Siyaset-Siyasetçi
cumhuriyet.com.trSiyasette son dönemde yaşanan hızlı değişimler, bu konuya en ilgisiz vatandaşın dahi gündemi haline gelmişken, siyaset ve siyasetçiye ilişkin düşüncelerimizi paylaşmak istedik.
Maalesef siyasetin bir meslek edinir gibi devam edilip diploma alınan fakültesi yok. Aslında bu son derece doğal. Çünkü siyaset yapma olgusu bir meslek ifası gibi düşünülemez. Siyaset yapma, bir hizmettir. Her meslekten insanın ülkesine faydalı olmak için eğer milletvekili ise bir veya yapacakları bitmediyse birkaç dönem, gerçek işini bir kenara bırakarak bayrağı başka bir hizmetkâra devredeceği güne kadar, vekil olmayacaksa partisi içinde alacağı görevleri, yine verimli olabildiği sürece sürdürmesi gereken bir vazifedir.
Bu anlayış çerçevesinde kendi dünya görüşüne yakın bir parti içerisinde siyaset yapan veya yapmak isteyen insanların bizce ilk dikkat edecekleri nokta, kişisel çıkarlar değil, ülkeye mensubu oldukları partinin ilkeleri doğrultusunda katkı sunmak olmalıdır. Elbette siyaset bir ekip işidir. Ancak ekip konusu, çok dar ele alınmamalıdır. Şucu veya bucu diye adlandırılmak uğruna bazı değerler yok sayılmamalıdır. Önemli olan, bulundukları partinin tüzelkişiliğinin ilkeli bir şekilde temsilidir. Bu temsil bazen genel başkan olarak ifa edilir. Bazen sade bir üye olarak. Hatta 1., 2. veya 3. adamlıktan sade üyeliğe geçişten sonra o kişilerin söz ve eylemleri, gerçek bir devlet adamı olup olmadıkları yolunda topluma daha somut veri sağlar. Bazen de parti içinde önemli görevler aldığı halde kendisinden beklenmeyen acemiliklerle kredisini cömertçe harcayanlar olur. Bunların tümü, siyaseti öğrenmeye çalışanlar için birer ibretlik derstir.
İşte siyaset gerçekte denize atlayıp yüzme öğrenmeye çalışmak gibi ancak somut olarak parti çalışmalarına katılıp, yaşanan her deneyimin biriktirilmesi ve bu birikimden çıkan değerlere göre şekillenmesiyle yapılmaktadır.
Hiçbir teorik ders, pratik bir dersten öğrenilenden üstün değildir. Siyasetin okulu, siyasi partilerin bizatihi kendisidir.
Bu nedenledir ki siyasi partiler, tüm iyi niyeti ile hizmet etmek isteyenlere eşit davranmalı, herkese aynı şansı vermeli, parti içerisinde herkesin hak ve hukukuna saygı göstermelidir. Gerektiğinde susmayı bilmek, bir mevkiden uzaklaştıktan sonra yine canla başla çalışabilmek, bunu da takdir görmek için değil, doğru olduğu için yapabilmek ne güzeldir…
Ancak bazı tehlikelere de dikkat etmek gerekir. Siyasi partilerin kurdu, dedikodu ve iftiradır. Bir partinin yönetimi özellikle bu iki faaliyet için etkili önlemler almalıdır. Çünkü pek çok değerli insan, sarf ettiği iyi niyetli sözlerinin çarpıtılmış halinin ulaştığı noktada siyasi hayatının bittiğine üzüntü ile tanık olmuştur. Bizce bu gibi durumlarda hakkında söz üretilen kişi mutlaka dinlenmelidir. Ve mümkünse lafı taşıyan için disiplin meselesi düşünülmelidir.
Siyasetçi için en önemli özellik özü sözü bir olmak, siyaseti idealler uğruna amatör bir ruhla yapmaktır. Parti içi demokrasi ve parti içi hukuk ise siyasetteki kalite çıtasının yükselebilmesi için olmazsa olmaz iki koşul olduğu gibi her partili için de önemli birer güvencedir...