Şekip Mosturoğlu: Kumpası destekleyenlerin çoğu işlerine devam ediyor

Şike kumpası nedeniyle cezaevinde kalan Şekip Mosturoğlu, “O günün aktörleri etkinliklerini farklı şekilde sürdürüyor” dedi.

Seyhan Avşar

“Büyük kitleler faylar şeklinde ayrıştırılıyor. Bunların amaçları belli, bu faylar zaman zaman birbirine çarparak büyük toplumsal olaylara yol açıyor. Biz bu futbol iklimini en açık şekilde 3 Temmuz’da gördük, yaşadık. Bahsettiğim kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı, çatışma ortamı yaratan futbol iklimini oluşturan paydaşlar 3 Temmuz sürecinde de etkinlerdi ve herkesin gözü önünde faaliyette bulundular. O günün aktörleri bugün de aynı etkinliklerini farklı şekillerde sürdürüyorlar.”

Tam 9 yıl önce, FETÖ’cü hâkim ve savcılar tarafından Fenerbahçe Spor Kulübü’ne “Şike Kumpası” kuruldu. Eski Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda yönetici tutuklandı. Fenerbahçe Kulübü bu süreçte taraftarıyla ve yöneticileriyle FETÖ’ye direndi. O dönemde 8 ay boyunca cezaevinde kalan Fenerbahçe’nin eski yöneticisi Şekip Mosturoğlu, son 10 yılda saha içinde ve dışında yaşananlar bir arada değerlendirildiğinde aynı iklimin sürdüğünü söylüyor. O dönem Fenerbahçe’ye düzenlenen kumpası destekleyenlerin birçoğunun spor ve basın camiasında görev yapmaya devam ettiğini anımsatan Mosturoğlu, “3 Temmuz kumpasında yazılanlar, televizyonda söylenenler arşivlerde mevcut. Bunları kimlerin söylediği de belli. Pek çoğu bugün hiçbir şey yazmamış, söylememiş gibi işlerine devam ediyor. Hatta bir kısmı, medyada Fenerbahçe destekçisi gibi gözüküp Fenerbahçe’nin haklarını savunuyor. Sanırım toplumsal hafızanın zayıflığına güveniyorlar. 3 Temmuz kumpas davası dosyasında o tarihlerde Emniyet müdürlüğü santralından aranan yayın kuruluşları ve gazetecilere ait HTS kayıtları var. O kayıtlar bile aslında çok şey anlatıyor” diyor.

‘BASİT BİR RANT MÜCADELESİ DEĞİL’

- Eski futbolcu Rıdvan Dilmen’in, “Türk spor basınında FETÖ’cü gazeteciler ve yöneticiler hâlâ işbaşında” sözleri oldukça önemliydi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Rıdvan Dilmen’in açıklamalarını çok önemli buluyorum. Herkes Rıdvan Hoca’nın açıklamalarını parça parça değerlendirdi. Oysa bana göre Türkiye’de belli amaçlarla yaratılan futbol iklimini açık seçik bir şekilde anlattı Rıdvan Hoca. Futbol sektörünün tüm paydaşlarına ilişkin zaman zaman yüksek sesle konuşulan birbirinden kopuk olayları hem de kendisi tarafından bizzat yaşananlarla birlikte anlattı.

- “3 Temmuz Kumpası’nda FETÖ’cülerin hazırladığı iddianameyi destekleyenlerin Fenerbahçe’nin dostuymuş gibi medyada yer aldıklarını” söylemiştiniz. Bu konuyu biraz açar mısınız?

Bu konu sadece basit bir rant elde etme mücadelesi değil. Tabii ki bu sektördeki herkes daha fazla pay alabilmek için pozisyon alma, gücü ele geçirme mücadelesinde, ama anlatmak istediğim bundan daha öte. Burada futbol iklimi kavramı ile anlatmak istediğim şu: Bir yapı, büyük kitleleri faylar şeklinde ayrıştırıyor. Bunların amaçları belli: Bu kırıkları zaman zaman birbirine çarptırarak büyük toplumsal olaylara yol açmak. Biz bu futbol iklimini en açık şekilde 3 Temmuz’da gördük, yaşadık. Bahsettiğim kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı, çatışma ortamı yaratan futbol iklimini oluşturan paydaşlar 3 Temmuz sürecinde de etkinlerdi ve herkesin gözü önünde faaliyette bulundular. O günün aktörleri bugün de aynı etkinliklerini farklı şekillerde sürdürüyorlar. Bunların bir kısmı FETÖ örgütünün bağlıları bir kısmı ise taşeronluklarını yaptı. Bunları hâlâ futbol sektöründe görüyoruz. Kulüpler arasındaki sert rekabetten dolayı kulüpler başlarına bir iş gelene kadar bu iklimden besleniyor. Rakibin bu iklimden olumsuz olarak etkilenmesi işlerine geliyor. 3 Temmuz’dan beri yani son dokuz yılda Fenerbahçe’nin yaşadığı olaylara bir bakın. 3 Temmuz olayı, şampiyonluğa giden takımın otobüsünün kurşunlanması, 12 Mayıs’ta bir stadyum dolusu insana, kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden polis tarafından uygulanan orantısız güç kullanımı... Bunlar dünyada hangi kulübün başına gelebilir ve o kulüp de tüm bu depremlere rağmen ayakta kalabilir. Geriye dönüp baktığımızda son 10 yılda saha içinde ve dışında yaşananlar bir arada değerlendirildiğinde hâlâ aynı iklimin sürdüğünü söylememiz lazım. 3 Temmuz Kumpası’nda yazılanlar, televizyonda söylenenler arşivlerde mevcut. Bunları kimlerin söylediği de belli. O gün sürece destek verenlerden çok azı sorumluluk göstererek en azından pişmanlıklarını dile getirdiler. Pek çoğu bugün hiçbir şey yazmamış, söylememiş gibi işlerine devam ediyor. Hatta bir kısmı, medyada Fenerbahçe destekçisi gibi gözüküp Fenerbahçe’nin haklarını savunuyor. Bunların kim olduğunu herkes biliyor. Onlar da kendilerini biliyor. Sanırım toplumsal hafızanın zayıflığına güveniyorlar. Ama unutulmasın ki yıllar önce verilmeyen bir korneri hatırlayan ve bugün sorgulayan geniş bir taraftar kitlesi var ve bu taraftar kitlesi asla onları unutmadı. 3 Temmuz kumpas davası dosyasında o tarihlerde emniyet müdürlüğü santralından aranan yayın kuruluşları ve gazetecilere ait HTS kayıtları var. O kayıtlar bile aslında çok şeyler söylüyor.

‘10 YILDA TEK AÇIKLAMA YOK’

- A Milli Futbol Takımı’nın 2010 yılında Amerika’ya turneye gittiği sırada, kamptan ayrılan bazı yönetici ve futbolcuların Pensilvanya’ya ziyarete gittiklerini biliyoruz. Bank Asya’ya para yatıranların yargılandığı süreçte bu isimlerin birçoğu hakkında soruşturma dahi açılmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

A Milli takımın 2010 yılında Amerika turnesi sırasında futbolcuların, teknik heyetin, yöneticilerin ve misafirlerin bir kısmının kamptan ayrılarak Pensilvanya’ya gittiklerini bizler de ulusal medyadan öğrendik. Ben hiçbir önyargı olmadan, en azından gidenlerin kim olduğunu kamuoyunun bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Geçen 10 yılda bu konuda tek bir açıklama olmamasını da üzüntü ile karşılıyorum. Bu gibi önemli bir konuda toplumun bilgi alma hakkı olduğunu düşünüyorum. Daha bu önemli konuda bile somut bilgiye erişilemeyen bir ortamda futbol sektörünün bu yapıdan arındırıldığını söylemek de mümkün değil.

- Sizce spor camiası FETÖ’den nasıl temizlenebilir?

Özelde futbolda genelde FETÖ temizliği konusunda en azından mevcut soruşturma dosyalarında adı geçen ve haklarında hiçbir işlem yapılmayan kişiler çağırılarak dinlenir ve bu şekilde daha kapsamlı bilgilere erişilebilir. Yine ByLock ve ardışık arama kapsamından da bir takım somut delillere ulaşılabilir. Maddi destek sağlayanların tespiti için kapsamlı bir araştırma yapılabilir. Bu yapının en güçlü olduğu zamanda futbol sektöründen toplanan himmet ve yardımları duyuyorduk. Bugün acaba bu akış durdurulabildi mi? Bu konunun da üzerine gidilmesi gerekiyor. Aziz Yıldırım tarafından 3 Temmuz paydaşları ile ilgili olarak yapılan bir suç duyurusu var. Bu suç duyurusunda ismi geçenler hakkında (biri hariç) hiçbir şey yapılmadı.