'Siyaset ve dini birbirinden ayırmalıyız'
Cumhurbaşkanı Gül Sırbistan'ın Politika gazetesine, "Dinle ilgilenen bir kişi siyasetle ilgilenmek istiyorsa önce dinî görevinden ayrılmalı, sonra siyasete geçmeli. Siyaset ve dini birbirinden ayırmalıyız" dedi.
cumhuriyet.com.trCumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çankaya Köşkü'nde Sırbistan'ın "Politika" gazetesine mülakat verdi. Gazete, mülakatın girişinde, "Dünya Türkiye'yi onlarca yıl boyunca, 'pazıları güçlü, midesi boş, beyni küçük ve kalbi zayıf bir insan' gibi algıladı. Abdullah Gül (61), demokrasinin, globalleşmenin, çağdaşlığın ve İslam'ın birbiriyle bağdaşmasını hedefleyen, eşi benzeri olmayan bir deneyime sahip, bugün siyaseten güçlü bir ülkenin Cumhurbaşkanı" satırlarına yer verdi.
Abdullah Gül'ün Türkiye'nin çağdaş tarihinde açıkça İslami eğilimli olduğunu ifade eden ilk Cumhurbaşkanı olduğuna değinen gazete, "Dini liderlerin siyasi süreçlerde yer alması ile ilgili ne düşünüyorsunuz" sorusuna şu yanıtı aldı: "Dini şahsiyetle siyasi şahsiyetin iki farklı kavram olduğunu düşünüyorum. Bu bütün dinler için geçerlidir. Din adamının görevi, Allah'ın mesajlarını halka ileterek onların mutlu ve barış içinde yaşamalarını sağlamak, halkı bu yönde eğitmektir. Ama bir siyasetçi için durum farklıdır. Dinle ilgilenen bir kişi siyasetle ilgilenmek istiyorsa önce dinî görevinden ayrılmalı, sonra siyasete geçmeli. Siyaset ve dini birbirinden ayırmalıyız. Siyaset, din ile karıştırıldığı takdirde dine zarar verir."
Türkiye'nin Balkanlar'daki rolü konusundaki soruyu ise Cumhurbaşkanı Gül "Türkiye bir Balkan ülkesidir. Tarihî ve Avrupa'daki konumu açısından bakıldığında bu gerçek unutulmamalıdır. Bu, barış ve istikrarın sağlanması için çok önemlidir. Biz bunu bir zenginlik olarak görüyoruz. Çünkü hem Balkanlar'da yer alıyoruz hem de Balkanlar ile derin tarihî bağlarımız var. Burada yaşayan birçok ailenin kökleri de oraya dayanıyor. Hâlâ bu bölgede aileleri var. Ülkem ile Balkanlar arasında büyük dostluk bağları var. Benim Balkanlar'la ilgili öngörüm, NATO'ya üye olan, demokratik, özgür ve ekonomik anlamda daha da zengin bir bölge olacağıdır. Önemli enerji koridorları ile yol ağlarına sahip bir bölgeden bahsediyoruz. Böylece biz de bunun bir parçası olmuş oluyoruz. İstanbul ne kadar önemliyse Belgrat da Avrupa için o kadar önemli bir kapı ve büyük bir başkenttir. Saray Bosna da farklı kültürler ve farklı dinlere ev sahipliği yapıyor. Diğer başkentlerin de mutlaka diğerlerinden ayrı, kendilerine has özellikleri vardır" diye yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin başta basının Balkanlar ile fazla ilgilenmediği görüşüne "Türkiye ve yabancı basın, Balkanlar'daki gelişmeleri yakından takip ediyor. Ancak son zamanlarda Suriye'de yaşananlardan dolayı ilgi, daha çok Orta Doğu'ya kaydı. Biz Balkanlar'la meşgul olan bütün kurumlara üyeyiz ve kurumsal olarak kendimizi Balkanlar'a ait hissediyoruz. Bütün büyük şehirlerimizde birçok Balkan derneğimiz var. Bu nedenle Balkan ülkelerine, sadece resmi olarak değil gayriresmi olarak da Türkiye'yi ziyaret etmelerini ve buradaki derneklerin imkânlarından faydalanmalarını tavsiye ediyoruz. Bu, özellikle ekonomik ilişkiler açısından önemlidir" diyerek karşı çıktı.
Davutoğlu'nun sözlerine yorum
Cumhurbaşkanı Gül, Balkanlar'da durumun normalleşmesi yolundaki engellerin neler olduğu sorusunu yanıtlarken, "Küçük sorunlarla çok fazla meşgul olmamak, olaylara daha geniş açıdan bakmak gerektiğini düşünüyorum. Büyük sorunlar çözüldüğünde küçük sorunlar da çözülür. Bu nedenle NATO'ya üye olmak çok önemli. Böylece bütün ülkeler bir şemsiye altında olursa aralarındaki küçük sorunları da çözebilirler" dedi.
Cumhurbaşkanı Gül'e yöneltilen sorular ve yanıtlardan bir bölümü şöyle:
Politika: Türkiye Dışişleri Bakanı, "komşularla sıfır sorun" politikasını açıklarken bir seferinde, "Bir Türk olarak ben; Brüksel'de bir Avrupalı, Bağdat'ta bir Iraklı, Bosna'da bir Saray Bosnalı ya da Orta Asya'da bir Semerkantlıyım" demişti. Bazıları bu sözleri, Türkiye'nin yeni Osmanlıcılık siyaseti yürüttüğünü iddia ederken kullanıyor. Bununla ilgili ne söyleyebilirsiniz?
Cumhurbaşkanı Gül: Bu tür yorumları çok sık duyuyoruz. Bu, gerçekçi değil. Böyle bir niyetimiz yok. Burada daha önceden tarihî bağları olan halklardan bahsediyoruz. Biz şu anda köprünün her iki tarafında yer alıyoruz. İşgal gibi bir niyetten bahsedersek o zaman şu ana kadar söz ettiğimiz iş birliğinden bahsedemeyiz. Sadece ortak çıkarlar çerçevesinde iş birliği yapılabilir. Bütün Balkan ülkelerinin sınır bütünlüğüne saygı duyuyoruz; nüfusu ne olursa olsun.
Politika: Bölgede tarihten kalma bazı tehlikeli saplantılar olduğu konusuna katılıyor musunuz? Bunların ortadan kaldırılması yönünde çabalar var mı? Cumhurbaşkanı Gül: Tarihte olup bitenlere takılmaktansa geleceğe yönelmenin daha iyi olduğunu düşünüyorum. Geçmişte iyi şeyler de kötü şeyler de yaşandı. Bunlar gerçeklerdir. Olup bitenleri değiştiremeyiz. Bu sadece Balkanlar için geçerli değil. Almanya ve Fransa'nın bir gün ortak hareket edeceğini kim tahmin edebilirdi? Hiç kimse geçmişin mahkûmu olmamalı.
Politika: Türk inşaat firmaları yurt dışında 30 milyar dolar değerinde iş yapıyor. Ancak Sırbistan'da daha küçük yatırımlar söz konusu.
Cumhurbaşkanı Gül: Potansiyeller çok büyük ve bir anda olumlu yönde patlamalar yaşanabilir. Bunu laf olsun diye söylemiyorum. Böyle olduğuna inandığım için söylüyorum. Balkanlar'da "Radnik" çok kaliteli. Bölge ülkelerinin sahip olduğu endüstriyi yenilemek gerekir.