"Tekel işçisi mecbur bırakıldı"

Tekgıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel, 1 Ekim tarihi itibariyle yaklaşık 8 bin civarındaki tekel işçisinin iş kaybı tazminatlarının sona ereceğini belirterek, işçilerin hem ücret alamayacaklarını hem de sosyal güvenlik haklarından yararlanamayacaklarını ifade etti.

cumhuriyet.com.tr

Tekgıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel, tekel işçilerinin sorunlarını değerlendirdi. 1 Ekim tarihi itibariyle yaklaşık 8 bin civarındaki tekel işçisinin, iş kaybı tazminatlarının sona ereceğini ve sosyal güvenlik haklarından eş ve çocukları ile birlikte yararlanamayacakları için mağdur olacaklarını belirten Türkel, bu riskleri Anayasa Mahkemesi Başkanı'na anlattıklarını ifade etti. Türkel, "Ortada hukuki bir süreç var ve bizim elimiz kolumuz eylemlilik konusunda bağlı dedik. Yani Anayasa Mahkemesine konu intikal ettikten sonra, yargıya intikal etmiş bir konuda eylemliliği sürdürmemizin hukuken mümkün olmadığını söyledik. Kamu vicdanı açısından da bunun mümkün olmadığını anlattık Sayın Başkan'a, Başkan'da bu konu hakkında bir yasal düzenleme yapılması gerektiğini belirtti" diye konuştu.

Türkel, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın 4-C'yi gündemlerinde değerlendireceklerini söylediğini ifade ederek, "15 Kasım'da bütçe görüşmeleri başlıyor. Ekim ayı içerisinde kararın çıkması lazım. Ancak anayasa mahkemesi çalışamaz durumda. Şu anda yeniden yapılandırma var" dedi.
 

"4-C'ye müracat etmek zorundayız dedik"

Şu anda tekel işçilerinin tamamına yakınının 4-C'ye müracaat ettiklerini belirten Türkel, 1-10 Eylül arasında başvuruların tamamlanması için çağrı yaptıklarını hatırlattı. 4-C'nin bir hukuksuzluk olduğunu dile getiren Türkel, "Demokratik anlamda eylemimizi sonuna kadar sürdürdük. Bunun anayasaya aykırı olduğunu söyledik ve dolaysıyla 4-C'yi kabul etmeyeceğimizi söyledik. Şimdi geldiğimiz noktaya kadar biz bu şekilde durduk zaten" dedi.

Anayasa mahkemesine konunun intikal ettiği andan itibaren kendileri için çok önemli bir aşamanın geçildiğini ifade eden Türkel, "Yargının vereceği karar önemlidir. Bu karara herkesin saygılı olması gerekecek. O süreç içerisinde mahkeme karar verene kadar biz eylemliliğimizi dondurmuştuk. Şimdi gelinen noktada bu konunun sonuçlanması için çeşitli girişimlerimiz oldu ama mahkemenin gündem yoğunluğu nedeniyle bu mümkün olmadı" dedi.

Yaşanılması muhtemel bir riske karşı, tekel işçilerinin mağdur olmaması için bir sigorta adımı atmaya çalıştıklarını ifade eden Türkel, "Dedik ki 4-C'ye müracaat etmek zorundayız. Bize çünkü Eylül ayının 14-15'i gibi 4-C'nin gündeme alınabileceği söylenmişti. Biz de o dönemde hukukçularımla şunu değerlendirdik. Diyelim ki Anayasa Mahkemesi 4-C'yi iptal etti. Bunun sonuçları itibariyle bir hizmet ilişkisi olduğu için yaklaşık 20 bin insana devlet çözüm bulmak zorunda kalacak" dedi.

Ancak 4-C'ye müracaat etmeyenlere hükümetin, "Sizinle hizmet ilişkisi kurmadığımız için sizinde böyle bir talebiniz olmadığı için sizin için hiçbir işlem yapamayacağız" diyeceğini ifade eden Türkel, "Sizinle ilgili yeni bir şey yapılması gerekir deyip yeni bir şey başlatabilirlerdi. İnsanlarımız sosyal güvenlik hakkı da dahil her şeyden yoksun olabilirlerdi. Bu süre içerisinde yargıda bu kararı vermediği için bunun mağduriyetini çalışanlar olarak ağır bedel ödemek zorunda kalırdık. Hükümet ile hizmet ilişkisi kurmuş olduğumuzdan, yarın 4-C iptal edilirse, hükümet yarın bize haklarımızı vermekten başka bir çıkış yolu bulamayacak" dedi.

Türkel, hükümetin olası oyalamalarına ve savsaklamalarına ya da tekel işçilerinin kandırma manevralarına karşı böylesi dikkatli bir manevra yapmak zorunda olduklarını ifade etti.
 

 "AİHM'e kadar gideriz"

Yüksek mahkemenin alacağı kararın, taleplerine cevap vermeyecek şekilde olması halinde, bunu AİHM'e kadar taşıyacak hukuki bir mücadele sürecini başlatacaklarını ifade eden Türkel, yeni bir eylemlilik sürencinin başlaması konusunun şimdi değerlendirilemeyeceğini belirtti. Türkel, "Eylem sürecinin başlaması ile ilgili şimdi bir şey söyleyemem. Çıkacak kararı arkadaşlarımızla birlikte değerlendiririz. Toplumun ve kamuoyunun talepleri bunu belirleyecek. Şu ana kadar sendika olarak izlenilen politikalarda hiç hata yaptığımızı düşünmedim. Çünkü bütün kararları arkadaşlarımızla tartışarak, olgunlaştırarak aldık. Şimdi gelinen noktada, Anayasa Mahkemesi'nin kararından sonra bizim ne yapmak istediğimizi ve ne yapacağımızı herkes daha iyi anlayacak. İnsanların Anayasa Mahkemesi'nin kararını beklemesini istiyorum. 4-C'nin ne gibi sonuçlar doğuracağını gerekçeleriyle birlikte yaşayıp göreceğiz" dedi.