'Siyaset kanalları açılırsa Karayılan da gelir'

BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, "Zaten barış olacaksa, siyaset kanallarını açmak zorundasınız" diyerek "O zaman Karayılan da gelir o barış yolları siyaset kanalları açılırsa, elbette ki isterse siyasete katılabilir" dedi.

cumhuriyet.com.tr

BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, "Zaten barış olacaksa, siyaset kanallarını açmak zorundasınız" diyerek "O zaman Karayılan da gelir o barış yolları siyaset kanalları açılırsa, elbette ki isterse siyasete katılabilir. Bir dönem Saddam'a göre, Celal Talabani de teröristti. Saddam gitti, şu an Irak Federe Devleti'nin cumhurbaşkanı" dedi.

Kaplan, 48. Kuruluş yıldönümünü kutlayan Parlamento Muhabirleri Derneği'ni (PMD) ziyaret etti. Kaplan burada gazetecilerin tutuklu milletvekillerinin durumuna ilişkin çözüm arayışlarıyla ilgili sorularını cevaplandırdı.

Tutuklu milletvekilleriyle ilgili muhalefetin çözüm önerisini AKP Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan'ın 'Kandil'den Ankara metro hattı döşemek' olarak değerlendirmesi ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın 'bu sorunun muhalefetin eseri olduğuna' ilişkin açıklamasının hatırlatılması üzerine Kaplan, "Nasıl bir sonuç çıkardılar da metro döşeme hattı olarak gördüler? Ne tünel açıyoruz, ne metro döşüyoruz ama inanın samimi olarak söylüyoruz ki silahın siyasette araç olmaktan tamamen çıkmasını istiyoruz. Herkesin siyaseti legal düzende yapmasını istiyoruz" dedi.


"Teklif getirsinler"


Kaplan, sekiz milletvekilinin 'Anayasa'ya rağmen' tutuklu olduğunu hatırlatarak, Başbakan Erdoğan ve Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in görüşmesinin ardından 3 muhalefet partisi olarak, ortak bir çözümde uzlaştıklarını ve bir yasa teklifi verdiklerini kaydetti. Kaplan, şunları söyledi:

"Bir taraftan Yalçın Akdoğan konuşuyor, bir taraftan Bekir Bozdağ konuşuyor 'kanun teklifi arızalı' diyor. Bir taraftan Başbakan Yardımcısı konuşuyor. Üç ayrı noktadan olumsuzluk ifade eden konuşmalar. Bir taraftan da Genel Merkez, 'MYK bunu değerlendirecek' diyor. Daha dün 1 Mayıs'ta Başbakanla görüşen sizdiniz, bu üst düzey kadroydu. Başbakan'la görüştünüz, Haluk İpek de vardı onlardan. Şimdi de 'MYK karar verecek' diyorsunuz. O zaman AK Parti'ye şunu söylüyoruz; madem demokrasiye inanıyorsunuz, tutuklu milletvekilleri konusunda hadi şöyle sağlam bir kanun teklifiyle siz gelin karşımıza. Muhalefet teklifini vermiştir. Gelin de görelim. Her şeyi engellemenin, demokrasiyi tıkamanın, Meclis'i çalışamaz duruma sokmanın bir anlamı yok. Sizin teklifiniz ne kardeşim? Çok açık soruyoruz."

BDP'nin bu konuda çok net olduğunu ve Anayasa'nın 83. maddesinin 2. fıkrasının kökten değişmesini istediklerini ifade eden Kaplan, "Böyle bir madde olmaz. Hala tutuklu olmayan milletvekilleri bile yargı tehdidi altında, her gün ifadeye çağrılıyor, duruşmaya çağrılıyor. Yürütmenin ve yargının tehdidi sürüyor; buna son vermek gerekiyor. Bunun için AKP'nin Meclis'te iktidar çoğunluğu vardır. Bu konuda yazılı, resmi bir kanun teklifi ile kendilerini de çıkmasını bekliyoruz. Meclis başkanı da bu çalışmaları sürdürüyor. Bir teklif geldiği takdirde de biz bunu değerlendireceğiz" dedi.


Murat Karayılan

Gazetecilerin "İktidar partisi sözcüleri tarafından Murat Karayılan örneği veriliyor" sözlerine de yanıt veren Kaplan, kimsenin inandırıcılığı olmayan bu tür gerekçelere sığınmaması gerektiğini söyledi. Kaplan, şöyle devam etti:

"Ne Karayılan bu dönemde böyle bir amaçla gelir, ne de hukuk çerçevesinde bu kanun teklifi böyle bir yol açıyor. Barış, demokrasi olacaksa, kökten bir çözüm Anayasa değişikliğinde olur; o zaman bu konuşulur. Yasa teklifi sadece tutuklu vekillerin sorununa çözüm getiren bir tekliftir. Böyle bir anlam çıkartılmasını 30 yıllık ceza hukukçusu olarak hayretle, şaşkınlıkla, samimiyetsizlikle karşılıyorum. Bunu istismar aracı olarak kullanmamaları gerektiğini düşünüyorum.

Böyle bir gerekçeye niye sığınma ihtiyacı duyarlar, bunu da anlamış değilim. Bu Meclis'te darbeciler geldi milletvekilliği yaptı, işkenceciler yaptı, katiller geldi, hakkında hüküm kararı olanlar, birçok yüz kızartıcı suçtan mahkum olanlar geldi milletvekilliği yaptı. Bu tartışmayı niye açar AKP. Yani bir sorunu çözümsüzlüğe itmek için bunu tartışmanın bir anlamı yok. Zaten barış olacaksa, siyaset kanallarını açmak zorundasınız. O zaman Karayılan da gelir o barış yolları siyaset kanalları açılırsa, elbette ki isterse siyasete katılabilir."

Bunun dünya örneklerini de bulunduğunu ifade eden Kaplan, "Saddam'a göre, Celal Talabani de teröristti. Saddam gitti, şu an Irak Federe Devleti'nin cumhurbaşkanı" dedi.

Türkiye'nin Kürt sorununun ayrı bir konu, tutuklu milletvekillerinin ayrı bir konu olduğunu kaydeden Kaplan, şunları söyledi:

"Tutuklu milletvekilleri içinde CHP'nin, MHP'nin farklı örgütlerden farklı suçlardan yargılamaları var. Bizim milletvekillerimiz düşünce suçundan yargılanıyorlar, bunun altını çiziyorum. Bir tek silahlı eylem, şiddet eylemi dosyalarında yok. Örgüt üyeliğinden zaten 3 yılı aşkın süredir tutuklular. Zaten mahkeme istese de daha fazla tutuklu bırakamaz. Öyle bize de minnet yapmasın AK Parti. Ama Meclis'in bu ayıbını gidermek zorundayız, ortak çözmek istiyoruz. AK Parti bu iradeyi gösteremiyorsa, demokrasi zaafın aşıyor; en büyük zaafı da milli iradeye saygısızlıkta tezahür ediyor. Bu ayıba, bu yanlışa, bu hukuksuzluğa düşmemeleri gerek."


"KGM, işlevsiz"

Bir gazetecinin, "Terörle mücadele konusunda Başbakan'ın 'terörle mücadelede siyasal uzantılarıyla da müzakere ederiz' dedi. Bu sözün kaynağı olan Kamu Güvenliği Müsteşarı istifa etti. Bazı bakanlarla sıkıntı yaşadığı iddia edildi. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu cevap veren Kaplan, "Kamu Düzeni Müsteşarlığı'nın şekli, işlevsiz, gereksiz bir kurum olduğunu daha yasalaşma sürecinde söylemiştik. Ne işe yarıyor? Bir etkisin görüyor musunuz? Bu konudan sorumlu koordinatör Başbakan Yardımcısı var zaten. İlgili bakanlar var. Zaten bürokratların esamesi okunmuyor. Yani bu sorunu bürokratlara yıkıp, bürokratlara bağlamak doğru değil. İstifa etmiş mi etmemiş mi, o konuda da resmi açıklama yansımadı. Ama bu başbakanın sözleridir. Demokrasi gereği 'Meclis'te bulunan partilerle müzakere' Başbakan'ın sözüdür. Sözüne sahip çıkması gereken Başbakandır" diye konuştu.

 

Süt zehirlenmesi

Okullarda dağıtılan sütlerden kaynaklı rahatsızlıklarla ilgili bir soru üzerine de Kaplan, sütün zararlı olmadığını ancak hükümetin beceriksizliğinin söz konusu olduğunu söyledi. Kaplan, şöyle konuştu:

"Birileri çocuklarımızın sağlığıyla oynuyorsa, Tarım Bakanlığı, Milli Eğitim bakanlığı, Sağlık Bakanlığı bunun sorumluluğu altındadır. Bunu yapanların kamuoyunda teşhir edilmesi ve hukuk önünde gereğinin yapılması gerekiyor. Çocuklara sütün yanında fındık, kuru incir ve kayısı gibi şeylerinde verilebilir."