‘Telekom tekeli yeni yatırımları engelliyor’
Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği Başkanı Yusuf Ata Arıak, ülkedeki fiber altyapının yüzde 80’inin Türk Telekom’un elinde olduğunu belirterek, bunun yatırımları engellediğini söyledi. Arıak “Türk Telekom altyapıyı ücret karşılığında tüm işletmecilere açsın” dedi.
Şehriban KıraçSerbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER) Başkanı Yusuf Ata Arıak, Türkiye’deki fiber altapının yüzde 80’inin (240 bin km) Türk Telekom’un elinde olduğunu belirterek, “2011’den bu yana Türk Telekom’a gelen yöneticiler bu altyapıyı başka şirketlere açarsak batarız anlayışındaydı. Şimdi de Telekom’da ortaklık sorunu yaşanıyor. Sektörde serbestleşmeyi ve adil rekabeti sağlamak Ulaştırma Bakanlığı ve Bilgi Teknolojileri Kurumu’nun (BTK) görevi. Türk Telekom altyapıyı bir ücret karşılığında tüm işletmecilere adil şekilde açmak zorunda” dedi.
Arıak, Telekom sektöründe serbestleşmenin başladığı dönemde Türkiye’deki en büyük grupların da, Koç, Sabancı, Ülker, Borusan’ın da bu alana girdiğini, ancak adil rekabet şartları yaratılmadığı için sektörden çıkmak zorunda kaldıklarını aktardı. Arıak, fiber altyapıyı paylaşım işinin Türk Telekom’un iyi niyetine bırakılmaması gerektiğine işaret ederek, “Bu milli bir mesele. BTK ve bakanlığın harekete geçmesi gerekiyor. Herkes birbirine eşit derseniz ağır sikletle tüy siklet maçı gibi olur” ifadesini kulandı. TELKODER Başkanı Yusuf Ata Arıak ile telekomünikasyon sektörünün geleceği, Türk Telekom’un ortaklık sorunu, fiber ve çıkış yollarını konuştuk.
Hızlı ilerleme olmadı
- Ortak fiber altyapı için Turkcell ,Vodafone ve Türksat’ın katılımıyla bir şirket kurma girişiminiz vardı, bir ilerleme kaydedildi mi?
Çok kalabalık sektörlerde şirketler daha rahat bir araya gelebiliyorlar. Ama bizim sektörde az firma olduğu için daha gergin oluyorlar ve daha sınırlı bir araya geliyorlar. Ortak altyapı işinde bu sorunu aştık ve alternatif telekom şirketleri, Vodafone, Turkcell ve Türksat bir araya geldik. Türk Telekom da olsun istedik. Kapıyı onlara açık bıraktık ama gelmediler. 16 ay önce yola çıktık. Ama beraber çalışmaya alışık olmayan kurumların hızlı ilerlemeleri kolay olmuyor. Fakat şu anda zaman kaybediyoruz. Birkaç ay içinde tekrar bir araya gelip belli aşamaya gelebiliriz.
Biz düşük sermayeli, nerede kimin altyapısı varsa herkese eşit davranarak paylaşılması için bir şirket kuralım dedik. Diğer firmalar daha büyük sermayeli şirket kuralım dediler. Ama Türkiye’de öyle bir ortam da bulunamadı.
İyi niyete bırakılamaz
- Türk Telekom neden bu yapılanmada yer almak istemedi?
Bir süredir Türk Telekom’daki sorun şu: 2011’den bu yana gelen yönetimler biz altyapımızı diğer şirketlere kullandırırsak zarar görürüz görüşündeydi. Hiçbir yönetim de bu altyapıyı diğer şirketlere açma cesareti gösteremedi. Kullandırtmayı sağlayacak olan Ulaştırma Bakanlığı ve BTK’dir. Bu iş gönül rızasıyla olmaz. Şu anda Telekom’un sahiplik sorunu var. Burada yeni sahip belli olursa fiber altyapının başkalarına da açılması konusunda cesaretli adım atılabilir. Çünkü bu mal sahibinin vereceği bir karar. Üst yöneticinin vereceği bir karar değil. Ama bu iyi niyete bırakılmamalı. Bu milli bir mesele. Gerek BTK gerekse de Ulaştırma Bakanlığı’nın yeterli mevzuatı da var ellerinde. Onların harekete geçmesi gerekiyor.
Herkeste yavaşlama var
- Genel olarak tüm sektörlerde yatırım için bekle gör dönemi var sizin sektörde nasıl?
Herkes için zor bir dönem. Biz de diğer sektörlerle benzer sorunlarla karşı karşıyayız. Herkeste bir yavaşlama duygusu var. Büyük projeler yok. Yeni yatırımlar için öz kaynakların dışında kaynak bulunması lazım. O da şu anda çok pahalı. Kredi bulmak pahalı.
- Sektörün gelişmesi için ne tür adımlar atılmalı?
Ana konumuz hiç değişmedi: Adil rekabet. Bu bir siyasettir. Telekom sektörü kendi başına rekabete açılamaz. Tekstil, inşaat gibi değildir. Devletin zoruyla yasa zoruyla, rekabete açılır. Bunun gereğinin yapılması gerekiyor. Burada büyük eksikliğimiz var. İkincisi yeni gelecek firmaların var olanlara göre mutlaka pozitif ayrımcılığa sahip olması gerekiyor. Herkes birbirine eşit derseniz ağır sikletle tüy siklet maçı gibi olur. Türkiye’de uzun süre altyapıya sahip olmaktan dolayı kolay para kazanılıyordu. Halbuki altyapı sahipliği bir şey üretmiyor. Yarışmanın altyapı sahipliğinde değil herkesin ulaşabildiği bir ortak altyapı üzerinden verdiği hizmetlerde olması gerekiyor. Şimdi Deli Dumrul gibi ‘bu köprü benim ,geçince çok para vereceksin ‘demekle sektör gelişmiyor. Esas mesele budur. Bu sorun çözülemediği için yaratıcılık olmuyor, yeni firmalar da sektöre giremiyor.
‘Rabbena hep bana’ ile olmaz
- Sektöre girecek yeni firma var mı?
Norveçli bir firma vardı, 200 milyon dolarlık yatırım yapmak için geldi Türkiye’ye. Ama rekabetin olmadığı bu şartlarda yatırım olmaz dedi ve gitti. Böyleyken yatırımcı gelmiyor diye sızlanmaya gerek yok. Türkiye’nin kutuplaşmış ortamında herkes kendi söylediğini dinler hale geldi. Aynı geminin içindeysek ortak konular üzerine odaklanmamız gerekiyor. ‘Rabbena hep bana’ demekle olmuyor. Var olan kaynakları ortak kullanabilirsek yol alabiliriz. Elimizden gelen maksimum katkıyı koymaya çalışıyoruz. Sektörün tamamıyla ilgili kaygı duyuyoruz. Böyle dönemlerde sektörün kendi içinde ortak noktaya varması gerekiyor. Yatırım yapmayı, işletmecilik yapmayı kolaylaştırmazsanız başka sektörlerden daha fazla haksız rekabete uğruyorsunuz.
- Altyapıdaki sorunlarının çözülmesi için ne tür adımlar atılmalı?
Altyapıdaki paylaşımın sağlanması, yeni altyapı yapılmasının önünün açılması, Kablo TV/İnternet altyapısının değerlendirilmesi, uydu genişbantın önünün açılması, belediyelerin rant hevesinin önlenmesi gerekir. Özellikle büyükşehir belediyeleriyle büyük dert yaşıyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi İSTTELKOM’ şirketini kurarak fiber işine girdi. Bu, rekabeti önlüyor. Hem tekel oluşturuyor hem de firmaların fiber döşemesinde büyük paralar istiyorlar. Bu süreci Rekabet Kurulu’na taşıdık.
Büyükler çekildi
- Serbestleşmenin ilk döneminde çok fazla şirket bu alana girdi, niye tutunamadılar?
Bu işe giren büyük grupların tamamı çekildi. Sektörün yüzde 90’dan fazlası Türk Telekom, Turkcell ve Vodafone’nin elinde. Yüzde 45’ten fazlasını Telekom yönetiyor. Böyle bir durum başka bir ülkede yok. Çok fazla sayıda şirket bu alanda istikbal göremediği için çekildiler.
- Telekomünikasyon projeleri Fatih Projesi de dahil başarısız oluyor neden?
İstikrarlı ve tek bir elden yönetilen iş daha hızlı oluyor. Bakanları arka arkaya değişen birden fazla bakanlığı ilgilendiren bir iş olduğu zaman yavaşlama oluyor. Kaynakların bir noktadan koordine edilmesi verimliliği artırır.
‘Bakanlık ve BTK rekabeti sağlamalı’
- Bakanlık ve BTK’den adil rekabetin sağlanması için adım görüyor musunuz?
BTK ve benzeri kuruluşların bir numaralı görevi rekabeti sağlamaktır. Altyapının birilerinin tekelinde olmasını engellemektir. Rekabetin altyapı üzerinden değil de verilen hizmetler üzerinden yapılması gerekiyor. Altyapının 240 bin km’si Telekom’un elinde. Alternatif işletmecilerin elinde 63 bin km var. Sıkıntının nerde olduğunu bu tablo gösteriyor. Kıtlık ekonomisinden para kazanma olmamalı. Deli Dumrul vergileri gibi yoldan geçirmeyeyim, geçerse 3 akçe geçmezse 5 akçe denmemeli. Radikal bir düzenleme olmalı. Diğer şirketlere açarsak biteriz diyorlar. Türkiye bu sorunu çözmek zorunda.
- Türk Telekom’un ortaklık yapısı nasıl çözülür, paylar Hazine’ye geçmesi söz konusu olursa sektöre etkisi ne olur?
Devlet iyi işletmediği için bazı şirketleri özelleştirme yoluna gitmiştir. Ama bu noktada şimdi Türk Telekom’u Hazine alırsa bu devletin hayrına olmaz. Çünkü iyi finans ve yönetime gereksinim duyan bir kurum. Türk Telekom meselesi sadece Türk Telekom’un meselesi değil, Türkiye’nin de meselesi. Türk Telekom’un devletleştirilmesi, kimseye fayda sağlamaz. İnovasyon ve teknolojinin bu kadar bağımlı olduğu bir altyapıyı şimdi alıp, yeniden devlete bağlamak mümkün değil ve doğru da değildir. Çözülmesini, bir an önce sahibinin belli olmasını arzu ediyoruz. Zaman lehe çalışmaz. Uzun vadeli plan yapmak için Türk Telekom’un ortaklık yapısının netleşmesi gerekiyor.