Son ki üç dört!
Ankara’dan yola çıkan Son Dört adlı müzik grubu Yol Yorgunu albümüyle müzikseverlerle buluştu. Burak Gürdal, Eren Albayrak, Erman Erdoğan ve Murat Sana’dan oluşan grup kendilerini bir beste grubu olarak nitelendiriyorlar.
cumhuriyet.com.trAnkara’dan yola çıkan Son Dört adlı müzik grubu Yol Yorgunu albümüyle müzikseverlerle buluştu. Burak Gürdal, Eren Albayrak, Erman Erdoğan ve Murat Sana’dan oluşan grup kendilerini bir beste grubu olarak nitelendiriyorlar. Albümde yer alan şarkılar için genel olarak duygusal parçalar diyebiliriz. Alternatif rock müziği yapıyorlar. SonDört’ün yakın zamanda da albüm tanıtım konserleri başlayacak. Biz de tanıtım konserlerinden önce grubu tanımak istedik.
SonDört’e sorduk:
- Sohbetimize, yollarınızın nasıl kesiştiğini anlatarak başlayalım...
B.G: Gitaristimiz Eren Albayrak ile tanışıklığımız üniversiteden. İkimizde Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü mezunuyuz. Okul yıllarından zaten arkadaşlığımız vardı daha sonra bu arkadaşlık aynı yıllarda müzik grubu arkadaşlığına döndü. Davulcumuz Erman Erdoğan ise zaten Ankara’da çeşitli gruplarla konser veriyordu. Grubun tamamlanması sürecinde kendisine bizimle çalması konusunda teklif götürdük, o da kabul etti. Bas gitaristimiz Murat Sana’dan önce birçok farklı bas gitaristle çalıştık aslında, ama en son gruba o eklendi. Bir beste grubu olarak SonDört’ te buluştuk zaman içerisinde.
- Grubun ve albümün adında bir matem havası seziliyor. "Son Dört" ve "Yol Yorgunu". Neden böyle bir grup ve albüm ismi tercih ettiniz?
B.G: Bu soru çok sık soruluyor bize de. Aslında grubun adının çok özel bir anlamı yok. İlk kurulduğundan beri isim böyleydi. Beste ve albüm sürecinde de bu ismi değiştirmedik. Zaman zaman ismi eleştirenler de oldu fakat biz bu ismi benimsedik. Niyetimiz grubun adıyla matem havası estirmek değildi. Duygusal parçalar yapan bir grup olduğumuzu söyleyebilirim. Bu ismimize de yansımışsa yanlış birşey yok demektir.
Albüme “Yol Yorgunu” ismini koymamızın nedeni ise gerçekten albüm sürecinde yaşadığımız zihin yorgunluğu. Albümde yer alan bir parçamızın adı “Yol Yorgunu”. Bununla birlikte çok manidar oldu, çünkü iki yıla yakın bir sürede albüm tamamlandı ve basıldı. Bu süreç bizim için hiçte kolay olmadı. İşler tıkır tıkır işlemedi fakat sonunda albümü bitirdik ve yayınladık. Bu isim de bize ilk albüm tecrübesini ve yaşadığımız zorlukları hatırlatacak bir isim oldu.
- Şarkılarınızı, albümünüzü nasıl tanımlıyorsunuz? Müziğinizi belli bir tanım içinde değerlendiriyor musunuz?
E.A: Şarkılarımız iyi kötü bizleri yansıtıyor aslında. Bize göre biz, duygusal insanlarız ve şarkılarımızın da öyle olduğunu düşünüyorum. Sözler anlamında özellikle bunu söyleyebiliriz. Bu biraz yaşadıklarımız ve sözleri yazan Burak’ın yaşadıklarıyla ilgili bir durum sanırım. Müziğe de yansıyor haliyle. Müziğimizi de tanımlamak aslında kolay. Alternatif rock müzik yapıyoruz. Elbette isteyen istediği gibi adlandırabilir tarzımızı. Fakat enstrüman seçimleri ve müzikal anlamda herhangi bir kısıtlama olmadan şarkılarımızı yaptık ve kaydettik. Albümü dinleyenler de aslında şarkılar arasında sound anlamında farklı tercihler yapıldığını görecekler. Ayrı ayrı parçaların hissiyatına göre bir sound oluşuyor ve bunu kalıplara sokmak istemiyoruz.
- Malum ilk albümünü yapan müzisyenler için ilk etapta bu işten para kazanmak hayli zor. Siz de mutlaka müzik haricinde başka işlerden para kazanıyorsunuz. Ne gibi işler yapıyorsunuz ve bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
B.G: Evet oldukça zor gerçekten. Ben şu an bir dershanede hocalık yapıyorum. Eren de yükseklisans yapıyor ve bir işte çalışmaya vakti olduğunu sanmıyorum. Erman müzisyen ve SonDört dışında farklı gruplarla da çalıyor. Murat ise avukat. Şu an için maddi anlamda çok bir sıkıntımız yok. Ankara’da ailelerimizle yaşamanın avantajları da var. Albüm sürecinde pek çok masraf yaptık ve sonrası içinde yapıyoruz. Elbette zamanla bundan bir geri dönüş almayı planlıyoruz. Bu iş bir yatırım işi ve bizim durumumuzda bunu kendimiz yapmak zorundayız. Çalışıp kazandığımızı yine müziğe yatırıyoruz.
- Özel hayatınıza gelecek olursak; müzik dışında neler yapıyorsunuz? Birlikte çok vakit geçirir misiniz?
B.G: Çalışıyoruz. Mesai saatleri dışında da oldukça sık görüşürüz. Beraber dışarı çıkarız. Ortak arkadaşlarımız fazladır.
- Yaptığınız müziğin seyirci refleksi anlamında nasıl bir karşılığı olacak sizce?
E.A: Bunu zaman göstercek diyelim. Kendi kısıtlı çevremizde yaptıklarımız şimdiye kadar hep iyi yorumlar aldı. Fakat zaman geçip adımız biraz daha duyulunca bence gerçek seyirci refleksini alabileceğiz. Umuyoruz ki insanlar bizi dinleyip beğenecek ve biz de mutlu olacağız. Bu biraz da pazarlamayla ilgili. Yapılan iş kendi başına dinleyenlerde bir eğilim bir fikir oluştursa da, pazarlanan iş, toplam seyircinin tavrını daha çok etkiliyor. Bu nedenle başta da dediğim gibi bunu görmek için zamana ihtiyacımız var.
- Kendi bestelerinizi çalıyorsunuz. Üretim süreci nasıl geçiyor?
B.G: Parçaların sözlerini genellikle tek başıma yazıyorum. Ardından beste aşamasında biraraya geliyoruz. Stüdyoda ya da evde beraber çalarak dinleyerek yaptıklarımızı ortaya koyuyoruz. Bu süreç çok değişken olabiliyor. Kısa süre beğenip bitirebildiğimiz gibi uzun süre uğraştığımız ve ilk haline göre çok değişen parçalarımızda var. Beste aşamasında mümkün olduğunca birbirimizle fikir alışverişi yapıyoruz. Bu anlamda demokratik bir grubuz.
- Albümün prodüktörlüğünü Volkan Yırtıcı, masteringini ise ünlü aranjör Çağlar Türkmen üstlenmiş. Onları sizinle çalışmaya nasıl ikna ettiniz?
B.G: Volkan Yırtıcı’yı Ankara’da bu piyasada olan herkes tanır. Yıllardır profersyonel olarak kayıt sistemleriyle uğraşmakta. Onun tecrübesinden daha önce TNK ve Zakkum grupları da faydalanmıştı. Bunun dışında Ankara’ da bir çok beste grubu da Volkan Yırtıcı’yla çalışmaktadır. Bizde gidip kendisiyle konuştuk. Bestelerimiz dinlettik ve ardından albüme başladık. Biz çok keyif aldık kendisiyle çalışmaktan. Emeği büyüktür bu işte. Çağlar Türkmen’i ise şahsen tanımıyoruz. Volkan Yırtıcı aracılığı ile kendisine ulaştık. Gerçekten sonuç bizi tatmin etti. Her ikiside işlerini iyi yapan kişiler ve teşekkür ediyoruz kendilerine buradan.
- Albüm kapağındaki görsel ne gibi bir anlam ifade ediyor, neden kendinizi göstermeyi tercih etmediniz?
E.A: Albüm kapağının dikkat çekici olmasını istedik. Anlamını kelimelere dökmekten ziyade albüm kapağıyla ilgili düşüncemiz; ilgi çekici olması. Küçük kaktüsün oraya yakıştığını düşündük. Asfalt görünümü tek başına yeterli gelmemişti. Ayrıca SonDört adının da vurgulu olmasını istedik. Daha karışık bir kapakla ismin kaybolmasını da istemedik. Birkaç fikirden biriydi. Hepimiz beğendik.
Aslında ilk başta kendimizi tanıtmak adına, kendi fotoğraflarımızı kullanabilirdik fakat görsel olarak yeterince profesyonel bir iş çıkaramadığımız için fotoğraflarımızı koymadık. Profesyonel durmaya çalışmak, olmamaktan daha kötü fikrimizce. Olduğumuzun dışında bir imaj çizmek değildi niyetimiz. İlgi çekici olmayan, profesyonel durmayan bir fotoğrafı kullanmamakta, tarzımız ve kişiliğimle uyuşmayan abartılı fotoğraf koymamakta isteğimiz dahilinde kaçındığımız konulardı bu albüm için. İleri de daha çok kendimizi göstereceğimizi umuyorum.
- Ankaralısınız, peki müzik dünyasındaki "Ankara Ekolü"nü nasıl buluyorsunuz, kendinizi bu ekole dahil ediyor musunuz?
B.G: Ankara’yı bizde bir ekol olarak görüyoruz. Bunu yıllardır piyasada yer alan gruplar gösteriyor zaten. Aslında son yıllarda Ankara’nın, beste gruplarını çok benimseyip sahip çıktığı söylenemez. Bunu canlı müzik yapan mekanlar için söylüyorum. Bestelerinizle Ankara’ da gece bir program yapmak çok zor. Fakat yine de Ankara müzisyenlerinin kaliteli olduğunu düşünüyoruz. Herşeye rağmen burayı seviyoruz. Ankaralı bir grup olmaktan da gurur duyarız. Bu ekolun bir grubu olup olmadığımız da yine zamanla göreceğiz.
- Piyasanın kalbinin attığı İstanbul'dan uzakta olmak sizi nasıl etkiliyor?
B.G: Şuan için Ankara’ da olmaktan çok mutluyuz. Elbette imkanlar ve fırsatlar anlamında İstanbul ile yarışabilecek bir il yok henüz. Yine de bu aşamaya kadar Ankara’da büyük sıkıntılar yaşamadan işlerimizi hallettik. İleri de İstanbul’a gitmek gerekirse bunu da yapabiliriz. Fakat orası “Kurtlar Sofrası” biliyorsunuz. Korkmuyoruz ama gerekmedikçe de gitmeye niyetimiz yok gibi.
- Son olarak konser tarihlerini öğrenebilir miyiz?
B.G: Albümü bitirdikten sonra basım işleri, yakın zamanda da gerçekleştirdiğmiz klip çekimleri derken, albüm sonrası konser programı yapamadık. Hali hazırda yazın için bir program yok fakat en kısa zamanda albüm lansman konserleri ile birlikte bir program olacak. Bunun için bize sosyal paylaşım sitelerinden ulaşabilir ve muhtemel programları, etkinlikleri oradan takip edebilirsiniz.