Siz yine de sandaleti çorapla giymeyin

Hiç tanımadığınız bir erkeği yolda sandaletlerinin içine çorap giymiş görürseniz şaşırmayın! Ya da göbeğini açıkta bırakan bir tişörtle, cırtlak pembe bir harem pantolonla, plajda Borat mayosuyla, soytarıları hatırlatan renkli dizüstü çoraplarla, boynundan pantolununa kadar inen zincirlerle...

cumhuriyet.com.tr

“Ne bu hal kardeşim?” diye sorarsanız, size “Sen Milano Erkek Moda Haftası’nı izlemedin galiba” diyebilir! Ele güne mahcup olmayın, şaşırıp kalmayın diye defilelerde neler olup bitmiş anlatalım.

Bir hafta süren moda günlerinde Alexander McQueen, Armani, Gianfranco Ferre, Bottega Veneta, Dolce&Gabbana, Etro, Gucci, Prada, Salvatore Ferragamo, Burbery Prossum, Versace, Cavalli, Calvin Klein, Vivienne Westwood gibi moda evleri koleksiyonlarını sergiledi. Alexander McQueen için defilenin ayrı bir anlamı vardı, ünlü modacının şubat ayındaki intiharından sonra markanın yaratıcı yönetmenliğine getirilen Sarah Burton imzalı koleksiyon “Moda evi hâlâ duygusal dengesini arıyor” yorumlarına neden oldu. Koleksiyonda İngiltere'nin tarihsel geçmişinden esinlenilmişti, keten ceketler, ferah pantolonlar, kargo cepler, klasik trençkotlar, taba başta olmak üzere doğal renkler defilenin belkemiğini oluşturuyordu. Burton, cafcaflı bir şovdan ziyade göşterissiz bir sunumu tercih etmişti. Moda günlerinin eleştirmenleri şaşırtan diğer aktörü Armani’ydi çünkü modanın yaşlı kurdu kendisinin de açıklama gereği duyduğu bir değişime gitmişti. Koleksiyonda fazlaca kullandığı deriyle, erkeklerin içindeki kötü çocuğu ortaya çıkaran Armani, tasarımlarını “Gençliğin eğlence aramaya çıkarken giyeceği kıyafetler” olarak tanımladı ve ekledi: “Benden beklenmeyen bir şeydi değil mi?” Çizgili kumaşlar, kruvaze ceketler, siyah-beyaz renk oyunları, transparanlar... Armani defilesinde dikkat çeken bir başka detay şort-bermuda-tozluk ve bej-gri eşleştirmesiydi. Ama defileye asıl damgayı krokodil baskılı mayolar vurdu. Bizim güreşçi mayolarını andıran tek parça siyah mayolar Borat’ın mayolarını da anımsatmadı değil. Aradaki tek fark Armani’nin popoları biraz daha saklamayı tercih etmesiydi.

Bottega Veneta’nın koleksiyonunda en dikkat çekici ayrıntı çorapla giyilen sandaletlerdi. Koleksiyonun bütününe hâkim olan hava ise tropiklerde yaşayan bir erkeğin gardrobuydu. Yeşilin her tonu, özellikle zeytin tonu, bolca kullanılan cepler, kırışık görünümlerin yanı sıra klasik şıklıkta da iddialıydı Bottega Veneta. Erkek gardrobuna yeni sezonda birçok olasılık koymuştu. İster takım elbiseyle klasik şıklık, ister tropikler...

20. yaşını Milano’da kutladı Dolce&Gabbana, koleksiyonda ise Sicilyalı etkisi hâkimdi. Çizgili takımlar, ekstra yıkanmış ipek, astarsız ceketler, beyazlar, bejler, el dokuması kumaşlar... Podyuma kurduğu çimden pistle bir piknik havası yaratan Dolce devasa çantalara, desenli ceketlere, duble paça şortlara, Hawai desenli pantolonlara yer verdi.

Desen ve renk tutkusu Etro’da da hâkimdi. Tasarımlarında desenleri bolca kullanan Etro, ekolojik bir mesaj verir gibiydi. Etro’nun koleksiyonuna şöyle bir göz attığımızda tanıdık bir şeylere de rastladık. Hemen her evde, koltuk döşemelerinde, perdelerde, yastıklarda kullanılan şal desenleri pantolon, gömlek ve şort olup çıkmıştı. Yani Etro cesur yüreklere seslendi, ceketlerin astar kumaşı bile şal desenliydi.

Lüksten hoşlananların adresi Gucci, koleksiyonunda yüksek terzilik eseri kıyafetler sundu. Hafif parlak kumaştan, lacivert ve kendinden desenli ceketleriyle göz okşayan Gucci, bu etkiyi beyaz pantolonla tamamlamıştı. Gucci’nin jeanleri, ister gündüz, ister gece kullanılabilecek cinstendi. Özellikle blujean ve taba rengi ceketin uyumunu anlatmaya bile gerek yok. 70’li yılların kızılderili etkisi özellikle jean gömleklerin arkasını süslüyordu. Boyna takılan minik eşarplar ise spor şıklıkta kravatın yerini almıştı. Pantolonlar her zamanki gibi slimdi.

Calvin Klein’in yaratıcı yönetmeni Italo Zuchelli, defilesinde spor şıklığı arayanlara seslendi. Aynı rengin farklı tonlarını baştan ayağa kadar kullanan Calvin Klein en çok yarım üstleriyle dikkat çekti. Dikkat çeken bir başka ayrıntı ise taba tişört ve pantolonun üstüne giydirdiği turkuvaz rengi ceketti...

Gianfranco Ferre podyumda resmen bir Hint havası estirdi. Hafif, kum rengi, bej gömlekleri ve geniş kenarlı şapkalarıyla defileyi izleyenleri pirinç tarlalarına götüren Ferre, yumuşacık, delikli ve sade ayakkabılarıyla da rahatlığın tanımını yaptı.

Cavalli smokinlere yeni bir yorum getirmişti. Belde kullanılan kuşakları eşarplardan hazırlayan Cavalli, gömleklerde balık pulu benzeri işlemelere gitmişti. Cavalli’nin skomikine getirdiği bir başka yenilik ise ceket yerine siyah hırkalar kullanmasıydı. Spor giyimde cesurca davranan Cavalli harem pantolonları erkeklere de giydirmiş, üstüne bir de bu pantolonları fuşyadan yapmıştı. Patik görünümlü, işlemeli ayakkabılar Cavalli’de de vardı.

Moda haftasının en çılgın ismi şüphesiz İngiliz modacı Vivienne Westwood’du. Her zaman çılgın şovlarıyla tanınan modacı, asi, rock temasını yine gösterdi. Aykırı tasarımları bolca kullanan Westwood’un dikkat çekici parçaları arasında ekose şortlar, rengarenk dizaltı çoraplar, parlak kumaşlar, çizgili ceketler, pantolon askıları yer aldı. Westwood’un defilesinden aklımızda kalan ayrıntı ise kot pantolona getirdiği yeni yorumdu. Modacının pantolonu tanıtmak için seçtiği model ise dövmeleri ve atletik vücuduyla en az kıyafetler kadar görülmeye değerdi...