'Taciz et, vurma' dönemi
Hükümet, Doğu Akdeniz'deki doğalgaz sondajları nedeniyle yaşanan gerilimde Deniz Kuvvetlerine, Yunanistan'ın atacağı adımlara karşı krizi tırmandırma yetkisi verdi. Bu kararla Deniz Kuvvetleri, Yunanistan ve GKRY'nin savaşçı unsurlarını yakından takip edecek fakat vurma yetkisi olmayacak.
Barkın Şık/CumhuriyetDoğu Akdeniz’de Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin (GKRY), KKTC’nin bölgedeki hak ve menfaatlerini yok sayarak başlattığı ve Yunanistan’ın da aktif destek verdiği sondaj çalışması nedeniyle Türk Hükümeti, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın hareket alanını genişletti. Siyasi iradenin, Deniz Kuvvetleri’ne, AB üyesi GKRY ve Yunanistan’ın atacağı adımlara karşılık “krizi tırmandırabilme” yetkisi verdiği belirtildi. Ancak Deniz Kuvvetleri için belirlenen angajman kuralının Suriye sınırındaki gibi “vurma” yetkisini içermediği kaydedildi. AKP Hükümeti’nin izlediği dış politika sonucunda ise Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerimizi korumak için ortak politika izleyebileceğimiz tek bir ülke kalmadı.
Hükümetin Türk Deniz Kuvvetleri’ne verdiği yeni angajman kurallarına göre Yunanistan Deniz Kuvvetleri’nin bölgeye gönderdiği bir savaş gemisi ile denizaltı yakın takibe alınırken, bu gemilerin, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na verilen ruhsat sahalarında araştırma faaliyeti icra eden Barbaros Hayreddin Paşa Araştırma Gemisi’ni önlemeye dönük faaliyetlerine kesinlikle izin verilmeyeceği kaydedildi.
Emri Ankara verecek
Gemi komutanının aldığı yetki çerçevesinde, kendisine tehlikeli şekilde yaklaşan savaş uçaklarına radar kilidi atma yetkisinin de bulunduğu öğrenildi. “Ateş açma” yetkisinin ise Başbakanlık tarafından devredilmediği öğrenildi. İstenmeyen bir durum yaşanmasında Türk gemisine “ateş” emri Ankara’dan gidecek. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki askeri angajman kurallarını Suriye sınırındaki kadar sertleştirmemesinde, GKRY ve Yunanistan’ın Türkiye’nin de ittifakı olduğu NATO ve AB içinde yer almasının da etkili olduğu belirtiliyor.
Bir tek müttefik kalmadı
Mısır, Yunanistan ve GKRY arasında geçen hafta sonunda Kahire’de gerçekleşen toplantıyla da Doğu Akdeniz’den elde edilecek doğalgazın Mısır’a ihracatı konusunda önemli adımlar atıldığı belirtildi. Enerji alanındaki bu ittifakın bir diğer ortağı ise Türkiye’nin diplomatik ilişkilerini sıfırladığı İsrail. Müslüman Kardeşler Örgütü’nün askeri darbe ile iktidardan indirilmesi nedeniyle Mısır ile olan ilişkilerinde tarihinin en kötü dönemini yaşayan Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatleri için kapısını çalabileceği tek bir ülke kalmadı. Türkiye, Müslüman Kardeşler krizi öncesinde Mısır ile Münhasır Ekonomik Bölgeler anlaşması yapmak için görüşmeler yürütüyordu.
Yunanistan top koşturuyor
Türkiye’nin İsrail ve Mısır ile kötü giden diplomatik ilişkileri ise Yunanistan’a yaradı. Yunan hükümeti, geçen yıl uluslararası hukuka göre 200 mil olan kıta sahanlığının dış sınırlarını belirlemek üzere BM’ye başvurdu. Yunanistan, Yunan kıta sahanlığının dış sınırlarının adalar dahil her yerde “ortay hat/eşit uzaklık” olduğu görüşünde. Bu kapsamda Yunanistan Meis Adası’nın kıta sahanlığının da 200 mil olduğu tezini savunuyor. Meis hattı ile birlikte Girit, Skarpanto, Kasos ve Rodos adalarına ait hatlar birleştiğinde Akdeniz, Yunan Denizi haline geliyor. Kıta sahanlığı aynı zamanda o ülkenin Münhasır Ekonomik Bölgesi’ni belirlediği için Türkiye bu teoriye göre Akdeniz’de neredeyse 12 mil olarak ilan ettiği kendi karasularına sıkıştı. Türkiye’nin bugün Barbaros Hayreddin Paşa Gemisi ile cevap vermeye çalıştığı GKRY, 2004 yılında çıkardığı bir kanunla Doğu Akdeniz’de 200 mil genişliğindeki alanları Münhasır Ekonomik Bölge ilan etti. Bunun ardından 13 bölgede hidrokarbon arama ruhsatı sahası belirleyen GKRY, Mısır, Lübnan ve İsrail ile de sınırlandırma anlaşmaları yaptı. GKRY daha sonra ise ABD, Fransa ve Hollandalı şirketlerle arama - çıkarma anlaşmaları imzaladı. Şimdi Türkiye, kaleye giden golü çıkarmaya çalışıyor.