"Tanklar kimin emri ile yürüdü?"
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, 28 Şubat soruşturmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
cumhuriyet.com.trBaşbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Haberturk kanalınında katıldığı programda, 28 Şubat Soruşturması ve döneme yönelik soruları yanıtladı.
Tutuklu milletvekilleri ile ilgili bir soru üzerine Bozdağ, MHP, CHP ve BDP'nin seçimden önce tutuklu kişileri aday gösterdiğini ve Sabih Kanadoğlu'nun da ''Bunlar seçilse bile tahliye olamayabilirler'' uyarısında bulunduğunu hatırlatarak, ''Vekillerin tutuklanması diye bir şey değil, tutukluların vekil seçilmesi gibi bir durum var. Bazı insanlarımızın seçimde aday gösterilerek milletvekili seçilmesi ve milletvekili seçilmesinden sonra tutuklu kişilerin milletvekili sıfatını kazanması söz konusu. Kamuoyunda milletvekili iken tutuklanmış intibası yaratılıyor'' dedi.
AKP'nin değil, ilgili partilerin attıkları adımla bu sorunun ortaya çıktığını savunan Bozdağ, Anayasa'nın ilgili maddesinin bir istisna düzenlediği ve bu çerçevede tutuklu yargılanmalarının devam ettiğini söyledi. Bozdağ, ''İstisna getirebilmek için 83. maddeye bakmak gerekir. Orada bir düzenleme yapılmadan buna ilişkin bir istisna düzenleme nasıl yapılır? Onu değerlendirmek lazım. Şu aşamada öyle bir konuşuldu mu? Konuşulduysa neler konuşuldu? Önümüzdeki günlerde buna ilişkin konular ortaya çıkar. O zaman daha sağlıklı değerlendirme yapma imkanı doğar'' diye konuştu.
"28 Şubat'ta mağduriyetler ve hukuksuzluklar yaşandı"
Bozdağ, 28 Şubat dönemine ilişkin ''28 Şubat Şubat sürecine baktığımız zaman, bu sürecin doğru bir süreç olmadığını, antidemokratik olduğunu, hukuka uygun olmadığını, o dönem Türkiye'de olağanüstün bir ara dönem yaşandığını ve bu dönemin de belli bir zaman devam ettiğini ve bazılarına göre 'bin yıl devam edeceği' dendiğini herkes biliyor'' dedi.
O dönemde mağduriyetler, hukuksuzluklar yaşandığını ve bugüne kadar 28 Şubat Soruşturması'na kimsenin karşı çıkmadığını savunan Bozdağ, ''Hatta CHP Genel Başkanı partimize yönelik çok ağır ithamlarda bulundu. 'Siz 28 Şubat'ın ürünüsünüz' noktasına gelecek kadar ithamlarda bulundu. Biz de her defasında 28 Şubat'ı soruşturmak için yargının elini bağlayan bir şey yok. Türkiye'de herkesin 28 Şubat sürecinin soruşturulmasının gerekliliği konusunda bir ittifakı var. Eğer suçları sabit olursa, süreçte aktif rol alanların, mahkeme suçlarını sabit gördüğü takdirde cezalandırılması konusunda talebi var. Herkesin beklediği bir soruşturma. Ancak CHP bugüne kadar söylediklerini unutmuş gibi kalkmış 'İntikam alınıyor' diyor'' ifadesini kullandı.
Tanklar kimin emri ile yürüdü
28 Şubat sürecinde tankların Sincan'da yürüdüğünü hatırlatan Bozdağ, şöyle konuştu:
''Sincan'da tankları hükümete karşı yürüten devrin Başbakanı, İçişleri Bakanı veya Milli Savunma Bakanı veya herhangi bir yetkili, 'Şu tankları Sincan'dan bize doğru bir yürütseniz de biz de gardımızı ona göre alsak' diye talimat mı verdiler? Bilemiyorum. Tanklar kimin talimatı ile yürüdü, kimin talimatı ile yürütüldü? İnsanları fişleyin, şunu yapın, bunu yapın... Mahkemeye varıncaya kadar talimatlar... Şunlara ceza verin, bunlara şunu yapın... Basına varıncaya kadar çok alanda, diplomaların denkliği iptal edildi, Pek çok benim tanıdığımın. Geçmişte diploma almış bir ülkeden. Yurt dışında tahsil görmüş. Denklikleri iptal edildi. Kısa dönem askerlik yapmış, uzun dönem askerliğe çağrıldı. Pek çok kişi işinden, aşından oldu. Ne büyük sıkıntılar yaşandı ve herkes bir noktada ittifak halinde. Bu dönemde haksızlık, hukuksuzluk yapılmıştır.''
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, bu dönemde insanlara zulüm edildiğini ve en somut örneğinin de Başbakan Erdoğan'a ait olduğunu savundu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken Talim Terbiye Kurulu'nun tavsiye ettiği bir kitaptaki şiiri okuduğu için yargılandığını ifade eden Bozdağ, ''Ben o kararı da okudum. Kararın gerekçesini okurken, benim yüzüm kızardı. O hakimlerin nasıl zorlukla o kararın gerekçesini yazdıklarını okurken hissediyorsunuz. Belediye başkanlığı koltuğundan indirildi ve cezaevine gitti. Hasan Celal Güzel, o dönemde millet adına demokrasiyi söylediği için bir başka şeye gitti. Bunun bir sürü örneği var'' dedi.
''Anayasa'ya göre konusu suç olan bir emri kimse veremez''
MGK kararlarının altında hükümetin imzası bulunduğunu ve dolayısı ile hükümet üyelerinin de sorumlu olduğu iddialarına Bozdağ, MGK'nın kimlerden oluştuğu ve kararlarının niteliğinin çok açık olduğunu belirtti. Bozdağ, MGK'nın tavsiye niteliğinde kararlar aldığı ve hükümetleri bağlamayacağını, Anayasa'da da konusu suç olan bir emri kimsenin veremeyeceği ifadesinin yer aldığını kaydederek, şunları ifade etti:
''Konusu suç olan bir emri kimse veremez. Verdiği takdirde yapan emri veren kişinin sıfatına izafeten eğer suçsa 'o suçu bana filan verdi' diye kendini kurtaramaz. Anayasa çok açık. Konusu suçsa yazılı bir talimat bile verilmiş olsa onu yapamazsınız. Kaldı ki o dönemde hükümet düştü. MGK'nın basına yansıyan kararlarının Bakanlar Kurulu kararına dönüştüğüne ilişkin bir şey yok. Bu dönemde hükümetin düşürüldüğü çok açık. Hükümet istifa etmek zorunda kaldı. Bana göre hükümet düştü, düşürüldü sayıyorum. O günler hükümetin üzerine kurulan baskılara baktığınızda, hükümetin serbest iradesi olduğunu kimse söyleyemez. O dönemdeki yapıya baktı ve hükümet uygulamadı. İstifa eden hükümet MGK kararlarını uygulamadı, Bakanlar Kurulu kararına dönüştürmedi. Burada esas olarak bunları birbirinden ayırt edecek olan yargıdır.''
Tek aktör asker değil
Bozdağ, 28 Şubat'ın tek aktörünün asker olmadığını, çok sayıda aktörü bulunduğunu dile getirerek, ''Ben soruşturmanın alkışlayanlar, gönülden destek olanlarla, 'çok iyi oldu' diyerek coşku ile karşılayanlarla ilgili bir soruşturma olmadığını görüyorum. Devam eden soruşturma bu süreçte aktif rol alan ve bu süreci kurgulayıp yönettiği iddia olunan kişilerle alakalı bir soruşturma başlatıldığını görüyoruz'' diye konuştu.
28 Şubat davasına müdahil olup olmayacakları yönündeki bir soruya ise Bozdağ, ''Türk milleti, parlamento ve hükümetin mağdur olması nedeniyle 12 Eylül'e müdahil oldukları'' yanıtını verdi. Bozdağ, ''Hükümette o zaman biz yoktuk ama tüzel kişiliktir, bir devamlılığı vardır. Dolayısıyla biz olmasak da o günkü hükümet düşürülmüştür. O günkü hükümetin içinden çıktığı, güvenoyu aldığı ve hesap verdiği parlamento kapatılmıştır. Başbakan dahil hükümet yetkilileri gözaltına alınıp tutuklanmıştır. O nedenle biz müdahil talebinde bulunmanın vicdani ve hukuki bir sorumluluk olduğunu düşündük ve müdahil olduk. 28 Şubat'a batığınızda da düşen bir hükümet ve mağduriyetler var. Bunun doğrudan muhatabı millet'' dedi.
Bozdağ, o sürecin içinde Başbakan Erdoğan başta olmak üzere mağduriyetler bulunduğunu savunarak, ''Bütün bunların hepsi iddianame ortaya çıktıktan sonra geniş bir şekilde değerlendirilecek husustur. İddianame çıksın. Neler var içinde? Kimlere dönük bir dava oluyor ve neler isteniyor. Onları gördükten sonra bu konularda değerlendirmemizi yapıp, doğru olanı karar vereceğiz. Biz her zaman demokrasiden, hukuktan ve milli iradeden yana tavır koyduk'' diye konuştu.