Siyaset Bilime Karışmamalı
cumhuriyet.com.trDinin kamusal alana taşması siyasallaşmayı kaçınılmaz kılmaktadır. Dinin siyasallaşması ise kendi kutsalının kemirilmesine yol açar. Eğer sanat, bilim ve teknolojide gelişme bekleniyorsa, “formatlanmış” bireyler değil, özgürlük, eşitlik, adalet, hoşgörü ve dayanışma olarak özetlenebilecek evrensel değerlere sahip özgür ve çağdaş bireyler yetiştirme hedeflenmelidir.
Marmara Üniversitesi’nde Marmara Genç Vizyon Kulübü’nün düzenlediği ‘Bilim Türler Arası Evrimi Neden Kabul Etmiyor’ başlıklı evrim karşıtı sempozyum 16-17 Mayıs 2012 tarihinde yapıldı. Bir bilimsel toplantı, katılımcıları kısıtlar ve kapalı kapılar arkasında yapılırsa, bilimsel toplantıların açıklık ilkesi bozulduğu için bilimsellik niteliğini yitirir. İşte bu toplantı belli amaca yönelik güdümlü bir toplantı olduğu için bilimsel bir toplantı değildir. Böyle bir toplantıya bir üniversite alet edildiği için o üniversitenin misyonu zedelenmiştir. Organizasyonun arkasında Ak Gençlik olduğu belirtilmiştir[1]. Bu da bize siyasetin bilime karışmasının son örneğini vermiştir.
Bilim disiplinlere göre bazı farklılıklar göstermekle birlikte, birbirine benzer bilimsel yöntemler kullanılan kesintisiz bir üretim sürecini içermektedir. Doğayı araştırmak ya da bilinmeyeni ortaya çıkarmak üzere kullanılacak bilimsel yöntemler beş aşamada özetlenebilir.
Tanımlama ve gözlem: Araştırılacak konunun ya da nesnenin özelliklerinin belirlenmesi ve gözlemlerin titiz ölçümlerle desteklenmesi eylemlerini içermektedir. Varsayım: Bir olguyu ya da süreci açıklamak üzere önerilen geçici yapı ya da modeldir. Bu yapı kanıtlarla desteklenmeli ve buradan genele, kalıcı yapıya ya da evrensele geçilebilmelidir. Öngörü: Kullanışlı varsayım, akıl yürütmeyle ya da tümdengelim çıkarımlarla öngörü yapma olanağı sağlamalıdır. Öngörü bir laboratuvar ortamındaki deneysel çalışmanın sonucuna yönelik olabileceği gibi istatiksel verilerle açıklanabilecek bazı olasılıklar üzerine olabilir. Deney: Öngörüler deneylerle sınanmalı ve onların sağlamaları yapılmalıdır. Eğer deney sonuçları öngörülerle çelişiyorsa o zaman varsayımlar yeniden gözden geçirilmeli ve gerekiyorsa yeni varsayımlar oluşturulmalıdır. Deney yenilenebilir nitelikte olmalı, deney sonuçları bilimsel yayınlarla başkalarının irdelemesine ve sorgulamasına açık tutulmalıdır. Bilimsel kuram: Doğayı, doğal süreçleri ya da olguyu açıklayan güvenilir, tutarlı ve kapsamlı bilgi bütünlüğüdür. Evrim Kuramı, Görecelik Kuramı, Doğrusal Sistem Kuramı verilebilecek bazı örneklerdir. Görüldüğü gibi bilimsel süreç yinelemeli ve süreklidir. Bu niteliklerle bilimsel üretim, bünyesine uygun olmayanları ayıklar, yanlışları giderir, güvenilir olanları saklar, böylece büyür ve temelini sürekli sağlamlaştırır. Son 300 yıldaki bilimsel devrimin başarısının altında bu dinamik özellik bulunmaktadır. Bilimin erdemi sürekli sorgulanabilir ve yanlışlanabilir olmasıdır.
Bağnaz Evrim Kuramı karşıtlığı ABD’de palazlanıp kök salabilmiştir[2]. Öncü rolü ‘Discovery’ Enstitüsü üslenmiştir[3]. Evrim konusundaki bilimsel çalışmalarda elde edilen belirgin başarılı sonuçlar, “yaratılış” yerine “akıllı tasarım” adı altında bilimimsi bir kılıf ile savaşımın sürdürülmesine yol açmıştır[4]. Son otuz yılda, yaratılışçılığın ABD dışında hızlı gelişme gösterdiği ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. 80’li yıllarda, hükümetin hoşgörüsü ve yüreklendirmesiyle, Evrim Kuramı’nın yanı sıra, bilimsel olmayan yaratılışçı görüş biyoloji kitaplarında yer bulabilmiştir. Kutsal kitaba Newton Yasası’nı monte etmek ne kadar tuhaf ve yanlış ise biyoloji kitabına yaratılış inancını monte etmek o kadar tuhaf ve yanlıştır. Bu da siyasetin bilime karışmasının en ünlü örneklerinden biridir. Evrim Kuramı’nın 150 yıllık serüveni boyunca, her bilimsel kuram gibi yanlışları bilimsel yöntemler kullanılarak gösterilene kadar geçerlilik ilkesi gereği, kuramı doğrulayan yüz binin üzerinde bilimsel çalışmalar yapılmış ve yayımlanmıştır. Yaratılışı, bilimimsi çerçevede açıklamak üzere ortaya atılan “akıllı tasarım” üzerine yayınlanmış bilimsel eserler bulunmamaktadır[4]. Türkiye’de evrim karşıtlığının siyasal savaşımını “Harun Yahya” kitaplığı oluşturmaktadır[5]. Hiçbir bilimsel temeli olmayan ve herhangi bir bilim topluluğu tarafından kabul görmeyen kitaplar geniş kitlelere, bilim hayranlığından değil, bu siyasal savaşımın malzemesi olarak dağıtılmaktadır. Bu da siyasetin bilime karışma çabasından başka bir şey değildir. Bu tür zorlamalara karşın er ya da geç bilimsel görüş, tarihteki acı örneklerde de olduğu gibi, kabul görecektir. Evrim Kuramı’ndan yararlanılarak geliştirilen bolca sağlık ürünü tüketilirken nedense bağnaz evrim karşıtlığı unutuluveriyor.
Geçmişe dönüp baktığımızda, bilim ile bağnazlığın sürekli savaşım durumunda olduğunu görmekteyiz[6]. Bağnaz, bir düşünceye, bir inanışa, bir topluluğa aşırı ölçüde ve inatla bağlanıp ondan başka bir düşünce ve inanışa düşmanca ve hoşgörüsüzce karşı olan kişidir. Bağnazlığın yaygın olan türleri dincilik ve ırkçılık, tarih boyunca ve geniş bir coğrafya içinde varlıklarını göstermişlerdir. Bilim karşıtlığı ise tümüyle dinsel bağnazlık olarak sergilenmiştir. Bugünlerde tartışmasız kabul gören “dindar nesil” hedefi, bağnaz nesilden başka bir şey olmayacaktır. Dindar kişi yaşantısını dinine göre düzenleyen kişidir. Görüldüğü gibi dindar kişi tarafından tekli değerler kümesi sahiplenilmiş demektir. Dindar yaşam hedefi, hayat tarzı dayatmasıdır. Cumhuriyetimizin özünü oluşturan laiklik ilkesi ile bağdaşmayan bir hedeftir. Laiklik tüm inançları politika alanı dışına çıkarmakta ve tümüne eşit uzaklıkta durmaktadır. Başka bir deyişle din referanslı siyaseti yasaklamaktadır. Laiklik ilkesi, özgür aklın ve bireyin özgür yaşantısının güvencesidir. Dinin kamusal alana taşması siyasallaşmayı kaçınılmaz kılmaktadır. Dinin siyasallaşması ise kendi kutsalının kemirilmesine yol açar. Eğer sanat, bilim ve teknolojide gelişme bekleniyorsa, “formatlanmış” bireyler değil, özgürlük, eşitlik, adalet, hoşgörü ve dayanışma olarak özetlenebilecek evrensel değerlere sahip özgür ve çağdaş bireyler yetiştirme hedeflenmelidir. Diğer Müslüman ülkelerle karşılaştırıldığında Cumhuriyet döneminin başarı anahtarı bu laiklik ilkesi olmuştur. Laiklik ilkesinin sulandırılması ya da etkisizleştirilmesi, Cumhuriyetimizin genetiğinin değiştirilmesi anlamını taşır. Bu da bir daha geri dönülemeyecek yola girmek demektir.
Prof. Dr. Alper Uraz/ Başkent Üniversitesi
Kaynaklar
1- Kuruçay, G. “Bilim, Türler Arası Evrimi Kabul Etmiyor mu?” Cumhuriyet Bilim Teknoloji Dergisi, 25 Mayıs 2012.
2- Kence, A. “Yaratılışçılar Nereden Nereye..”, Bilim ve Gelecek Dergisi, Sayı: 39, Mayıs 2007.
3- www.discovery.org Evrim Kuramı’na karşı bağnazlığını sürdüren “Discovery Institute”e ait.
4- Brochman, J. (Ed.) “Intelligent Thought: Science Versus the Intelligent Design Movement”, Vintage, US, 2006.
5- Bilim ve Gelecek Dergisi Editörlüğü, “Harun Yahya Safsatası ve Evrim Kuramı”, Bilim ve Gelecek Kitaplığı, 2009.
6- Uraz, A. ”Bilim ve Bağnazlık”, Bilim ve Gelecek Dergisi, Sayı 72, Şubat 2010.