Suçlama bile hükümet izniyle!
CMY’deki ‘Soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir’, ‘Soruşturma işlemleri, Cumhuriyet savcısının emir ve talimatları doğrultusunda öncelikle adli kolluğa yaptırılır’ hükümleri resmen çiğnendi.
Fırat Kozok/Cumhuriyet
Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın ortaklaşa hazırladığı “Adli Kolluk Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmelikte yapılan değişikliğe göre; adli kolluk deyimi, “Adli kolluk sorumlusu: Mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından görevlendirilen adli kolluğun komutanını, amirini veya sorumlusunu” şeklinde değiştirilirken, “En üst dereceli kolluk amiri” deyimi ise şu şekilde yeniden düzenlendi:
“Emniyet Genel Müdürlüğü’nde; il emniyet müdürünü, ilçe emniyet müdürünü veya amirini, Jandarma Genel Komutanlığı’nda il jandarma komutanını, ilçe ve merkez ilçe jandarma komutanını, Sahil Güvenlik Komutanlığı’nda; birlik komutanını, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nda; gümrük muhafaza kaçakçılık ve istihbarat müdürünü.”
Yönetmeliğin 5. maddesindeki “Cumhuriyet savcıları, adli görevlere ilişkin emir ve talimatlarını öncelikle adli kolluk sorumlularına veya adli kolluk görevi ifa eden diğer birim amirlerine verir” cümlesinde yer alan “Savcılar” ibaresi “Başsavcılığı” ibaresi olarak değiştirildi.
Yönetmelikte yapılan önemli değişiklikte ise Emniyet ve Jandarma amirlerinin adli olayları mülki idare amirine bildirme zorunluluğu getirildi. Buna göre yönetmenliğin 5. maddesine eklenen yeni uygulama şu şekilde: “En üst dereceli kolluk amiri adli olayları, suç işlenmesini önlemek, kamu düzen ve güvenini korumakla ve bu konuda gerekli tedbirleri almakla görevli ve yetkili olan mülki idare amirine derhal bildirir.”
Adli Kolluk Yönetmeliği’nin değiştirilen 6. maddesi ise şu şekilde oldu: “Adli kolluk görevlileri, kendilerine yapılan bir suça ilişkin ihbar veya şikâyetleri; el koydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri derhal Cumhuriyet başsavcılığına ve en üst dereceli kolluk amirine bildirir ve ilgili Cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda işin aydınlatılması için gerekli soruşturma işlemlerine başlar. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135’inci maddesinin altıncı fıkrasında sayılan suçlar nedeniyle yapılan soruşturmaların aşamaları hakkında Cumhuriyet savcısı tarafından doğrudan veya varsa ilgili Cumhuriyet başsavcı vekili aracılığıyla Cumhuriyet başsavcısına yazılı olarak bilgi verilmesi zorunludur. Bu bildirim yazıları görüldü şerhinden sonra soruşturma dosyasında muhafaza edilir. En üst dereceli kolluk amiri, adli kolluk hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesi amacıyla adli kolluk görevlileri üzerinde gözetim, denetim, planlama ve gerektiğinde diğer idari tedbirleri almaya ve iş bölümünü yapmaya yetkilidir.”
Aynı yönetmelikteki “Cumhuriyet başsavcıları her yılın sonunda o yerdeki adli kolluğun sorumluları hakkında bir değerlendirme raporu düzenleyerek sicil amirlerine verilmek üzere illerde valilere, ilçelerde kaymakamlara gönderir” şeklindeki 11. maddesi ise şu şekilde değiştirildi: “Cumhuriyet başsavcıları her yılın sonunda, adli kolluk sorumluları hakkında değerlendirme raporu düzenleyerek, mülki idare amirlerine gönderir.”
Anayasa ve CMY rafta!
Ceza Muhakemeleri Yasası’nın “Soruşturmanın Gizliliği” başlıklı 157. maddesinde “Kanunun başka hüküm koyduğu haller saklı kalmak ve savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir” hükmü yer alıyor. Yeni düzenlemeyle bu gizliliğin nasıl korunacağı merak konusu. Yine aynı yasanın “Adli Kolluk ve Görevi” başlıklı 164. maddesinde soruşturma işlemlerinin, cumhuriyet savcısının emir ve talimatları doğrultusunda öncelikle adli kolluğa yaptırılacağı, adli kolluk görevlilerinin, cumhuriyet savcısının adli görevlere ilişkin emirlerini yerine getireceği ifade ediliyor. Yeni düzenlemeyle savcıların dosya üzerindeki hâkimiyetlerine de darbe vuruluyor.
‘Kabul edilemez’
İstanbul Barosu Başkanı, ceza hukukçusu Ümit Kocasakal, “hukukun hamur gibi duruma ve şartlara göre şekillendirilemeyeceğini” vurgularken, yapılan son değişikliğin bunun tam zıddı nitelik taşıdığının altını çizdi. Kocasakal şöyle konuştu:
“Tam bir nokta atışı... Hüseyin Çelik, Bülent Arınç neden şikâyet ediyordu? Başbakan’ın, bakanın, hükümetin ya da valinin bu operasyondan haberdar olmamasından şikâyet ediyordu. Bu aslında bir şeyin de itirafı; demek ki bugüne kadarki soruşturmalarda kendilerine önceden haber verilmiş, kendilerinden izin alınmış. Böyle bir şey olabilir mi? Yargının, yürütmeden talimat alması düşünülebilir mi? Bu değişikliğin tek nedeni son yaşananlardır. Maalesef devam eden soruşturmaya müdahale anlamına gelebilecek apaçık bir davranıştır ve asla kabul edilemez.”
Değişikliğin teknik açıdan da kabul edilemeyeceğini anlatan Kocasakal, “Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 157. maddesi soruşturmanın gizliliğini, 164. maddesi de adli kolluğun görevlerini belirler. Yönetmelik bu iki maddeye doğrudan aykırıdır. Düzenleme hem çıkış noktası itibariyla hukuk devletine aykırıdır, hem de teknik olarak hatalıdır” diye ekledi.