'Sürece müdahale etmem doğru olmaz'

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Yargıtay mensuplarına ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarına ilişkin sürecin devam ettiğini, devam eden sürece müdahalesinin doğru olmayacağını söyledi.

cumhuriyet.com.tr

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Türkiye Adalet Akademisi'nce düzenlenen Çağdaş Demokrasilerde Yargı ve Medya İlişkileri sempozyumundan çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Ergin, bir gazetecinin Yargıtay mensuplarının dinlenme iddialarına ilişkin bir sorusu üzerine, "Şu anda ilgili organlarca takip ediliyor. Söyleyecek, ilave edecek bir şeyimiz yok şu anda. Konuya ilişkin araştırmalar devam ediyor" dedi. Ergin, bir gazetecinin, "İddialar ilgililer tarafından inkar edilmedi, yalanlanmadı. Siz konuşulanları yargıya müdahale olarak değerlendiriyor musunuz" sorusu üzerine ise sürecin işlediğini, işleyen sürece müdahale etmesinin doğru olmayacağını belirtti. Bakan Ergin, "Olaya müdahale etmek istemiyorum. Az önce de belirttiğim gibi adil yargılanma hakkına, bağımsız ve tarafsız yargı ilkesine müdahale olabilecek her türlü yorum ve nitelendirmeden kaçınmak benim birinci görevim" diye konuştu.

 

'Basın özgürlüğüne yönelik soruşturma istenen bin 252 dosya var'

Bakan Ergin, sempozyuma katılan, akademisyenler, hukukçular, mahkeme başkanları ile yargıç ve savcılarla bir arada olmaktan dolayı duyduğu memnuniyeti ifade etti.
Ergin, "Hükümetimizin birinci önceliği ülkemizin refahı vce kalkınması için her alanda çağdaş demokrasiler düzeyini yakalamak hatta önüne geçmektir. AB'ye üyeliğide bunun gerçekleştirilmesinde en büyük adım olarak niteliyoruz" dedi. Çağdaş demokrasilerde egemenliğin asıl sahibinin halk olduğunuz ve halkın görüş ve düşüncelerinin son derece önemli olduğunu vurgulayan Ergin şöyle konuştu: "Başarılı bir kamu yönetimi için kamuoyu zamanında ve doğru bilgilendirilmedir. Kamuoyu yeterince bilgi sahibi olmadığı ya da yanlış haber ve yorumlar nedeniyle olumsuz baktığı plan ve programların başarıya ulaşması imkansızdır. Diğer kurum ve kurulıuşlarda oldıuğu gibi adalet sistemine de yargı kurumları açısından bakıldığında medya ile ilişkileri göz ardı edilemez. Temel hak ve hürriyetin teminatı olan yargının işleyişi toplumsal durumun doğal bir sonucu olarak kamuoyu yaratılarak yakından takip edilmektedir. Bu özelliği nedeniyle de yargı medaynın ilgi odaklarından birini oluşturmaktadır. Medya bu ilgisini ifade özgürlüğü bağlamında bir hak olarak topluma yansıtmaktadır. İfade özgürlüğü sadece kanaat sahbi olma değil, aynı zamanda bilgi alma ve verme hakkınıda içermektedir. Medya faaliyetnin bir özgürlük olarak ortaya çıkmasının temelinde düşünce özgürlüğü bulunmaktadır."
 

'Televizyonlarda mahkemeler kuruluyor'

Konuşmasında, basın özgürlüğüne ilişkin düşüncelerine değinen Ergin özgürlüklerin diğer bir özgürlük alanının başlangıç noktası ile sınırlı olduğunu ve bu nedenle de basın özgürlüğünün sınırsız olamayacağını dile getirdi. Ergin, basın özgürlüğü bakımından da hakkın kötüye kullanımı yasağının geçerli olduğunu vurguladı. Ergin basın özgürlüğünün sınırlarını ise şöyle anlattı: "Özel hayatın gizliliği, konut dokunulmazlığı, haberleşme özgürlüğü, suçsuzluk karinesi gibi diğer hak ve özgürlüklerin yanı sıra ülkenin birlik ve bütünlüğü ve yargının bağımsızlığı gibi konular basın özgürlüğünün sınırlarını oluşturmaktadır. Anayasamıza göre basın özgürlüğü milli güvenlik, kamu güvenliği, cumhriyetin temel nitelikleri ve devletin ülkesiyle milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçalrın önlenmesi ve suçluların cezalandırılması, devlet sırrı olarak nitelenen belgelerin açıklanamaması vb. nedenlerle sınırlanabilmektedir. Bu sınırlamalar da İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nde öngörülen sınırlamalarla uyumlu olduğu görülmektedir. Basın özgürlüğü ile çakışan bir şey de suçuluk karinesidir. Mahkeme kararı ile suçsuzluğu kesinleşmediği halde bireyler, ne yazık ki medyada suçlu ilan edildiklerini, hatta televizyonlarda mahkemelerin kurulduğunu görebiliyoruz. Bu nedenle yargılamam faaliyetini yürüten organların olumsuz etkilenme sonucunu doğurmaktadır. Bu da adil yargılanma hakkının en büyük ihlallerinden biridir."

Ergin, TCK'nın 301. maddesinden soruşturma yapılmasının izninin 2008 yılında yapılan değişiklikle Adalet Bakanlığına bağlandığını da anımsatarak, "Bakanlığımızın izin şartının olmadığı dönemde özellikle gazeteciler ve yazarlar hakkında yürütülen soruşturmalar mahkumiyet kararları düşünce ve ifade özgürlüğü bakımından çokça eleştirilmiş ve ülkemizi oldukça zora sokmuştur. Bugünkü duruma baktığımızda önemli ölçüde basın özgürlüğünü ilgilendiren olaylarla ilgili olarak 30 Nisan 2010 tarihi itibari ile gazetecilerle ilgili son üç yılda bakanlığımızdan izin talep edilen doya sayısı bin 252'dir. Soruşturma istenen dosya sayısı ise sadece 83'tür. Bu rakamlar Adaler Bakanlığı olarak bizim düşünce ve ifade özgürlüğüne bakışımızı çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır" diye konuştu.

Medya mensuplarının sağlıklı bilgiye ulaşması ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi gibi konularda hem yargıdan hem de medyadan kaynaklanan bazı sorunlar ortaya çıktığını öne süren Ergin, mahkemelerin "adil kararlar vermesinin" tek başına yeterli olamayacağını dile getirdi. Ergin, mahkemelerin adli konularda halkın bilgilendirilmesi için belli standartlar çerçevesinde medya ile iletişim içerisinde bulunmak durumunda olduğunun altını çizdi.
Ergin, basının "masumiyet karinesine saygı duyarak, adli makamlarca doğrulanmış olmak kaydı ile ayrım yapılmaksızın tüm gazetecilere bilgi verilerek yetkililerce basın bültenleri ile bilgilendirilerek, özel hayatın karunmasına özen gösterilerek yargıçları etkilemeyecek şekilde özgürce haber yapabileceğini" söyledi.

Yargı Reformu Stratejisi'nde yargıya olan güvenin arttırılması çerçevesinde medya ile olan ilişkiler konusuna da yargının medya ve hakla ilişkilerin ilgili meslek örgütleri ile işbirliği şeklinde ayrı bir başlık altında yer verildiğini hatırlatan Ergin, konuşmasında yargı ile medya arasından gerçekleştirilen ilişkileri geliştirmeye yönelik yapılanları da anlattı. Ergin, medya mensupları ile yargı reformu ve Anayasa değişikliği gibi konularda Bakanlığın çalışma alanına giren konularla ilgili olarakta toplantılar düzenlendiğini ve konuların müzakere edildiğini söyledi.