'Serbest bırakılmazsa bunun hukuki açıklaması olmaz'

Gazeteci Soner Yalçın'ın tutuklu yargılandığı Odatv davasının 15. oturumu 27 Aralık Perşembe günü yapılacak.

cumhuriyet.com.tr

Odatv çalışanları, “Suçsuz bir insanın hapiste 682 gününe itiraz etmek ya da neden 682 gündür hapiste olduğuna tanıklık etmek için bir duruşmaya gelir misiniz?” diyerek Çağlayan adliyesinde görülen davayı izleme çağrısı yapıyor. Gazeteci Soner Yalçın’ın avukatı Hüseyin Ersöz ise “Soner Yalçın’ın 27 Aralık akşamı mahkemenin vereceği kararla serbest bırakılacağını düşünüyorum. Bunun aksi bir durumun hukuki hiçbir açıklaması olamaz” dedi.

Avukat Ersöz, “Odatv davası hukukun tıkandığı bir noktadır. Teorik hukukun, Türkiye pratiğinde uygulama bulmamasına verilebilecek en somut örneği temsil etmektedir” dedi.

 

Hukuksuz deliller...

TÜBİTAK raporunda bu dokümanların Odatv bilgisayarında oluşturulmadığı, değiştirilmediği ve erişim sağlanmadığının tespit edildiğini kaydederek bilgisayarlarda “sosyal mühendislik amaçlı hedef odaklı” bir virüs saldırısının izlerine rastlandığını vurguladı. “Böyle bir durumda bu dokümanların delil olarak kabul edilmesi evrensel hukuk ilkelerinin yadsınması anlamı taşımaktadır” diyen Ersöz, “Çok yakın bir zamanda Yüce Divan’da verilen karar, hukuka aykırı delillere dayanarak bir yargılama yapılamayacağı yönündeyken Odatv davasında bırakın yargılamanın sürmesini, bu yasadışı dokümanlara dayanarak tutukluluk halini devamı kararı verilmesi bir hukuk garabetidir” dedi.

“Soner Yalçın neden tutuklu” diye sorulması gerektiğini vurgulayan Ersöz, şöyle devam etti: “Delilleri tartışmalı bir yargılama sürecinde Odatv çalışanlarının tamamının serbest bırakıldığı düşünüldüğünde, yasalar çerçevesinde bu sorunun cevabını vermek mümkün değildir. Odatv davasında birleştirme talebi reddedildikten sonra çıkmaz bir sokağa girilmiştir. Mahkemenin bu noktada iki seçeneği bulunmaktadır. Ya Ergenekon davasının bitmesini bekleyecek ve kararını açıklamayı erteleyecek ya da ‘örgüt yoktur’ diyerek yargılamayı neticelendirecektir. Ancak her iki ihtimal halinde de Yalçın’a özgürlüğünün iadesi şarttır. Oluşan kanı, basın özgürlüğünün hedef alındığı yönündedir. Bu imaj Türkiye’nin ne ölçüde demokratik bir hukuk devleti olduğunun sorgulanmasına neden olmaktadır.”