"Teröristbaşı ile görüştü demek gaflettir"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “İktidar olarak hiçbir zaman terör örgütü ile masaya oturmayız. Devlet, kurumlarıyla bazı temaslar yapar. Mesela istihbarat kurumlarıyla. Onların görevi zaten budur. Bunları da çözüm yolu aramak için yapar” dedi

cumhuriyet.com.tr

Referandum çalışmaları kapsamında televizyon programlarında konuşan Erdoğan, Show TV'de yayınlanan Siyaset Meydanı Referandum Özel programında Ali Kırca ve Tuba Atav'a konuk oldu. Erdoğan gündeme ilişkin değerlendirmesinde ilk olarak BDP'nin özerlik ve bayrak tekliflerine değindi.

BDP'nin Anayasa'nın TBMM'deki oylamalarında milletvekillerinin iradesine ipotek koyduğunu, şimdi de halkın iradesine ipotek koymaya çalıştığını belirten Erdoğan, 22 Temmuz ve 29 Mart seçimlerinde muhtarlardan terör örgütü tarafından tehdit edildiklerine yönelik şikayetler aldıklarını söyledi.

Erdoğan bu sebeple Diyarbakır mitinginde yapacağı konuşmada vereceği mesajların önemine dikkat çekerek "Bizden bir de yapamayacaklarımız isteniyor. Onların cevabını orada vereceğim. Yapamayacaklarımızın istenmesi yanlış bir şey. Ne aldatan olacağız ne aldanan olacağız. Yapamayacaklarımızı da dile getireceğiz. Geçmişte söyledik yine söyleyeceğiz. Türkiye'de biz bayrağımızın yanında ikinci bir bayrağı istemeyiz. Bu bayraktaki kanda, Kürt kökenli kardeşim de Türk kökenli kardeşim de kucak kucağa mücadeleyi verdiler. Bu kan onların müştereğidir. Hepsi beraber o mücadeleyi vermişler. Bu toprakta neyin kavgasını veriyoruz. Gereksiz kavgalar bunlar. Biz yine tek vatan tek millet tek devlet diyeceğiz" diye konuştu.

Teröristbaşı ile görüştü demek gaflettir, dalalettir

Erdoğan terör örgütünün ateşkes kararı için teröristbaşı Abdullah Öcalan ile hükümet temsilcilerinin görüştüğüne yönelik iddialara ise hükümetin görüşmesinin mümkün olmayacağı ancak devlet kurumlarının bu tür çalışmalar yapabileceği yanıtını verdi.

Erdoğan şunları söyledi:
"Biz siyasi iradeyiz. Siyasi iktidarız. Siyasi irade olarak iktidar hükümet olarak hiçbir zaman bir terör örgütü yada temsilcileri ile masaya oturup görüşme yapmayız. Olmamıştır yoktur olamaz da. Devlet çeşitli kurumları ile gerekirse bunu yapar. Bunu karıştırmamak gerekir.İstihbarat kurumu vardır mesela. Bu bir istihbari görevdir. Bazı kilitleri açmak içindir. Siyasi irade hiçbir zaman muhatap alıp masaya oturmaz. Muhalefetin söylediği gibi arkadaşlarımın ya da siyasi iradenin görüşmeler yaptığı masaya oturduğu bunu iddia etmek şerefsizliktir. Böyle bir şeyi kimse bize yıkamaz. Daha önce de eylemsizlik kararı verildi. Burada örgütün bir kendini meşrulaştırma gayreti var. Bu gayret içinde bizi bir karşı taraf olarak masada gösterme gayretidir. Bunun da destekçileri muhalefet partileridir. Onlar da meşruiyet kazandırmak için gayret içindeler. Nasıl olur da Kandil'deki adamın sözüne inanırsınız da Başbakan'a inanmazsınız. Bunlar tanımı yapılacak gaflet değildir dalalet değildir."
 

Sus payı verecek değiliz

Başbakan Erdoğan, BDP'nin Demokratik Toplum Kongresi'nde vurgu yaptığı yüzde 10 barajı konusuna da değinerek, Türkiye'nin siyasi istikrarını başkalarının isteğine bırakamayacaklarını, bu konunun ileride değerlendirilecek bir konu olduğunu söyledi.

CHP'nin de baraj konusuna daha önce yaptıkları görüşmelerde karşı olduğunu belirten Erdoğan, anamuhalefet partisinin bu durumu istismar ettiğini savundu. Erdoğan Meclis'te Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ni temsil eden en güçlü partinin kendileri olduğunu belirterek "Onların o bölgeye yapacağı yatırım yok. Yerelde kazandıkları il ilçeler var. Yerel belediyecilik olarak ne yaptılar. Burada hakikaten dertli olmak lazım. Hassas olmak lazım. Birilerine sus payı vereceğiz diye düşünüyorsanız bunun sonu gelmez. Farklı şeyler getirir.Terör örgütü bunu dayatıyor" dedi.

 

Hodri meydan diyorum

Erdoğan, Anayasa değişikliği paketinde memurlara grev hakkı, işçilere toplu sözleşme hakkı istenmesi, taleplerine ilişkin yaptığı değerlendirmede, bir teklifle tüm bu sorunların çözülebileceğini söyledi. Televizyon ekranından sendikalara ve muhalefet partilerine hodri meydan diyen Erdoğan "Gelin Türkiye'de çalışanlar olarak işçi-memur ayrımını ortadan kaldıralım, grev hakkını da lokavt hakkını da verelim. Yasayla da yapalım. Anayasa değişikliği iki üç madde ile biter. Ben hemen bu teklifi hazırlarım. Bu olaydan sonra bunu da yaparız. Aynen batıda olduğu gibi çalışanlar diyelim.

İlk defa burada gündeme getiriyorum. Ayrımı ortadan kaldırıyoruz. Grev filan bunun içinde. Ama ben bunu daha önce kendilerine teklif ettim. Yanaşamıyorlar. Hiçbirisi bu koltuğu kaybetmek istemiyor. Sendikalar azalacak diye korkuyorlar. Biz burada sendika ağalığına son vermek istiyoruz" diye konuştu.

Yargıda kast sistemi var

Başbakan Erdoğan, Anayasa değişikliği paketinin tartışılan, HSYK ve Anayasa Mahkemesi'nin yapısını değiştiren maddelerine ilişkin ise, AB ülkelerindeki yapıları inceleyerek düzenlemeler yaptıklarını söyledi. Yargıda oluşmuş bir kast sistemi olduğunu ve bunun bozulmasının istenmediği için Anayasa değişikliğine karşı çıkıldığını iddia eden

Erdoğan şunları söyledi:
"Bir taraftan AB ülkeleri arasına girmeyi hedefleyen bir Türkiye var. İleri demokrasi içerisinde olmayı arzu eden Türkiye var. Madem geneli itibariyle batı bunu yapıyor. Bunun ortalamasıdır bu. Biz ortalamayı aldık. Bunun neticesinde böyle bir yere geldik. Türkiye genelinde 11 bin hakim savcı oylama yapıyor. Burada bir ayrımcılık olabilir mi? O kast sisteminin olduğu yerde geçmişten gelen bir sıkıntı var. Orada belli dönemde Adalet Bakanı çıkıyor. 3 bin tane atadık almamız gereken 4 bin tane de memur var diyor. İşte sıkıntı oradan geliyor. Katılımcı demokrasiyi burada da uygulayalım. Şu anda yaşanan sıkıntıyı da aşmış olalım. Burada iktidarın ataması yok. Atama noktasında önümüzü zaten kestiler. Yargı şu anda eleman sıkıntım var alamıyoruz diyor. Tamam alalım. Oraya kameraları yerleştireceksiniz dediler. Biz gelene kadar kamera yok muydu niye o zaman yapılmadı da şimdi yapılıyor? Bu iktidara güvensizliğin ne kadar açık ortada olduğunu ortaya koyuyor."
 

"YARSAV, vakıf olmaktan çıktı parti oldu"

Erdoğan daha önce YARSAV'ın kapatılması gerektiğine ilişkin sözlerine de açıklık getirerek, yargı içindeki bu tarz yapılanmaları 1970'li dönemlerde emniyet mensuplarının hayata geçirdiği Polder-Pol yapılanmalarına benzetti.

Başbakan Erdoğan, yargının içinde farklı vakıfların olmasının ihsas-ı rey meydana getireceğini belirterek, " YARSAV vakıf olmaktan çıktı, parti oldu. Muhalefet partisi gibi açıklama yapıyor. İhsas-ı reyde bulunuyorlar. Benim dosyamın ya da Cumhurbaşkanı'nın dosyası gittiğinde önlerine, ben nasıl güveneyim. Verilen karara uyarız, ama saygı duymak zorunda değiliz. Hakimler kararları ile konuşur. Meydanlarda nutuk atarak değil. AB'nin istediği istediğiniz kadar dernek kurun değildir. Tamamen yargı kurumunu kapsayan birliktir. O da meslek sorunlarını dile getirmek bunları derlemek takipçisi olmaya yönelik bir birliktir. Dernekler silsilesi değil. Her görüşün çatısı altında toplandığı dernekler değil. Bu olursa yargı kötü duruma düşer. Bunu bir tehlike olarak görüyorum. Yargı mensupları birbirini acımasızca yargılar hale gelirler. Siyaset mi yapacaksın? Cübbeyi çıkaracaksın. O cübbe sırtındaysa ne siyasi bir ifade açıklarsın ne tavır takınabilirsin" dedi.

"2001'de taraf oldun, şimdi niye bitarafsın"

Başbakan Erdoğan, TÜSİAD başta olmak üzere iş dünyası STK'larına yönelik, "Bitaraf olursan, bertaraf olursun" sözlerinin de bir tehdit olmadığını söyledi. İş dünyasının 2001 yılında gazeteye verdiği "Anayasa değişikliğine evet diyoruz" ilanının bir kopyasını yayında kameralara gösteren Erdoğan "Orada evet diyorsun da orada taraf oluyorsun da şimdi niçin bitaraf oluyorsun... Evet diyeceksen evet de hayır diyeceksen hayır de. 22 Temmuz seçimlerinde "Bu dönemde çok para kazandık ama oyumuz CHP'ye" dediler. Bu ülkede iş adamlarımızın siyasi kanaatleri ayrımına gitmedik. Gitmeyiz de. Biz onlarla berabar iktidar olmadık. Onlara rağmen iktidar olduk. Asla bir sermaye düşmanlağı içinde olan bir iktidar değiliz. Liberal ekonomiyi savunan bir ülkeyiz. Böyle bir adımı atarken açık açık söyleyin, bizim kanaatimiz budur. Rahat tartışılsın bu işler. Şu paketin içinde hayır diyeceğin ne var açıkla bunu mesela. Bunun içinde hayır diyeceği bir şey yok çünkü" diye konuştu.

 

Kılıçdaroğlu prim yapmak istiyor

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, miting alanlarında yaşanan siyasi atışmalardan ve kullanılan üsluptan rahatsız olduğunu dile getirirken, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisine Recep Bey demesinin "Bir elinde cımbız bir elinde ayna. Umurunda mı ki bu dünya" sözleriyle önemsemidiğini söyledi. Recep ayında doğduğu için Recep, dedesinin adı olması sebebiyle de Tayyip isimlerini aldığını belirten Erdoğan "Bunlar benim şerefimdir. Önemli olan milletimin bana biçtiği makam" dedi.

Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun bir televizyon programında düello önerisine ise şu sözlerle yanıt verdi:
"O prim yapmak istiyor. Benim dağıtacak primim yok. Ne gereği var. Bazıları şöhret olmak istiyor. Benim dağıtıcak şöhretim yok. O şimdi 13 Eylül'ü düşünsün. Onun için önemli olan o. 13 Eylül'de inanıyoruz ki sandıklardan evet çıkacak. Beyefendinin genel başkanlık mücadelesi ne olacak. Hayır çıkarsa da süreç devam ediyor. Benim için değişen bir şey yok. Siyasette sıkıntı yaratmaz. Bu bir güven oylaması değildir."

Başbuğ'un veda ziyareti

Erdoğan dün kendisine veda ziyaretinde bulunan Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile 2 saate yakın süren görüşmelerinin "uzun" olarak değerlendirilmesine de tepki göstererek "Kısa olsa kısa denir, uzun olsa uzun denir" dedi. Başbuğ ile aralarında, yönetimdeki görev dışında da bir hukuk oluştuğunu dile getiren Erdoğan "Birçok şeyi beraber yaşadık. Hiçbir zaman niyetlerin kötü olduğuna inanmıyorum. Bu iyi niyetle yapılmış çalışmalardır" diye konuştu.
 

Karşı taraf açıklamadan açıklamam

Erdoğan eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile Dolmabahçe'de yaptıkları ve "Benimle mezara gidecek" dediği görüşmenin ise devlet arşivlerine girdiğine yönelik ifadelerin yanlış olduğunu söyledi. Erdoğan bazı görüşmelerin üçüncü bir kişi olmadan da gerçekleştirilebileceğini belirtirken "Karşı taraf açıklamada bulunmadığı sürece benim böyle bir açıklama yapmam kendime saygısızlık olur" dedi.
 

Devlet memuru ne yazması gerektiğini bilir

Başbakan Erdoğan, Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın kitabını ise talihsiz bir iş olarak yorumladı. Bir devlet memurunun bu tür bir eseri yazmasının nasıl sonuçlar doğuracağını bilmesi gerektiğini dile getiren Erdoğan şunları söyledi:
"Bunun zaten yasal mevzuat içinde kuralları var. Konuyla ilgili İçişleri Bakanlığı gereken adımları attı. İddiaların üzerinde durmam. Benimle bir araya gelmiş değildir. Gelmesine de gerek yok. Gereksiz bulurum. Muhatabı onun üstleridir. İl Emniyet Müdürü ile görüşmeyi fevkalade gereksiz bulurum. O zaman niye İçişleri Bakanı atamışım. Ona saygısızlık olur. Kimse de kendine meşruiyet çıkarmasın bir başka gayretin içine girmesin. Herkes konumunu bilmeli gereğini yerine getirmelidir."