Sosyal güvenlik açıkları 715 milyar dolar yuttu
Ankara Ticaret Odası (ATO), sosyal güvenlik sistemine devlet bütçesinden 16 yıldır yapılan transferlerin, Hazine iç borçlanma faiziyle hesaplanarak güncellenmiş toplam değerinin 715 milyar doları bulduğunu belirledi.
cumhuriyet.com.trAnkara Ticaret Odası (ATO), sosyal güvenlik sisteminin finansman açıklarının Türkiye ekonomisine yaptığı tahribatı araştırdı. Buna göre, Türkiye, sosyal güvenlik sisteminin finansman açığı problemini büyük bir ekonomik kriz yaşanan 1994 yılıyla birlikte yaşamaya başladı. Sistemin her geçen yıl katlanarak artan açıkları için, 1994 yılından 1998 yılı sonuna kadar bütçeden toplam 184 milyar lira aktarıldı. Bu yıl yapılacak 46 milyar liralık transferle birlikte sosyal güvenlik sistemine bütçeden 16 yılda yapılan transferlerin toplam tutarı 219,8 milyar lirayı bulacak. Bu sürede, bütçeden SSK'ya 99,6 milyar lira, Emekli Sandığı'na 78,3 milyar lira ve Bağ-Kur'a 41,1 milyar lira aktarıldı.
Sosyal güvenlik sisteminin açıklarının bütçeden karşılanması bütçe açıklarının, dolayısıyla Hazine'nin borçlanmasının alıp başını gitmesine yol açtı. Eğer böyle bir zorunluluk olmasaydı, 2005-2008 yılları arasında merkezi yönetim bütçesi fazla verecekti. Ondan önceki yıllarda ise daha az açıkla sonuçlanacaktı.
Devletin bütçesi açık verdiği için, sosyal güvenlik sistemine yapılan aktarmalar Hazine tarafından borçlanılarak karşılandı. Bu gelişme de Hazine'nin iç ve dış borç stoklarının büyük bir hızla büyümesine yol açtı.
Toplam maliyet 1 trilyon TL'yi aştı
Bütçeden her yıl SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'na aktarılan tutarlara, Hazine'nin ilgili yıllardaki yıllık ortalama iç borçlanma faiz oranları kadar faiz yürütülerek yapılan hesaplamaya göre sistemin Türkiye ekonomisine 16 yıllık toplam maliyeti 1 trilyon 98 milyar lirayı (eski parayla 1 kentrilyon 98 katrilyon lira) buldu. Bu tutarın 878,5 milyar liralık büyük kısmı, bütçeden sisteme aktarılan tutarlara 2008 yılı sonuna kadar işletilen faizden kaynaklandı.
Erken emeklilik, kayıt dışı çalışma oranının yüksekliği, bazı işverenlerin sigorta ve vergi yükünü azaltmak için çalışanların gerçek kazançlarının bir bölümünü gizlemeleri ve diğer bir çok yapısal sorun nedeniyle gelirleri giderlerini karşılamaya yetmeyen sosyal güvenlik sisteminin Türkiye ekonomisine olan güncellenmiş maliyeti bugünkü kurlarla 715 milyar dolar olarak hesaplanıyor.
Milli gerlirden fazla
Türkiye'nin bu yıl milli gelirinin, yaklaşık 650 milyar dolar, (970 milyar lira) düzeyinde gerçekleşmesi bekleniyor. Tek başına sosyal güvenlik sisteminin 16 yılda Türkiye ekonomisine yarattığı maliyet, Türkiye'nin bir yıllık milli gelirinden bile çok daha yüksek bir rakam oluşturdu.
Sosyal güvenliğe bütçeden, 219,7 milyar lira aktarılan 1994-2009 yıllarını kapsayan dönemde Türkiye'nin toplam bütçe açığı ise 261,3 milyar lira olarak gerçekleşti. Eğer bütçeden sisteme para aktarılmasaydı bu dönemdeki bütçe toplam 41,6 milyar lira açık verecekti. 2005-2008 yıllarını kapsayan dönemde bütçeden sisteme aktarılan para, bütçe açığının üzerine çıktı. Dolayısıyla eğer sisteme bütçeden aktarma yapılmasaydı bu yılarda bütçe fazla verecekti.
Aynı dönemde Hazine sadece bütçe açığının finansmanı için net olarak 251,9 milyar liralık borçlanmaya gitti. Eğer sosyal güvenlik sistemi bütçe üzerinde böylesine bir baskı yaratmasaydı, 16 yıllık dönemdeki net borçlanma sadece 31 milyar lira gibi düşük bir düzeyde kalacaktı.
Devletin borcu olmayabilirdi
Devletin bütçeden aktardığı para 1994-2009 yılları arasında bütçenin finansmanı amacıyla yapılan net borçlanmanın yüzde 87'si kadar bir büyüklük oluşturdu. Diğer bir ifadeyle Devlet bu dönemde borçlandığı her 100 liranın 87 lirasını sosyal güvenlik sistemine aktardı.
Devletin Nisan 2009 sonu itibariyle 297,8 milyar liralık kısmı iç, 111,6 milyar liralık kısmı da dış borç olmak üzere toplam 409,3 milyar lira olarak gerçekleşti. Bütçeden sosyal güvenlik sistemine yapılan transferlerin faiz maliyeti de dikkate alınırsa, bu günkü borç stokunun neredeyse tümüyle sosyal güvenlik sistemindeki sorundan kaynaklandığı ileri sürülebiliyor.
Bu olumsuz gelişmenin Türkiye ekonomisine çıkardığı en büyük fatura ise Devletin gelirlerinin büyük bir bölümünü faiz ödemelerine ayırmak zorunda kalması oldu. Bu yıl yapılması beklenen 57 milyar liralık ödemeyle birlikte Devletin 16 yıllık dönemde bütçeden yaptığı toplam faiz ödemesi 498,5 milyar lirayı bulacak.
Sistem giderek zorlanıyor
Sosyal güvenlik sisteminin bütçe üzerindeki yükü bu yıl ve gelecek yıllarda daha da artacak. Bu yıl başlangıçta 46,6 milyar lira olarak öngörülen sosyal güvenlik sistemine bütçeden aktarılacak tutarın 50 milyar lirayı bulması bekleniyor. Yaşanan ekonomik durgunluk sistemin prim tahsilâtı olumsuz etkileyip alacaklarını artırırken, sigortalı sayısında yaşanan azalma da pirim gelirlerini olumsuz etkiliyor.
Küresel krizin Türkiye ekonomisini doğrudan etkilemeye başladığı Ekim 2008'den Şubat 2009'a kadar olan beş aylık dönemde SSK'ya kayıtlı sigortalıların sayısında 800 bin kişiden fazla azalma yaşandı.
Bu yılın ilk üç aylık döneminde sosyal güvenlik sisteminin toplam prim gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9,1 artarken, sadece emeklilere yapılan ödemeler ise yüzde 16,5 oranında azaldı.
Aygün: Tüm sorunların çözümü sosyal güvenlikte
Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, sosyal güvenlikteki sorunun yılların birikimi olduğunu belirtti. Aygün, "Siyaset üstü bir sorun haline gelen bu sorunun çözümüne herkesin katkı sağlaması gerekir" dedi.
Aygün, sosyal güvenlik sisteminin finansman açıklarının Türkiye ekonomisinin önündeki en önemli ve en acil çözüm isteyen sorun olmaya devam ettiğini vurguladı. Sistemin tek çatı altında toplanmasının verimliliği artırmak ve bazı sorunları ortadan kaldırmak atılmış doğru bir adım olduğunu belirten Aygün, "Türkiye yıllardır sosyal güvenlik sistemini reforma tabi tutmaya çalışıyor. Ancak yapılan reformlar sistemin açıklarının büyümesini engelleyemedi" dedi.
Türkiye'nin sosyal güvenlik sorununun çözümünü erteleme lüksü kalmadığını ifade eden Aygün şunları söyledi:
"Türkiye genç nüfus avantajını gelecek yıllarda kaybedecek. Nüfus giderek yaşlanacak. Son nüfus sayımına göre 60 ve üzeri yaştaki nüfusun Türkiye'nin toplam nüfusuna yüzde 9,8 düzeyinde bulunuyor. Çok değil 2025 yılında nüfusun yüzde 14,6'sı 60 yaşın üzerindekilerden oluşacak. Dolayısıyla genç nüfusun oranı azalacak. Yani zaman Türkiye'nin aleyhine işliyor. Sorunun çözümü için ne yapılacaksa bu yıllarda yapmak gerekiyor. Eğer sistemin bütçe üzerindeki yükünü azaltacak adımları şimdiden atamaz isek bu sosyal güvenlik giderek daha hızlı büyüyen bir sorun yumağı haline gelecek."
Aygün, sosyal güvenlik sisteminin karşıya bulunduğu sorunun bir önemli nedeninin de düşük istihdam oranı olduğunu belirten Aygün, bu nedenle istihdamın artırılmasının da sorunun çözümüne katkı sağlayacağını bildirdi. Aygün, "Kamu kaynaklarının önemli bir kısmının yatırım yerine sosyal güvenliğin finansmanı için harcamamız yüzünden Türkiye ekonomisi yeterince istihdam yaratamıyor. İstihdam yaratılamadığı sürece de sistemin açıkları büyüyor. Türkiye bu kısır döngüyü cesur bir adımla kırmalıdır" dedi.