Suç duyurusunda bulunulmuştu: Boynukalın hakkında karar

Ayasofya Eski Baş İmamı Prof. Dr. Mehmet Boynukalın’ın, “1921 ve 24 anayasalarında devletin dini islamdı ve laiklik yoktu. Cumhuriyet fabrika ayarlarına dönsün” sözüne ilişkin başlatılan soruşturmada, takipsizlik kararı verildi.

cumhuriyet.com.tr

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Yeni Anayasa” için harekete geçtikleri yönündeki açıklamasının ardından, o dönem Ayasofya Camisi’nin baş imam Prof. Dr. Mehmet Boynukalın, sosyal medya hesabından, Türkiye Cumhuriyeti’nin değiştirilemez, değiştirilmesi dahi teklif edilemez temel ilkelerinden biri olan laikliğin anayasadan çıkarılması yönünde çağrı yapmıştı.

Boynukalın, “1921 ve 24 anayasalarında devletin dini islamdı ve laiklik yoktu. Cumhuriyet fabrika ayarlarına dönsün #AnayasadaİslamOlsun” demişti.

SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMUŞTU

HKP avukatları, Mehmet Boynukalın’ın söz konusu paylaşımı ve diğer sosyal medya paylaşımlarından dolayı hakkında “Anayasayı İhlal”, “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama”, “Kanunlara Uymamaya Tahrik”, “Görev Sırasında Din Hizmetlerini Kötüye Kullanma”, “Görevi Kötüye Kullanmak” ve “Suçu ve Suçluyu Övme” suçlarını işlediğini belirterek 12 Şubat 2021’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştu. 

SAVCI: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ VE ELEŞTİRİ SINIRLARI KAPSAMINDA

Boynukalın’ın paylaşımına ilişkin başlatılan soruşturmada, Savcılık, 8 Haziran’da “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verdi.  İfade özgürlüğüne ilişkin Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bazı kararlarına atıf yapan savcı, “paylaşımlarda yer alan düşünce açıklamalarının T.C. Anayasa’sınca teminat altına alınmış olan ifade özgürlüğü ve eleştiri sınırları kapsamında yer aldığını” savundu.

Kararda, Boynukalın’ın paylaşımlarının kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlike oluşturabilecek nitelikte olmadığı, bu hayliyle halkın kin ve düşmanlığa tahrik suçunun unsurlarının oluşmadığı iddia edildi.

KARARA İTİRAZ EDİLDİ

HKP Genel Sekreter Yardımcısı Av. Tacettin Çolak, İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği’ne gönderilmek üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına itiraz dilekçesini sundu. 

Çolak, İtiraz dilekçesinde savcılık makamınca soruşturmanın yasada yer alan usul ve esaslara uyulmadan, gerekli özeni içerir nitelikte olmadığına dikkat çekerek kopyala-yapıştır kaleme alındığını belirtti. 

CMK 160’ncı maddesinde yer alan Cumhuriyet Savcısı’nın görevini hatırlatan Çolak, “Savcılık makamınca, emredici nitelikte olan normlara uyulmamış ve suç duyurusuyla ilgili olarak herhangi bir delil toplamamış, hatta öyle ki; şüphelinin ifadesinin alınması bir yana, kimlik tespiti dahi yapılmamıştır” ifadelerine yer verdi. Çolak, savcılığın 6 suç konusundan sadece ‘Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama’ suçuna ilişkin nitelendirme ve açıklama yaptığını belirtti. Burada yapılan açıklamaların somut olayla örtüşmediğini, emsal teşkil etmeyen kararların karar metninin yer aldığını belirtti.

“TELAFİSİ GÜÇ ZARARLARA SEBEBİYET VEREBİLECEKTİR”

Söz konusu paylaşımın ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesine şaşırtıcı olduğunu belirten Çolak, “Bizler de, birer hukukçu olarak ve parti temel prensipleri olarak, elbette ki düşünce özgürlüğünün öneminin farkındaklıkla savunucusuyuz. Elbette ki, kişinin kendi iç dünyasındaki salt düşünceler bir suçun konusu olamazlar. Ancak bir düşüncenin şikâyete konu olacak şekilde, yazılı olarak kitlelere hitaben yayımlanması, şikâyet konusu suçlara vücut vermesi ve kamu güvenliğini, anayasal güvenceyi tehlikeye atması halinde ise, düşünce özgürlüğü kavramının arkasına saklanılarak oluşan suçların cezasız kalması da düşünce özgürlüğü kavramının içini boşaltacak ve telafisi güç zararlara sebebiyet verebilecektir” ifadelerine yer verdi.

İFADESİ ALINMALI

Çolak, Boynukalın’ın Anayasal Laiklik ve değiştirilemez ilkelerini ortadan kaldırmaya yönelik, halka karşı kindar bir güruh oluşturacak söylemlerde bulunduğunu vurguladı. Çolak, Boynukalın hakkında “Kovuşturmaya Yer Olmadığına” dair kararın kaldırılarak soruşturma yapılması, ifadesinin alınması ve kamu davası açılmasını talep etti.

“SAVCI SUÇ İŞLİYOR”

İtiraza ilişkin açıklama yapan HKP Genel Sekreter Yardımcısı Av. Tacettin Çolak şu ifadelere yer verdi:

"Bu olaya savcılık içerisinde ideolojik bir yaklaşım söz konusudur. Yargı artık AKP’giller’in hukuk bürosu olmaktan çıktı. Tamamen onların talimatlarıyla AKP’giller’in yapmış olduğu hukuksuzlukların aklanması yönünde çaba sarf eden Adalet Bakanlığı’nın kadrolu, maaşlı memurları olmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Biz bugün itibariyle Halkın Kurtuluş Partisi olarak İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği’ne gönderilmek üzere verilen bu keyfi, hukuksuz ve tamamen yürürlükteki yasaları hiçe sayan kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla ilgili itirazda bulunduk. Bu itirazımı Sulh Ceza Hâkimi’nin objektif kriterlere göre değerlendirmesini bekliyoruz. Gerçekten bu objektifliği Sulh Ceza Hâkimliği göstermezse onlar da bu savcı gibi görev suçu işlemiş demektir. Halkın Kurtuluş Partisi olarak bu suçların da peşine gitmeye devam edeceğiz. Savcı gibi Hâkimlerin de artık HSYK şikâyeti söz konusu olacak. Bu dönem, bu devran değiştikten sonra tıpkı FETÖ yargısında görev alanların düştükleri durumlara kendilerinin de düşmeleri kaçınılmaz olacak."