Tasarı yarına kaldı
Uzun süredir kamuoyunu gündemini meşgul eden tartışmalı Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesini öngören yasa tasarısının 2. maddesinin, yarın TBMM'de görüşüleceği bildirildi.
cumhuriyet.com.trTürkiye-Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesine ilişkin yasa tasarısının bugün görüşülmesi tehlikeye girdi.
Meclis Genel Kurul çalışmalarında izlenecek yolu belirlemek amacıyla bugün saat 14.15'te toplanan Danışma Kurulu'ndan bir uzlaşma çıkması beklenmiyor. Bu durumda tasarının görüşmelerine yeniden en erken yarın başlanabilecek.
Hükümetin hazırladığı yasa tasarısının geçen hafta Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmesi sırasında muhalefet sert tepki göstermiş ve sınırdaki verimli toprakların, mayınlı arazinin temizlenmesi karşılığında 44 yıllığına bir İsrail firmasına verileceğini iddia etmişti.
Tartışmaların büyümesi ve bazı AKP milletvekillerinin oylamalara katılmaması yüzünden Hükümet tasarının görüşmelerine ara vermek zorunda kalmıştı.
Hükümet yoğunlaşan tepkiler üzerine tasarıda bazı rötuşlar yapma ihtiyacı duydu ama yapılan bu rötuşlar da muhalefeti tatmin etmeye yetmedi.
Bu durumda AKP'nin tasarıyı yarın Genel Kurul'da görüşmeyi sürdürmesi ve muhalefetin engellemelerine karşın yasalaştırmak için elinden geleni yapması bekleniyor.
AKP, yasa tasarısının en çok eleştirilen maddesinde, Maliye ve Milli Savunma Bakanlıklarından alınan görüşler ışığında yeni düzenleme yaptı.
Buna göre, mayınlı arazilerin temizlenmesi konusunda önce hizmet satın alınması yolu denenecek, bunda başarılı olunamadığı takdirde NATO'ya bağlı bir kuruluş olan NAMSA'dan mayınlı arazilerin temizlenmesi istenecek. Yine sonuç alınamaması durumunda ise mayınlı arazilerin temizlenmesi kiralanma yöntemiyle gerçekleşecek.
İşçi Partisi'nden mayın açıklaması
İşçi Partisi (İP) Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Müjdeci, Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi işinin İsrailli firmalara verilmesi halinde Türkiye'nin Ortadoğu'da büyük sıkıntıya gireceğini savundu.
Müjdeci, partisinin İzmir İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında, sınır bölgesinde 615 bin mayın bulunduğunu, bunların temizlenmesinden sonra mücavir alanların da dahil edilmesiyle ortaya 216 bin dekarlık bir toprak parçası çıkacağını söyledi.
Mayınlardan arındırılacak sınır bölgesinin stratejik önem taşıdığını, uluslararası sorun olmaya aday suların da bu bölgeden geçtiğini ifade eden Müjdeci, şöyle devam etti:
''Sınırın Suriye tarafının hemen ötesi olan Kamışlı'da petrol bulundu. Türkiye tarafında da TPAO'nun açtığı kuyuların 10'undan günde 2 bin varil petrol çıkarılıyor. Yetkililer, yeni açılacak 12 kuyudan yaklaşık 2 bin 500 varil petrol çıkarılabileceğini tahmin ettiklerini söylüyorlar. Bu toprak çok verimlidir ve ideal bir organik tarım alanıdır. Burada kritik durum şudur: TPAO yetkilileri, buradaki petrol haklarının yasa gereği bizde olduğunu söylüyorlar. Ancak, sınırın uluslararası bir firmaya verilmesi durumunda, ilerde bir anlaşmazlık olursa, geçerli olacak Türk yasaları değil, uluslararası yasalar, yani tahkim olacaktır.''
Temizleme işinin İsrailli firmalara verilmesi halinde Türkiye'nin Ortadoğu'da büyük sıkıntıya gireceğini savunan Müjdeci, şöyle devam etti:
''Türkiye kendi kaynaklarıyla mayın temizleme işini yapabilirse, sadece Suriye sınırının temizlenmesi işinde 500 bin kişiye üç yıl süreyle istihdam imkanı sağlanacaktır. Mayın temizleme işi başarılamayacak bir iş değildir. Türk Silahlı Kuvvetleri önderliğinde teşkil edilecek elemanlardan oluşan bir Türk firması veya firmaları bunu başarabilir. Makine, teçhizat satın alınabilir veya bunlar yurt içinde imal edilebilir. Ayrıca, diğer ülkelerdeki ihalelere girerek, hem prestij hem de para kazanabilir.''
Müjdeci, İsrail Hava Kuvvetleri'nin bu hafta içinde İran'ı hedef alan bir tatbikat gerçekleştirdiğini ifade ederek ''Ortadoğu bölgesi kaynıyor. Bu bölgede çıkacak bir savaşta mayınların temizlendiği alanın, İsrail savaş uçaklarının inebileceği bir alan olarak düşünüldüğünü sanıyorum'' dedi.
"Suriye ile ilişkilerde sıkıntı olur"
Şanlıurfa Barosu Başkanı Yahya Demirkol, sınırdaki mayınlı arazilerin ülke ekonomisi için en rantabl şekilde kullanımının önemli olduğunu belirterek, ancak İsrailli bir şirkete uzun süre kiralanması durumunda, komşu ülke Suriye'yle ilişkiler açısından da sıkıntılar olacağını iddia etti.
Demirkol, yaptığı yazılı açıklamada, son birkaç haftadan beri Suriye sınırındaki mayınlı araziler ve bunların temizlenip kullanımı konusunun ülke gündemini oldukça meşgul ettiğini dile getirdi.
Mayınlı arazilerin temizlenmesinin dayanağının Türkiye'nin 2003 yılından beri tarafı olduğu, 1999 tarihinde yürürlüğe giren Ottowa Sözleşmesi olduğunu anımsatan Demirkol, şöyle devam etti:
''Bu sözleşmeye göre mayınlı araziler sözleşmenin yürürlüğe girmesinden itibaren 10 yıl içinde temizlenmelidir. Sözleşme 1 Mart 2004'te yürürlüğe girdiğinden 2014 yılına kadar araziler mayınlardan temizlenmelidir. Bu nedenle her ne kadar tasarı önceden hazırlanmışsa da kamuoyuna bilgilendirme henüz yeni olmuş ve bu anlamda da yapılacak düzenleme aceleye getirilmiştir.
Söz konusu arazilerin Türkiye sınırında 800 kilometreye varan bir mesafesi söz konusudur. Elbetteki TBMM'nin yasa yapma yetkisi mevcuttur, ancak yapılacak düzenlemenin ehemmiyeti ve hassasiyeti dikkate alındığında gerek uluslararası hukuk açısından gerekse toplumsal kabul açısından üzerinde tartışılması gerekmektedir.''
Tartışılacak konulardan bir tanesinin de kiralama durumu olduğu görüşünü dile getiren Demirkol, açıklamasında şunları kaydetti:
''Bu hukuksal durumun gerek komşuluk ilişkileri gerekse mülkiyet hakkı açısından iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Muhakkak ki bu arazilerin ülke ekonomisi için en rantabl şekilde kullanımı önemlidir. Ancak mayınlı arazilerin İsrailli bir şirkete uzun süre kiralanması durumunda komşu ülke Suriye ile ilişkilerimiz açısından da sıkıntılar doğuracağı muhakkak olan konunun diğer önemli boyutu mülkiyet hakkı ve özellikle kamulaştırma kanunundan dolayı ortaya çıkaracağı sorunlardır. 2942 sayılı yasanın 22. maddesine göre 'Kamulaştırmanın ve bedelinin kesinleşmesinden sonra taşınmaz malların kamulaştırma amacına veya kamu yararına yönelik herhangi bir ihtiyaca tahsisi lüzumu kalmaması halinde, keyfiyet idarece mal sahibi veya mirasçılarına 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre duyurulur. Bu duyurma üzerine mal sahibi veya mirasçıları, aldığı kamulaştırma bedelini üç ay içinde ödeyerek taşınmaz malını geri alabilir.' 1956 tarihli ve 6830 sayılı yürürlükten kalkmış olan İstimlak Kanunu'ndaki düzenleme de aynı şekildedir.
Bu hükümler dikkate alındığında mayınlı arazilerin sahipleri veya mirasçıları açısından hak sahipliği doğabilecektir. İç hukukta davalar olabileceği gibi bu davaların sonucuna göre özellikle 'mülkiyet hakkı'nın ihlali nedeniyle AİHM'e başvurular olabilecektir. Bu nedenle bu hususlar özellikle dikkate alınmalı ve yapılacak yasa dahil bütün düzenlemeler buna göre yapılmalıdır.''