'Terör ve medya arasında ciddi bir problem var'

RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, terör ve medya arasında ciddi bir problem bulunduğunu belirterek, ''Bir yandan haber alma ve ifade özgürlüğünü garanti etmek ve korumak önemli bir sorun teröre karşı. Diğer taraftan ifade ve haber alma özgürlüğünü korurken terörün amaçlarına hizmet etmeyecek şekilde bir yayıncılık yapmak söz konusu'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun ve Yayın Hizmeti Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenen ''Yeni RTÜK Mevzuatı, Yükümlülükler ve Sorun Alanları'' bilgilendirme Toplantısı Wow İstanbul Airport Hotel'de düzenlendi.

Toplantıda konuşan Prof. Dr. Dursun, söz konusu yasayla Türk görsel ve işitsel medyası için yeni bir miladın başladığını belirtti.

Kanunla birtakım alanlarda değişikliklerin yapıldığını, önceki yasayla kıyaslandığında pek çok noktanın muhafaza edildiğini, ancak birçok alanda da değişiklikler öngörüldüğünü dile getiren Dursun, bunlardan en önemlisinin de reyting esas ve usulleri konusu olduğunu, bunun dışında karasal yayınla ilgili standartların belirlenmesi konusundaki çalışmalarda da önemli çalışmalar yaptıklarını kaydetti.

Lisans sürelerinin 10 yıla çıkarıldığını, bu noktada da en önemli gelişmenin de fiyatları sabit tuttuklarını söyleyen Prof. Dr. Dursun ''Bizim için önemli husus, akıllı işaretler sembol sisteminin yasal hale getirilmesi. Eskiden bu sistem, yayıncıların özverileriyle ağır aksak yürüyordu. Ancak bundan sonra akıllı işaret sembol sistemi olmadan bir programın yayını artık mümkün değildir'' dedi.

Prof. Dr. Dursun, seçim sürecinde de takip edilmesi gereken ilkeleri belirlemek amacıyla toplantı yaptıklarını anımsatarak, ''Bu seçim dönemi, diğer seçimlerle kıyaslandığında, yasamızın getirdiği en önemli yeniliklerden biri olan siyasal reklamların Türkiye'de ilk kez uygulanmaya konduğu seçim dönemi olmuştu. Herkesin kafasında ciddi soruları vardı. Ama anlaşıldı ki Türk medyası siyasal reklamların serbest bırakılmasından dolayı herhangi bir olumsuz durumla karşı karşıya kalmadı. Tam tersine seçimlerin daha renkli geçmesinde, vatandaşların seçimle ilgili bilgileri elde etmesinde olumlu katkı sağladı'' diye konuştu.

Reçetesiz ilaç ve tedavilerin reklamı

İlaç reklamlarının halen tartışma konusu olduğunu dile getiren Prof. Dr. Dursun, 3984 sayılı yasada ''reçetesiz ilaç ve tedavilerin reklamının mümkün'' olduğunu, ancak yapılamadığını hatırlattı.

İlgili yasanın hükmünü olduğu gibi muhafaza ettiklerini, birçok kesimini buna şiddetli itiraz ettiğini anlatan Dursun, şunları söyledi:
''Bunu anlamakta zorluk çekiyorum. Dolayısıyla reçetesiz ilaç ve tedavilerin reklamı yasamızda var. Bunun hayata geçirilmesi için Sağlık Bakanlığının bazı adımlar atması gerekiyor. Belki sektör kurumları ve bakanlığın bu konuda iyileştirici bazı adımlar atması için belli diyaloglar sürdürmemiz gerekiyor. Çünkü reçetesiz ilaçların listesini yayınlaması gerekiyor. Liste olmayınca hangisi reçeteli hangi reçetesiz belli değil. Bugünlerde speküle edilen ve geçtiğimiz günlerde İzmir'de Gıda Kongresi toplandı. Orada da RTÜK'ün haksız yere suçlanmasına maruz kalmasına yol açan bir husus. Biliyorsunuz gıda takviyesi anlamına gelen birtakım ilaçların bazı televizyonlarca, her türlü hastalığı tedavi etmeye yönelik olarak yayınlanmasının getirdiği bir sıkıntı var. Bunun reçetesiz ilaçların reklamının serbest bırakılmasıyla ilişkili olduğu yönünde yorum yapılıyor. Kesinlikle reçetesiz ilaçlarla hiçbir ilgisi yok bunların''


Terör ve medya haberleri

Önemli sorunlardan birinin terör ve olağanüstü durumlardaki haberlerin haberleştirilmesi meselesi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Dursun, bununla ilgili bakanlarla ve kurumların temsilcileriyle bir toplantı yaptıklarını anımsattı.

Bu toplantılarda terör ve benzeri durumlardaki olayların ne tür şekilde haber yapılacağı ve hangi ilkelere uyulacağı konusunda Televizyon Yayıncıları Derneğinin bir çalışma yürüttüğünü, bu çalışma sonunda haber ilkelerinin oluşturduğunu kaydeden Dursun, ''Geçen yıl bu ilkeleri kabul ettik ve yürürlüğe girdi. Kişisel gözlemim, yayıncıların büyük ekseriyetle belirlenen bu ilkelere uydukları yönünde. Ancak şöyle bir ihtiyaç var. Bunun güncellenmesi gerekiyor. Çünkü orada aksayan bazı noktalar var. Bazı düzenlemelerin oraya yeniden ilave edilmesi gerekiyor'' dedi.

Özdenetim çerçevesinde bazı düzenlemelerin eklenmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Dursun, terör ve olağanüstü durumlarda habercilik yaparken uyulacak ilkeler konusunun güncellenmesi ve o çerçevede yeni bir yapının paylaşılması gerektiğini vurguladı.

Prof. Dr. Dursun, şöyle devam etti:
''Terör ve medya arasında ciddi bir problem var. Bu sadece Türkiye için değil, Avrupa'da ülkelerin de terör ve medya ilişkileri sorgulanıyor. Bir yandan haber alma ve ifade özgürlüğünü garanti etmek ve korumak önemli bir sorun teröre karşı. Diğer taraftan ifade ve haber alma özgürlüğünü korurken, terörün amaçlarına hizmet etmeyecek şekilde bir yayıncılık yapmak söz konusu.''


Çocuk dizi oyuncuları

Görsel medyada çocuk oyuncular sorunuyla ilgili ilk çalışmayı yaptıklarını dile getiren Dursun, dünyadaki çalışmalara bakıldığında, çocuksuz bir televizyonun dünyanın hiçbir yerinde olmadığını anlattı.

Prof. Dr. Dursun çocukların reklamlarda, dizilerde yer almadıkları bir ülkenin olmadığına dikkati çekerek, bazı ülkelerde reklamların tamamen çocuklara kapatıldığı bilgisini verdi.

Dizilerde çocukların oynamalarından dolayı bazı eleştiriler aldıklarını anlatan Prof. Dr. Dursun, ''Neden çocuklar dizilerde oynuyor. Dizi setlerinde mahvoluyorlar. Bunların özlük hakları gözetilmiyor, sigortaları yapılmıyor gibi... Bu çerçevede yaptığımız çalışmada şunu gördük. Esas itibariyle çocukların bu tür yapımlarda oyuncu olarak yer alması öncelikle çalışma ilişkisi bağlamında mütaala edilmesi gereken bir konu'' dedi.

Dünyada çocuk işçilerin çalışması konusundaki uygulamada tüm ülkelerde birtakım düzenlemelerin olduğunu ifade eden Prof. Dr. Dursun, genel olarak yasaların 18 yaşın altındakileri çocuk kabul ettiğini, İş Yasası'nın ise 15-18 yaş arasındakileri genç işçi, 14-15 yaş arasının ise çocuk işçi olarak tanımlandığını, 14 yaşın altındaki çocukların kesinlikle çalışmamasının öngörüldüğünü anlattı.

RTÜK Başkanı Prof. Dr. Dursun, konuşmasında şunlara yer verdi:
''Bu konuda yaptığımız çalışmayı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile paylaştık. 'Bu konu öncelikle sizin konunuz' dedik. Eğer bu çocukların çalışmasına müsaade edilecekse bu çocukların çalışma koşullarına ilişkin düzenlemeler yapılsın. Günde kaç saat çalışabilecek, ücreti kime ödenecek, ücretin ne kadarı kendisine ne kadarı velisine ödenecek, velisinin izni nasıl alınacak, okulun izni nasıl alınacak, yanında bir danışman olacak mı? Dünyadaki örneklerine bakıldığında velisinin izni gerekiyor, eğitim öğretimin açık olduğunda bu işin yapılmaması gerekiyor. Gerekli çalışmayı gönderdiğimiz dosya üzerinden yürütüyor. Çocuklarla ilgili söz konusu yayın yönetmeliğimizde, çocukların hiçbir şekilde istismar edilemeyeceğini düzenledik. Çünkü Türkiye'nin de taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi devletlere çocuk istismarını önleme görevi veriyor.
Çocukları televizyondan tamamen çekelim, çocuksuz diziler çocuksuz reklamlar olsun şeklinde bir kanaatimiz yok. Ancak bu kadar başıboş bir alanda olmamalı. Çocuklar bizim geleceğimiz. Çocuklara ilişkin bir düzenleme ihtiyacı var. Bakanlığın bu çalışmasının bitmesini bekliyoruz. Bu konu düzenlenmesi gereken bir alandır. Çünkü dizilerde, sinemalarda programlarda, gece 24'te çocuk canlı yayına çıkıp şarkı söylüyor. Bu doğru mu değil mi bunların düzenlemesi lazım.''

Toplantıya, Televizyon Yayıncıları Derneği üyesi olan yayıncılar ve sektör temsilcileri katıldı.