"Şimdi durum ibret verici"

Açıklamada, 16 Ekim ''Dünya Gıda Günü''nde gıda, beslenme, açlık ve tüketim üzerine pek çok sorunun gündemde olduğu belirtildi ve tüm sorunları çevreleyen tek başlığın yoksulluk olduğu ifade edildi. Türkiye'de tarım ve hayvancılığın, özelleştirmeler, plansızlık, ufuksuzluk ölçeğinde uygulanan politikalar neticesinde çökertildiği öne sürülerek, bunun et ve süt üretimini baltaladığı savunuldu. Yoksulların ve işsizlerin yetersiz beslenme ile açlıkla boğuştuğu ifade edilerek, şunlar kaydedildi:

''Otuz yıl önce gıdada kendi kendine yetebilen ülkeler arasında olan Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu durum gerçekten ibret vericidir. Son yirmi yılda ülkemizin canlı hayvan sayısında görülen gerileme istatistiklerle sabittir. Artan nüfusla birlikte üretim açığı giderek fazlalaşmaktadır. Üretici, girdi maliyetlerindeki artışla başa çıkamadığı için sektörden çekilme yolunu seçmektedir. İşletme ölçeği, hastalıklarla mücadele gibi sorunların yarattığı verimsizlik ve kalite düşüklüğü sektörün rekabet gücünü azaltırken, üretim yetersizliği fiyatları da yukarı çekmektedir.

Tarım ve hayvancılık konusunda politik olarak yapılan yanlışlara eğilip, köklü ve planlı bir çözüm arayışına girilmesi için geç bile kalınmıştır. Hükümetin son aylarda artan fiyatlara bulduğu çözüm sadece et ve süt ithalatının önünü açmak olmuştur. Üreticiler temel sorunlarının çözümünü beklerken, ithalatla piyasadan dışlanmakta, fakirleşmektedirler. Bu durum Türkiye'yi et ve süt gibi en temel gıda ürünlerinde tehlikeli bir şekilde dışa bağımlı hale getirirken, öte yanda tarımsal istihdamın daha da fazla daralmasına, işsizlik ve açlık sorununun artmasına neden olmaktadır.''

''Biz üretmesek de olur, ithalatla açığı kaparız'' mantığının son derece tehlikeli olduğu savunulan açıklamada, üreticiyi girdisinden, üretimine kadar her alanda desteklemek, hayvancılığın artan tüketim ihtiyacını karşılayabilecek nicelik ve nitelikte geliştirilmesi için gerekli planlamayı yapmak gerektiği ifade edildi.