Sherlock Holmes ve Yedi Ölümcül Günah (13.10.2020)
19. yüzyılın sonlarında ortaya çıkmış, üstün zekâlı, bir o kadar da eksantrik dedektif Sherlock Holmes… Sir Conan Artur Doyle belleklerimize elinde büyüteciyle gizemleri aydınlatan, adalet arayan dedektif profilini kazımış.
Çağatay YaşmutGİZEMLİ
CİNAYETLERİN PEŞİNDE
Sherlock
Holmes, tıpkı Poe’nin Auguste Dupin’i gibi erişilmez bir tümevarım makinesi. En
ince ayrıntıları dahi gören ve bu ayrıntılardan başarılı çıkarımlar yapan
analitik düşünce kralı! Antisosyal, depresif, Baker Sokağı 221B’deki evinin
duvarlarını talim alanına döndürmediği zamanlarda uyuşturucu, meditasyon veya
kemanından çıkan nağmelerle düşüncelerini toplayan, huylu Sherlock Holmes!
Yayımlandığı
dönem itibariyle başta İngiliz okurlarının sonra da tüm dünyanın gönlünü ve
aklını fethetmiş bu karakterin başarısına diyecek yok. Zekâsıyla okuru hem
büyülüyor hem de eziyor. Özel dedektif oluşu onu, hem sosyal hiyerarşinin katı
kabullerinden özgürleştiriyor hem de polis teşkilatının kuralcı yapılanmasından
üstün konuma getiriyor.
Öte
yandan Holmes’un şefkat arayan garip bir hali de var. Kadınlarla iletişiminde
sergilediği davranışlar da onun bu cinse karşı tutumunun, o çok kendine güvenli
halinin altında naif bir erkek olduğunu düşündürüyor.
GÜNÜMÜZÜN
SHERLOCK HOLMES’Ü
Polisiyenin
zirvesine oturmuş bu üstün zekâlı dedektif, günümüzde pek çok yazarın kaleminde
hayat bulmayı sürdürüyor, asla da zirveden inmeyi düşünmüyor. İngiltere doğumlu
yazar Barry Day de, Doyle’un mirasını aynı heyecanla sürdüren yazarlardan biri.
Halefinden farklı olarak, Sherlock Holmes hikâyelerinde pek de görmeye alışık
olmadığımız gizemli cinayetler Barry Day’in hikâyelerinde başat ögeyi
oluşturuyor.
Baştan
sona gizemle örülü hikâyemize gelince… Sherlock Holmes ve Watson (hikâyenin anlatıcısı
tabii ki Watson) bir av partisi için İskoçya’dadırlar. Olaylar, polis
detektiflerinden birinin, bir ölüm vakasını çözmek için Holmes’den yardım
istemesiyle başlar. Kurban Sir Simon Briggs isminde Güney İngiltere’den gelmiş
bir beyefendidir. Ceset kütüphanenin içinde özel olarak tasarlanmış, hava
geçirmez gizli bir odada bulunmuştur.
Olay
yerini inceleyen Holmes katilin kendilerine iki mesaj bıraktığını görür:
Cesedin alnında küllerle yapılmış bir "A" harfi ve yedi genç adamın
poz verdiği, çerçevesi kırılmış bir fotoğraf.
Fotoğraftaki
gençlerden biri hariç hepsinin göğsünde büyük ‘O’, ‘Ş’,‘K’,‘Ö’,‘H’,‘A’
harflerinin yazılı olduğu kazaklar giyiyor olmaları ve kazağında ‘A’ harfi
bulunan genç adamın yüzünün sert biçimde çizilmiş olması Holmes’a işlenen
cinayetin geçmişle bir bağlantısının olduğunu apaçık göstermektedir. O halde,
sorunun cevabı İskoçya’da değil fotoğraftaki gençlerin kimliklerinde ve
bulundukları yerde yatmaktadır.
Dedektifimiz
gençlerin Oxford’da bulunan İsa Kilisesi Koleji’nde okuduklarını ve kendilerine
"Yedi Günahkâr" ismini taktıklarını öğrenir. Bu yedi gencin her biri,
Seven filminden de çok iyi bildiğimiz, Yedi Ölümcül Günah arasından, kendi
tabiatına en uygun olduğunu düşündüğü günahın adını almıştır. Bu adlandırmada
‘A’ Açgözlülük, ‘K’ Kibir, ‘O’ Oburluk, ‘Ş’ Şehvet, ‘Ö’ Öfke, ‘H’ Haset, ve
fotoğrafı çeken Mycraft’ın aldığı ‘T’ Tembellik anlamına gelir...
Holmes
katilin özellikle aradığı bir şey olduğunu ve Yedi Günahkarlar’a özel bir mesaj
göndererek aradığı her neyse onu bulana kadar cinayetlere devam edeceğini
düşünmektedir. Gizemi ve cinayetleri bol olan bu Sherlock Holmes romanını
merakla ve severek okudum.
Sherlock
Holmes ve Yedi Ölümcül Günah / Barry Day / Çeviren: Büşra Balcan / Alakarga
Yayınları / 214 s.