'Sorunun çözümü de millete aittir'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ülkemizi her ortamda her koşulda her düşmana karşı azim ve kararlılıkla koruyacağız. Bu Mustafa Kemal'in ahdıdır. Biz çözümü dışarıda aramıyoruz. Gayri resmi ilişkilerin çözüm yolu olmadığı görüldü. Sorunun çözümü de millete aittir" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Asla vazgeçmeyeceğimiz bir ortak paydamız var, gençler bizim geleceğimizdir. Uzun yıllar sonra ilk kez kendi kurultaylarını yapacaklar, ben de büyük bir merakla bekliyorum. Aynı şekilde kadın kollarımız da uzun süre sonra ilk kez kurultaylarını yapacaklar. Hem gençlere hem kadınlara başarılar diliyorum. Umuyoruz yürekli, güzel, heyecanlı bir kurultay gerçekleşir" dedi.
 

'Bütün CHP'liler bedel ödemeye hazırdırlar'

8 Mehmetçiğin şehit olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "16 askerimiz yaralı. Vicdanımız sızlıyor, üzülüyoruz, ilk baskın da değil. 21 Ekim 2007 günü yine aynı bölgede yine bir baskın gerçekleşti, 12 askerimiz şehit oldu, 16 askerimiz yaralanmıştı ve 8 askerimiz de teröristlerce kaçırılmıştı" dedi.

Terörü lanetlediklerine dikkat çeken CHP Genel Başkanı, şöyle devam etti: "Bütün yurttaşlarıma söylüyorum. Terörü bu ülkede hepimiz 70 milyon insan en şiddetli şekilde lanetliyoruz. Bu ülkenin birliğini, bu ülkenin dirliğini terör ve onun mensupları asla ve asla bozamayacaklardır. Biz etle kemik gibi kaynaşacağız ve teröre karşı yüreklice duracağız. Şehitlerimiz bizim şehitlerimiz, onların makamları büyük. Onlar bizim onurumuz. Onları davul zurnayla askere gönderdik. Onlar askerde sınırda bekledikleri sürece biz rahat yataklarımızda uyumaya çalıştık. Sokaklarda özgürce gezmeye çalıştık. Onlar bedel ödediler. Bu ülke için bedel ödediler. Söylüyoruz bu ülkenin birliği ve dirliği için eğer bir bedel ödenecekse bütün CHP'liler her zaman her yerde her ortamda bedel ödemeye hazırdırlar."
 

'Şehit olan askerlerimiz dolasıyla bizim acaba hiçbir sorumluluğumuz yok mu?'

"8 askerimizi şehit verdik. Onların tertemiz alınlarından saygıyla öpüyorum. Onların manevi huzurunda bu grup toplantısında bütün arkadaşlarımla beraber saygıyla eğiliyoruz" diyen CHP Genel Başkanı, "20'li yaşında şehit olan askerlerimiz dolayısıyla bizim acaba hiçbir sorumluluğumuz yok mu?" diye sordu. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Bu soruyu sormayacak mıyız kendimize? O nedenle bütün yurttaşlarıma söylüyorum. Oturup düşünmemiz gerekiyor, neden bu olaylar oluyor? O nedenle söylüyorum, bütün yurttaşlarımı düşünmeye davet ediyorum. Bu olaylar devam ettiği sürece siyaset kurumu acaba ne yapıyor? Uludere'yi hatırlayın. İnsansız hava araçları tespit ettiler gittiler, bombaladılar. Bir de Dağlıca'yı hatırlayın. Ağır silahlarla geliyorlar, hazırlık yapıyorlar, etrafı sarıyorlar, ateş ediyorlar, 8 askerimizi şehit ediyorlar, elleri kollarını sallayarak gidiyorlar. Biz sormayacak mıyız arkadaşlar senin bu insansız hava araçların ne oldu? Sana istihbarat verilmedi mi? Ne oldu? Mustafa Kemal'in büyüklüğü her olaydan sonra biraz daha anlaşılıyor. Mustafa Kemal Atatürk Amasya Tamimi yayınlandığında ilk kez egemenlikten söz ediyordu, İstanbul'da padişah vardı ama halkın egemenliğinden söz ediyordu. Biz terör konusunda da azim ve kararlılıktan asla vazgeçmeyeceğiz. Bu ülkemizi her ortamda her koşulda herkese karşı her düşmana karşı azim ve kararlılıkla koruyacağız. Bu bizim ahdımız, bu Mustafa Kemal Atatürk'ün ahdıdır. Biz çözümü dışarıda aramıyoruz, gayrimeşru ilişkilerde aramıyoruz. Dubai'ye git, anlaşma yap, anlaşmanın altına imza at, 8 milyar dolar için, pazarlık yap, bunların çıkar yol olmadığı görüldü. Gayri resmi ilişkilerin çıkar yol olmadığı görüldü. Bu parlamentonun çatısı altında burada biz her türlü sorunu çözebiliriz. Egemenlik kayıtsız şartsız milletinse o bu ülkede Meclis'in duvarlarında yazılıdır. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, sorunun çözümü de millete aittir."

 

Müyesser Yıldız'ın tahliyesi

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Müyesser Yıldız'ın tahliye olmasını anımsatarak, "Müyesser Yıldız tahliye oldu. Müyesser Yıldız'a şunu söylemek isterim. Senin bir suçun yoktu aslında, yazı yazdın, yazı yazdığın için aylarca hapiste kaldın. Kimse sana sahip çıkmadı ama biz her zaman mazlumun, haksızlığa uğrayanın yanında olmaya özen gösterdik. Her zaman senin yanında olduk. Bundan sonra da yanında olmaya devam edeceğiz. Sen kapalı cezaevinden çıktın ama geldiğin yer açık cezaevi Türkiye'yi ona döndürdüler, açık cezaevine döndürdüler. Kalemine güvenen herkesi cesurca yazmaya davet ediyorum. Korkmayın, çekinmeyin, içeride de olsanız, çekinmeden yazın, bu ülke, halk sizin yanınızdadır" dedi.
 

'Darbelerin kariyerini yaptıkları işkenceler belirler'

Her darbe rejiminin temel özelliğinin cezaevlerinde yaptıkları işkencelerle anılması olduğuna işaret eden CHP Genel Başkanı, şöyle dedi: "Darbelerin kariyerini yaptıkları işkenceler belirler. O nedenle her darbe sonunda markalaşmış cezaevleri çıkar. O nedenle bizim işkencehaneleri yakından izlememiz gerekiyor. 21. yüzyıldayız, 2012 yılındayız. 21. yüzyılda hayvanların yaşam koşullarıyla ilgili standartlar var. Hayvanlar nerede, hangi barınakta kalacak, ne kadar kalacak, nasıl beslenecek bunların standartları var, ahırların standartları var. Peki insanların kaldığı cezaevlerinin standartları var mı, standartları yok. Bunlar cezaevi değil, ölüm evi. Binlerce insan istif edildi. Anlatmak istediğim Şanlıurfa Kapalı E Tipi Cezaevi. Türkiye'de sıcağın en yoğun olduğu kentlerden birisi. Peki nasıl oluyor da Şanlıurfa'da cezaevinde nasıl oluyor da 13 vatandaşımız diri diri yanıyor. Vantilatör koğuşta bir tane, klima alınacak yasak, klima takılacak yasak. 10 metrekarelik yerde 15 metrekarelik yerde 30 kişi kalıyor. 2 kişiye 1 metrekarelik alan düşüyor. Nefes almak bile mümkün değil. Her kişiye 2 dakika tuvalet düşüyor. 24 saatin 20 saatinde su yok. 2. Dünya Harbi sonrası Nazilerin toplama kampından söz etmiyorum, 21. yüzyılın Türkiye'sinden bir gerçeği önünüze koyuyorum. Bu şartlarda ne olur, bu şartlarda insanlar isyan eder, cinnet geçirirler. Bu süreç sağlıklı bir süreç değil."

'Şimdi mazeret uydurmaya çalışıyorlar'

13 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının cezaevinde diri diri göz göre göre bağıra bağıra herkesin önünde yanarak öldüğünü belirten CHP Genel Başkanı, "Şimdi mazeret uydurmaya çalışıyorlar. Hangi mazereti uyduracaksınız? Siz uyduracağınız mazeretle 'oğlum içeride yandı' diye dışarıda ağıtlar yakan annenin derdine derman olacak mısınız?" diye sordu. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "13 yurttaşımızdan birisi hırsızlık suçundan hükümlü 12'si tutuklu. Yani masumiyet karinesi gereğince onlar masum. 264 kişilik cezaevinde 1054 kişi kalıyor. Bu 1054 kişinin 248'i hükümlü, 796'sı tutuklu. Bu bağıra bağıra göz göre göre geldi. Şikâyetler dile getirildi."

13 Nisan 2011'de Şanlıurfa Barosu'nun Adalet Bakanı'na bir rapor verdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Rapor veriliyor, sorun çözülüyor mu, hayır, ilgilenen var mı, hayır. Bir sorunu çözmek için o sorunu bilmek yetmez, o sorunu anlamak yetmez, o işin gereğini yapmak lazım, gereğini yapmak için de adam gibi adam olmak lazım" dedi.
 

İstanbul'un ulaşım sorunu

"Bugünkü gazeteleri görüyorsunuz, İstanbul'un hali. Diyorum ya yarı açık cezaevi" diyen Kılıçdaroğlu, "Binlerce insan İstanbul'da işkence çekiyor. Peki 15-20 yıldır İstanbul'u kim yönetiyor? Uzaydan gelenler mi yönetiyor? Bu iktidar yönetiyor. Bütün İstanbullulara söylüyorum, bu işkenceleri seçim sırasında sakın unutmayın. Unutursanız daha büyüğü başınıza gelir" dedi.
 

'Sorumlulardan da hesap soracağız'

Cezaevinde yaşananların yeni olmadığına dikkat çeken CHP Genel Başkanı, "Pozantı'yı unutmayalım. Orada çocuklara işkence yapıldı, tecavüz edildi. Çukurova Üniversitesi'nden 8 tane profesör oturdular, kapı gibi bir rapor yazdılar. Adalet Bakanı'na gönderdiler, ne oldu, hiçbir şey olmadı. Şanlıurfa'daki olayı da Pozantı'daki olayı da unutmayacağız, sonuna kadar takip edeceğiz, sorumlulardan da hesap soracağız" diye konuştu.
 

'Bunun hesabını sen vereceksin sayın Bakan'

Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in açıklamasına dikkat çeken CHP Genel Başkanı, "Sayın Bakan açıklama yapıyor, sorumlular cezalandırılacakmış. Sayın Bakan'a bir tavsiyem var, bir önerim var, Sayın Bakan siz sorumluyu görmek mi istiyorsunuz tanımak mı istiyorsunuz, çok basit bir ayna alacaksınız önünüze koyacaksınız aynaya baktığınızda sorumluyu göreceksiniz, size benzediğini de göreceksiniz. Ama sorumluluğun gereğini yapabilme yürekliliği var mı bu bakan da orda endişem var. Gereğini yapacaklar kimi bulacaklar, iki tane infaz koruma memuru bulacaklar, cezayı yazacaklar, mesele bitti diyecekler. Biz bu meseleyi orada kapatmayacağız. Bunun hesabını sen vereceksin Sayın Bakan" diye konuştu.
 

'Siz ıslah etmek değil imha için hapishane kuruyorsunuz'

"Siz ıslah etmek değil imha için hapishane kuruyorsunuz" ifadesini kullanan CHP Genel Başkanı, şöyle dedi: "Bakan övünüyor, yeni hapishaneler yapacağız. Bir tabloyu sunacağım. Perdenin gerisini bilmezsek, büyük fotoğrafı görmezsek bu olayları yeteri kadar anlatamayız, nedir büyük fotoğraf. 2002 yılında tutuklu ve hükümlü sayısı 59 bin 428, 2012 yılında tutuklu ve hükümlü sayısı 59 binden 126 bine çıkıyor. Daha acısı 2 bin 500'e yakın çocuğumuz hapiste. Bu tabloyu yaratanların önce dönüp kendilerini sorgulaması lazım. Bu suç üretim tablosunu kim ne zaman yaşama geçirdi? Yanıtı basit, iktidar. Osmaniye Cezaevinde 650 kişilik kapasite ile kuruldu, kaç kişi kalıyor 1212 kişi. Gaziantep Cezaevi 550 kişilik kapasite ile kuruldu, kaç kişi içeride 1650 kişi içeride. Mardin Cezaevinde 400 kişilik kapasite ile kuruldu, tutuklu ve hükümlü sayısı 978 kişi. 282 kişi yer yatağında yatıyor. Mardin Cezaevi kadınlar koğuşu 20 kişilik koğuşta 62 kadın kalıyor. 62 kadından 5'inin yaşı 70'in üzerinde. 62 kadın tek tuvaleti kullanıyor. Bu gerçek fark edildi, kim fark etti CHP. 2 ay önce cezaevi koşullarıyla ilgili Meclis araştırma önergesi veren CHP'dir. Bu tablo biliniyor, görülüyor, söyledik bunu. Ama hep göz ardı edildi, görmezlikten gelindi, 13 yurttaşımız yandı, kömür oldu, DNA testiyle ancak kimlikleri tespit edilebiliyor. Gözlerimizi cezaevine çevirdik şimdi. Ne oluyor burada diye. Oralarda çok şey oluyor, oralarda insanlık yok, hukuk yok, adalet yok, oralarda istiflenmiş insanlar var. Onlar siyasal düşünceleri dolayısıyla büyük ölçüde yatanlar değil, kader mahkûmu dediğimiz insanlar. O insanları ölümü terk ediyoruz, sonra dönüp diyoruz ki bizde hukuk devleti var. Şu acı tabloya bakın batılı karar almış Türkiye'ye geleceklermiş, cezaevlerini önceden bildirmeyeceklermiş, bir cezaevine baskın yapıp bakacaklarmış, günaydın onlara. Hangi önlemi alırsanız alın bu hukuk sistemi bu ekonomik düzen suç üretiyor. Toplumun ruh sağlığıyla oynuyorsunuz, imdat pimini çektiler. Ne olacağı belli değil, bu isyan siyasi bir isyan değil, bu isyanın adını koymak gerekirse bu nefes alma isyanı. Böyle koşullar olur mu? Buradan bütün halkıma söylüyorum. Biz kardeşliğimizi özledik, adaleti özledik, hukukun üstünlüğünü özledik, hoşgörüyü özledik, birbirimizi dinlemeyi özledik. Artık bu iktidar ülkeyi yönetemiyor, yönetme gücünü yitirdi. Kaosun pimi çekilmiş toplum istim üstünde. Yönetemeyen başkaları tarafından yönetilir. Neyi yönetiyor bu hükümet? Cezaevinde 13 kişi ölmese bu gerçek de çıkmayacaktı ortaya. Ben bunları muhalefet yapmak için söylemiyorum. Bunlar Türkiye'nin tüm coğrafyalarında yaşanan bir insanlık dramını dile getiriyorum. Bu ülkede iş istiyoruz, herkesin karnı doysun istiyoruz, hapishaneler boşalsın istiyoruz, hapishanelerde kimse olmasın istiyoruz. Hapishaneler boşalsın derken gene yandaş medya 'af istedi' diye söyleyecek, hayır iş ile aşla sevgi ve hoşgörüyle, bir insan boşuna hapse girmez. Onun için yeni bir anlayışa hoşgörü üzerine kurulu yeni bir anlayışa ihtiyacımız var. O ses o anlayış CHP'dir."
 

Yeni anayasa çalışmaları

Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyeleriyle yaptığı görüşmeyi anımsatan Kılıçdaroğlu, "Bilgi verdiler. Özgürlükçü bir anayasaya demokratik bir anayasaya ihtiyacımız var. Onlara şunu söyledim. Darbelerle hesaplaşma komisyonu kuruldu Meclis'te. Güzel, peki darbecilerin yaptığı kanunların arkasına niye sığınıyoruz. Niye onları değiştirmiyoruz, samimiyiz biz, darbecilerle hesaplaşacak mıyız, önce darbe hukukuyla hesaplaşacaksın. Darbe hukukunun olduğu yerde sen darbeciyle hesaplaşamazsın" dedi.