karşı karşıya olduğu ifade edildi. Bildiride bir taraftan, bunun olumlu bir gelişme olduğu, diğer taraftan bu sürecin çok dikkatli bir şekilde izlenmesi gerektiği vurgulandı.

Kurumsal seviyede, Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası ve Mali İstikrar Forumu'nun sorumluluk ve kompozisyonunun, son yıllardaki ve bilhassa son aylardaki küresel mali ve ekonomik gelişmeler ışığında yeniden dikkatlice değerlendirilmesi gerektiği vurgulanan bildiride şu görüşlere yer verildi:

''Halihazırdaki kriz, bu kurumlar arasında daha güçlü bir işbirliği ve koordinasyon ihtiyacına dikkati çekmektedir. Bu kurumların işlevlerini zamanında ve uygun bir şekilde görebilmeleri için bu kurumlara yeterli finansman tahsis edilmelidir. Ayrıca, uluslararası ekonomik ve mali forumlarda, gelişmiş ekonomilerle birlikte gelişmekte olan ekonomilerin de temsil edilmesi isteğimizi yinelemekteyiz.

Küresel mali mimariyi stabilize etmek ve yeniden yapılandırmak yönünde öne sürülen G-20 önerileri, reel ekonomileri yeniden canlandırmada ve bilhassa bankalara olan güveni yeniden tesis etmede ve küçük girişimcilerin finansmana olan erişimlerini kolaylaştırarak, iş ve yatırım kapasitelerini desteklemede tam anlamıyla etkili olmalıdır. Bazı ülke bankalarına giren para, reel ekonomilerin yararına olacak şekilde aktarılmalı, yönlendirilmelidir.''

 

Korumacı tedbirlere dikkat

Anlaşmaya taraf olanların, küresel ekonomik krizin doğrudan bir etkisi olarak, birçok ülkenin uygulamakta olduğu veya uygulamaya koymayı düşündüğü giderek daha da korumacı hale gelen tedbirlerden endişe duyduğu ifade dilen bildiride, bu tedbirlerin şekilleri ve ölçülerinin farklılık gösterdiği belirtildi.

Bu tedbirlerin, şeklen farklılık gösterseler de, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) temelli çok taraflı ticaret sisteminin temel ilkeleriyle çelişmekte olduğu, yalnızca mal ve hizmetlerin ticaretini sınırlıyor nitelikte olmayıp aynı zamanda, daha genel anlamda, küresel ekonomiyi tahrif ettiği kaydedilen bildiride, bu tür tedbirlerin alınmasıyla, ülkelerin, ekonomilerini korumayı, yerel üretimlerine ağırlık vermeyi ve bunun sonucunda, istihdamı korumayı amaçladıkları kaydedildi. Bunun bir hata olduğu ve tarihin, böyle bir yolun benimsenmesinin yanlış olduğunu ispatladığı belirtilen bildiride şöyle denildi:

''Yeni korumacı tedbirler harekete geçirilirse, 2009 yılına ilişkin küresel ticaret faaliyetlerindeki düşme tahminleri, daha da keskin olabilir ve ekonomik krizden çıkmak daha zor hale gelebilir. Bu ülkelerin eylemleri, Washington D.C.'den gerçekleştirilen bir önceki G20 Zirvesi'nde bulundukları iki spesifik taahhütle çelişki arz etmektedir. Bu tür koruyucu eğilimler, kendi kendilerini yok eden doğalarına karşın, ekonomik krize küresel ölçekte koordine edilmiş bir yanıtı ivedilikle gerçekleştirmeden, giderek çoğalıp daha da derinleşirler.

Bu bağlamda, G–20 ülkelerinin Ticaret Odaları, son dönemde DTÖ'nün, kendi üyelerinin halihazırdaki Ticaret Politikası İncelemelerini kullanarak resmi bir izleme mekanizması geliştirme girişimini takdirle karşılamaktadır. Bununla birlikte, DTÖ Sekretaryası ve Avrupa Komisyonu Dış Ticaret Genel Müdürlüğü'nün dünya genelinde alınan halihazırdaki potansiyel kısıtlayıcı ticaret tedbirlerinin bir envanteri niteliğindeki raporlarını tam anlamıyla desteklemekteyiz. Bu durum, bir akran baskısı yaratırken aynı zamanda, istikrar sağlamada, korumacılığın artmasının ve potansiyel misilleme kabilinden tedbirlerin önünü kesmede, çok değerli bir araç vazifesi görebilir. Ticaret ve Sanayi Odaları, önemli yerel ekonomik aktörler olarak, bu çabaya yardımcı olmaya devam etme hususunda isteklidir.''