'Tavrımız değişmez'
Gazetelerin genel yayın yönetmenleri ve Ankara temsilcileriyle söyleşide bulunan Orgeneral İlker Başbuğ, "Akreditasyondaki genişleme TSK'nin 28 Şubat sürecindeki laiklik hassasiyetinde de yeni bir bakış mı?" şeklindeki soruyu, "Hayır. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 28 Şubat dönemindeki o günün koşulları içinde gerekli gördüğü duyarlılık nasılsa bugün de aynıdır" diye yanıtladı.
cumhuriyet.com.trGenelkurmay Başkanı laiklik, üniter yapı, AB, terör ve bölgedeki gelişmeleri değerlendirdi. Ulusal basın temsilcileriyle bir araya gelen ve bir çok konuda açıklamalar yapan Orgeneral İlker Bağbuğ:
Ergenekon’da hukuk devletine güveniyoruz
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin laiklik konusundaki hassasiyetinin 28 Şubat döneminde nasılsa bugün de aynen öyle olduğunu söyledi. Orgeneral Başbuğ, “Türkiye’nin stratejik önemi sadece coğrafyasından değil, aynı zamanda demokratik ve laik rejiminden kaynaklanıyor. Avrupa Birliği Türkiye’nin çağdaşlaşması yolunda bir araçtır, amaç değildir. AB ulus devlet ve üniter devlet ilkelerimizi zaafa uğratacak isteklerde bulunmamalı, eşit davranmalı” dedi.
Terör örgütünün kırılma noktasına yaklaştığını yineleyen Başbuğ, “Kuzey Irak’ta ABD ile ilişkilerimiz mükemmel. Kimse bize Montrö’yü sormadı, soramaz” değerlendirmesini yaptı. Emekli paşalara TSK adına ziyaretin her yönüyle planlı olduğunu vurgulayan Orgeneral Başbuğ, “Bu ziyaret insani amaçlı, vefaya dayalı ve yarım asra yaklaşan TSK’ye hizmetin gereği olduğunu” söyledi, Ergenekon soruşturmasıyla ilgili yargıya güvenlerinin tam olduğunu vurguladı.
Orgeneral Başbuğ, dün Genelkurmay karargâhında gazetelerin genel yayın yönetmenleri ve Ankara temsilcileriyle yaklaşık 4 saat söyleşide bulundu. Saat 10.00’da başlayan sohbet toplantısı 13.45 sıralarında sona erdi. Toplantı Orgeneral Başbuğ’un bilgilendirmesi, TSK-medya ilişkileriyle ilgili sorular ve genel konular olmak üzere üç ana bölümde yapıldı.
Orgeneral Başbuğ, medya ile ilişkilerinin daha sıkı olmasını hedeflediklerini söyledi.
İlki 26 Eylül Cuma günü olmak üzere bundan böyle her hafta cuma günü saat 11.00’de Genelkurmay karargâhında haftalık basın toplantısı yapılacağını açıklayan Org. Başbuğ şu bilgileri verdi:
“Bundan böyle iletişim dairesinde 24 saat gazetecilerin sorusuna yanıt vermeye hazır bir görevli olacak. Sorularınıza anında yanıt verilemese bile bilgi alınıp mutlaka iletişim sürdürülecek. Türkiye’de savunma ve güvenlik konularında yetişmiş eleman eksikliği var. Buna TSK dahil. Uluslararası düzeyde uzmanlarımız olabilmeli. Bu yönde istek gelirse medyadan da uzmanların yetişmesine yardımcı olmayı planlıyoruz. Burada en önemli unsur yorumdan çok haber.”
Org. Başbuğ, görsel medyanın günlük olarak çok etkili olduğunu, ama kalıcı olmadığını, yazılı medyanın daha kalıcı ve etkili olduğunu söyledi. Bunu anlatırken de The Military and The Press adlı İngilizce kitaptan örnekler verdi.
Orgeneral Başbuğ, medya dahil hiç kimsenin TSK üzerinden siyaset yapmamasını istedi.
‘Katı akreditasyon kriterimiz yok’
Org. Başbuğ, medyanın eleştirilerine açık olduklarını, ancak karalamaya, kasıtlı önyargılı yayınlara karşı da kendilerini korumalarının doğal olduğunu söyledi. Yeni Şafak ve Star gazetelerinin de toplantıya çağrılmasıyla ilgili olarak şu bilgiyi verdi:
“Akreditasyon konusunda kesin bir kriterimiz yok. Buradaki tek dayanağımız basın meslek ilkeleri. Basın Konseyi ve Gazeteciler Cemiyeti ile de birlikte çalışmak istiyoruz. Sorunları onlarla çözmeye çalışacağız. Örneğin yanlış anlamayın ama, bir kişi yargı kararıyla suçlu bulununcaya kadar suçsuzdur. Medya bu kurala bile uymuyor. Bir açılım yaptık, bu genişleyebilir de, daralabilir de... Her şey medyanın basın meslek ilkelerine uymasına bağlı.”
Orgeneral Başbuğ, TSK’nin internet sitesinin daha yoğun bilgilendirmede bulunmak üzere yeniden planlandığını söyledi.
Toplantının soru-yanıtlı bölümü şöyle:
- Güneydoğu’daki yerel muhabirler bilgilendirme bakımından ayrıca önemli. Bu konuda planlamanız var mı?
- Önemli bir konu. Bunu dikkate alacağız.
- Genelkurmay karargâhındaki bilgilendirme öteki kuvvet komutanlıklarıyla da ilgili soruları kapsayacak mı?
- Olabildiğince evet. Dileğimiz bütün muhatap noktanızın karargâh olması.
‘28 Şubat hassasiyeti sürüyor’
- Akreditasyondaki genişleme TSK’nin 28 Şubat sürecindeki laiklik hassasiyetinde de yeni bir bakış olduğu anlamına gelir mi?
- Hayır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 28 Şubat dönemindeki o günün koşulları içinde gerekli gördüğü duyarlılık nasılsa bugün de aynıdır. Medya ile ilişkilerimizi geliştirmeyi başka konulara bağlamayın. Laik sistemle ilgili TSK’nin görüşü dün neyse bugün de öyledir, yarın da öyle olacaktır.
- Kişisel akreditasyon söz konusu olabilir mi?
- TSK olarak herkese eşit davranıyoruz. Bu konuya kurumsal bakıyoruz.
- TSK’nin geceyarısı açıklamaları sürecek mi? Bu açıklamalarda ihanet sözcüğünün sık kullanılması, bildirinin ağırlığını tartışmalı hale getiriyordu. Dil konusunda hassasiyet gösterilecek mi?
- Medya ile daha iyi ilişkiler içerisinde olacağımızı söyledim. Ne konuda açıklama yapılması gerekiyorsa uygun şekilde yapılır. Dil konusunda öteden beri hassasiyetin sürdüğünü düşünüyorum.
- 27 Nisan bildirisi çok tartışıldı. Sizin bu bildiriyle ilgili düşünceniz nedir?
- Benim 27 Nisan bildirisine bir bakışım olamaz. TSK adına Genelkurmay Başkanı tarafından yayımlanmış bir bildiridir. Emir komuta zinciri içinde TSK’yi Genelkurmay Başkanı temsil eder. Benim o bildiriyle ilgili herhangi bir değerlendirmem olmaz.
- Konuları yumuşak bir üslup içinde anlatıyorsunuz...
- Ama bazıları sert diyor...
- Biz de ona gelecektik. Yurtdışında sizin daha sert komutan olacağınız değerlendirmeleri yapıldı. Nasıl karşıladınız?
- TSK’nin ana konulara bakışı değişmez. Sadece üslup farklılıkları olur, o kadar.
Dış basındaki yazıları okudum, onlar bizi etkilemiyor. TSK’nin çizgisi zaten belli.
‘Sosyal devlet çökerse cemaat yükselir’
- Devir teslim töreninde cemaat vurgusu yaptınız. Bunu açar mısınız?
- Ben onu sosyal devlet kavramı açısından söyledim. Toplumsallaşmanın temel çıkış noktası ekonomidir. Aslında her sosyal faaliyetin altında ekonomik bir çıkar da yatar. Anayasamız sosyal devletin uygulanmasını iktidarlara bırakmış durumda. Eğer devlet bu görevini yapmazsa işte ortaya törende sözünü ettiğim yapılar çıkar. Diyelim ki Konya’dan bir çocuk Malatya’yı kazandı. Gidince ne yapacak? Eğer kendisine devlet sahip çıkmazsa toplumsallaşmış kurumlardan biri onu bulacak ve o genç onların etrafında biçimlenecek.
‘Terör hepimizin meselesi’
- Amerikan Genelkurmay Başkanı ile uzun bir görüşme yaptınız. Hangi konular gündeme geldi? Açar mısınız?
- Amiral Mullen ile çok dar kapsamlı ama her konuyu ele aldığımız uzun bir görüşme yaptık. ABD-TSK ilişkileri çok önemli. Bu kapsamlı ilişkilerin bazı yönleri kötüye gidebilir. Eğer onlara takılıp kalırsanız bütünü göremezsiniz. Asıl olan stratejik ilişkiyi sağlam tutmaktır. ABD ile Kuzey Irak’taki terör odaklarıyla mücadele konusunda ilişkimiz mükemmel diyebileceğim noktada. Ama öteki konuları da karşılıklı saygı çerçevesinde her yönüyle konuştuk.
- Terörle mücadele hangi aşamada?
- 1984-2008... 24 yıl geçti. Bu zaman içinde çok sık kırılma noktalarına gelindi. Bundan istifade edebildik mi? Biraz açmak istiyorum. 1984’te ilk eylem oldu. 85’te bitiyordu. Ama eylemlerin azalmasını her şey bitti diye yorumladık, yanlış yaptık. 87’de sıkıyönetimden OHAL’e geçildi, ne getirip götürdü, iyi bakılmalı. 88 Halepçe’de tüm dengeler bozuldu. 91’de birinci Körfez harekâtının sonrasında terörist sayısı 200’den 10 bine kadar çıktı. İşte şu anda örgüt yeniden bir kırılma noktasına doğru gidiyor. Vurgulamak istediğim bu. Bunu iyi değerlendirmeliyiz. ABD ile istihbarat paylaşımımız mükemmel. İlk 2007 Aralık ayında hava harekâtı başladı. Bir tek sivil bile ölmedi. Bütün dünya bu başarımızı gıptayla izliyor. Terör konusunun bitmesini istiyoruz. Bunun aksini söyleyen haindir.
- Irak’ta durum ne?
- Dohuk, Erbil, Süleymaniye’de güvenlik 30 Mayıs 2007’de devredildi. Kime? Merkezi yönetime olması gerekirken Kuzey Irak’taki Kürt gruplara. Irak Anayasası’na göre tartışmalı bir durum. Şu anda Irak’taki terörist gruplardan yönetim sorumlu.
- Bunu kime söylediniz? ABD’ye mi?
- Herkese. Terörle mücadele herkesin görevidir. Irak’ın bütünlüğünün en çok bize zarar vereceğinin bilincindeyiz. Kerkük ayrıca önemli. Belki orada yerel seçimler yapılmayacak. Irak’taki temel konu politik güçle kaynakların paylaşımı dengesinden kaynaklanıyor.
- Türkiye’nin çevresindeki gelişmelere güvenlik açısından bakışınız nedir?
- ABD ile en son Bulgaristan’da katıldığım NATO toplantısında NATO üyeleriyle konuşulan konular temelinde Türkiye’nin etrafında şekillenen sorunlar. Kosova, Gürcistan, Afganistan, Irak. Afganistan bir NATO sorunudur ve orada terörle mücadele edilirken kurallar tam uygulanmadığı için güvenlik sorunu Irak’tan da ciddi bir hal almıştır. Bizim çevremizdeki bütün konulara bakışımız denge üzerine olacak. Dengeli bakacağız.
‘AB hedef değil araçtır’
- AB’ye tam üyelikte TSK’nin son dönemde istekli vurgular yapmadığı dikkati çekiyor. Ne düşünüyorsunuz?
- TSK’nin bu konuda ters bir görüşü yok. Devir teslim töreninde söyledim, AB’ye tam üyelik bizim için Atatürk’ün hedeflerine de ulaşmada önemli bir araçtır. Bir hedef değil, araçtır. Bu süreçte AB’den beklentimiz eşit davranmasıdır. Ulus devlet üniter devlet konularında bizden talepte bulunmamasıdır. AB’den bu yönde talep gelirse uygun bulmayız. Soruyorum, ABD’den daha ileri ulus devlet, var mı? Ulus-üniter devlet bizim için çok önemli. AB’ye söyleyeceğimiz de şu: Türkiye’yi üye yapmazlarsa AB Balkanlar’da biter. Türkiye’nin önemi sadece coğrafi stratejisine bağlanamaz. Türkiye’nin laik ve demokratik rejimi de son derece stratejik bir durumdur. Stratejiyi asıl olan iyi kullanabilmektir. 1. Dünya Savaşı’nda kötü kullandık, sonuç ortada.
- Gül’ün Ermenistan gezisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Cumhurbaşkanı’nın kararıdır.
- Terörle mücadelede öteden beri ayrı bir yapılanma öneriyordunuz. Son durum nedir?
- Bu konuyu defalarca gündeme getirdik, ben de getirdim, olmayınca artık başka planlamalar içine girdik. Terörle mücadele asker sivil bir bütün. Herkes böyle bakmalı. Bu konuda TSK, polis, jandarma diyaloğunda da hiçbir sorun yok.
- Bugüne kadar kaç terörist etkisiz hale getirildi? Ne kadar şehit verdik?
- Rakamları açıklayayım: Toplam 32 bin terörist etkisiz hale getirildi. Tutuklananlarla birlikte sayı 46 bin. Terörde en kritik dönem 1994 yılıydı. O yıl 867 şehit verdik, ama 7 binin üzerindeki teröristi de etkisiz hale getirdik.
Bugüne kadar toplam 4 bin 937 şehit verdik, korucularla birlikte rakam 6 bin 482. Teröre kurban giden yurttaş sayısı ise 5 bin 660. Tablo ortada. Şehitlere anne babalarından sonra en çok üzülen biziz. Kimileri TSK’nin terörün bitmesini istemediği yönünde yorumlar yapıyor. Bunu söyleyen çok açık ifade ediyorum, haindir.
- Katılım ne durumda?
- Bu çok önemli bir konu. Türkiye’den, İran’dan ve Suriye’den katılım var. Şu anda terör örgütü kadrosunun dörtte birden fazlası Suriye kökenli. Türkiye’den katılım derken sadece Güneydoğu’dan değil. Öteki kentlerden de çok katılım var. Burada 14-18 yaş arasını koruyabilmek çok önemli. TSK’nin terörle mücadelesinde bir dizi unsur var. Biz bu mücadelemizi kimseye tartıştırmayız, bu konuda kimseyi konuşturmayız. Çünkü bu bizim işimiz. Elbette yapılanları inceleriz, eleştirileri dikkate alırız. Ama bu bizim işimiz.
Lütfen şehitler üzerinden kimse siyaset yapmasın. Bu haberleri verirken sizden ricamız, örneğin yine şehit verdik deniyor. Bu olur mu? Bu mücadele varsa şehit de verilecek. Örneğin bir baba da bir evladım daha var mücadeleye katılacak diyor. İşte onu verin. Feryat kısmını da bağrınıza basın.
- Son bölge geziniz nasıldı?
- İki şey çok önemliydi: 1- Vatandaşın bakarken gözlerindeki sevgi. 2- Bölgedeki terörle mücadeleyle görevli arkadaşların gözlerindeki kararlılık. Bu mücadele sürecek. TSK kişilere bağlı bir kurum değil. TSK’nin mayası sağlamdır ve çok büyüktür.
‘Montrö’yü kimse bize soramaz’
- Gürcistan’ın NATO’ya katılması olası mı?
- Biz dengeli bakacağız. Rusya faktörü de önemli. Burada şunu da vurgulamalıyım; kimse bize Montrö’yü sormadı, soramaz. Montrö’yü tarafsız olarak uygulamak bizim temel görevimiz. Böyle yapmaya devam ediyoruz. Bundan kimsenin de şikâyeti yok.
- Karadeniz için tartışmalar var.
- Karadeniz’e bizim bakışımız şu: Karadeniz, Karadeniz’e kıyısı olan ülkelere ait bir konudur. Biz Karadeniz’le ilgili her türlü işbirliğine hazırız. Geçmişte de kıyıdaş ülkelerle olumlu işbirlikleri yaptık, yapmaya devam edeceğiz.
- Resepsiyonda sizler konuşunca kötü bir görüntü oluşuyor. Bunu değiştirmeyi düşünüyor musunuz?
- Aslında haklısınız. Çirkin bir manzara oluşturuyor. Çok konuşanlardan biri de benim. Üstelik bu konuşmaların iki tehlikesi oluyor: Bir, doğru anlatmak, ikincisi yanlış anlaşılması. Güzel bir görüntü değil. Ne yapabiliriz, ben de bakacağım.
- Sınır ötesi operasyon tezkeresinin uzatılıp uzatılmayacağı tartışılıyor. Son durum nedir?
- Operasyon yetkisinin süresi 17 Ekim’de doluyor. Sanıyorum Bakanlar Kurulu’nda görüşülecek. Ben uzatılması konusunda herhangi bir olumsuzluk olduğunu düşünmüyorum. Bu konuda endişemiz yok.