Sedef Erken: Niyet varsa çözülür

“Bir de size yüz veriyoruz” sözü Erken için bardağı taşıran damla oldu. Erken, “Buna hakkı yok ki kimsenin. Bu ülkenin vergi veren vatandaşı olarak bir devlet okulunda böyle bir aşağılanmayı kaldırmak durumunda değilim. Benim için kırmızı çizgi” diyor.

Hilal Köse

İstanbul otizm Gönüllüleri Derneği Başkanı avukat Sedef Erken, yıllardır verdiği mücadeleyle öncü bir isim. Hep dimdik ayaktaydı. Eğitim hakkı için verdiği onca çabanın ardından Oğlu Ozan’ı okula göndermeme kararı alması deprem etkisi yarattı. Milli Eğitim Bakanı’nın mesajıyla yeniden umutlanan Erken, “Çözüm için en önemli şey ne diyorsanız bence niyet. Gerçek bir niyet varsa sizde, sonuna kadar götürürsünüz” diyor.

Bakan Ziya Selçuk’un “sorunları birlikte aşacağız” tweetiyle başlayalım mı?

15 milyon öğrencinin sorunuyla uğraşan bakanlıkta, özel eğitim genel müdürlüğünün görev alanındaki konulara bir türlü sıra gelmediğini yıllardır gözlüyoruz. O tweet yüzünden sadece ben değil, başka aileler de umutlandı. Sayın Bakan göreve başlarken de böyle bir umut dalgası yayılmıştı. Tweetin hemen ardından bakanlıktan aradılar. Bir görüşme gerçekleşecek. Biz bilgimizi, bugüne kadar yaptığımız çalışmaları götüreceğiz. Aileler olarak ortak duygumuzu ifade edeceğiz. Nasıl olacak bilemiyorum. Süreç başlamış oldu. Sonucunun da herkese fayda sağlayacak noktaya ulaşmasını umuyoruz. O görüşmede belki iyi bir şeyler başlıyor olacak. Güzel sonuç alacağımızı düşünüyorum ben.

Her şey hazır...

Eğitimdeki engelleri kaldırmak için atılcak en önemli adım ne sizce?
Yapılması gerekenlerin hepsi otizm eylem planında yazılı. Tek bir şey söylemem gerekirse, en önemli şey ne diyorsanız bence niyet. Gerçek bir niyet varsa sizde, sonuna kadar, gücünüzün yettiği yere kadar götürürsünüz. Biraz dokunuşla ilerleyebilecek bir konu. Kağıt üzerinde, yasalarda, yönetmeliklerde, eğitim modüllerinde her şey hazır. Velilerden talep var. Öğretmenlere motivasyon sağlamamız gerekiyor. Başarılı olan öğretmenler ödüllendirilmeli. Zorlukların üstesinden gelen öğretmeni takdir etmediğimizde, hata yapanı yarmadığımızda sonuç alamıyoruz.

Öğretmen mi işin anahtarı?
Öğretmen, hem anne, hem gazeteci, hem avukat, yani her şey bir çocuk için. Günün en uzun saatlerini öğretmeniyle geçiriyor. Çocuk büyüdükçe anne etkisi de azalıyor zaten. Annenin sağlıklı bir şekilde varlığı onun için en büyük ihtiyaç. Oğlum beni mutsuz gördüğünde hemen yanaklarımı tutup suratımı güldürüyor. Anne kötüyse, kötü giden bir şeyler var hissi... Oğlum bana, benim ona üzüldüğümden daha çok üzülüyor inanın. O zaman teşekkür ederim ya. Buyrun siz nasıl biliyorsanız, ben de nasıl biliyorsam öyle yapayım.

Sizin için bardağı taşıran son damla ne oldu?

Aşağılanmak. ‘Bir de size yüz veriyoruz’ lafı... Buna hakkı yok ki kimsenin. Bu ülkenin vergi veren vatandaşı olarak bir devlet okulunda böyle bir aşağılanmayı kaldırmak durumunda değilim. Benim için kırmızı çizgi. Çocuğumla ilgili yasal hakkımı talep ettiğim için beni aşağılayamazsın arkadaş.

Beni o eğitiyor

Ozan’ın, olaydan 10 gün öncesinde okula gitmemeye başladığını söylediniz. Neden gitmiyordu?
Çocuk zaten okuldan soğudu. Tepkisini verdi ama onlar görmediler ya da umursamadılar her neyse. Ordaki pozisyonu çocuk için riskli hale gelmeye başladı. Çocuk yıpranıyor, ben yıpranıyorum. Biz yalnız yaşayan ana oğuluz. Birimizden biri olumsuz olduğunda evdeki hava ağır depresif oluyor. Biz gül gibi geçiniriz oğlumla. Eğitiriz de birbirimizi. Benden çok o beni eğitiyor zaten.

Nasıl eğitti?
Onu değil, önce kendimi eğitmem gerektiğini öğretti. Anne olarak bir şeyi nasıl yaptığınızın çok önemi yok ama nasıl biri olduğunuzun çok önemi var.

Sedef Erken ve oğlu Ozan...

Ozan’la yolculuğunuzda eski eşiniz Ogün Sanlısoy’la dengeyi nasıl kurdunuz?

Anne olarak bakım size kalıyor daha çok. Tabii ki bir müzisyenin konserleri hafta sonu oluyor. Stüdyoya girdiği zaman dünyayı unutuyor. Ben de duruşmaya girdiğimde dünyayı unutuyorum. Bir denge aramamak lazım. Yüzde 50 yüzde 50 olamaz. Bazen yüzde 40’a inersiniz bazen yüzde 80’e çıkarsınız. Duygusal olarak düştüğüm o gün babası tuttu elimden. Sorumluluğu yüzde 90 ona yükledim o karar anında.

Erkek yardımı reddediyor

Birçok ailede kadınlar yalnız kalıyor diyebilir miyiz?

Evet. Kadınlara sosyal hizmet desteği gerekiyor. Bu konuda önce bir sosyal politikanızın olmamsı lazım. Erkeklerin de bazı sorunları var. İki tarafı da ele olmak gerekiyor. Birlikte kurulmuş bir yapı var. Bu yıkıldığı zaman düzeni de birlikte tasarlamak gerekiyor. Gelir düzeyi sınırlı ya da çalışma imkanı olamayan, hatta okuma yazma bilmeyen bir anneyi düşündüğünüzde çok vahim durumlar var. Yakından bakmak lazım. Erzurum'un bir köyündeki otizmli bir çocuğun annesiyle babası ayrıldığında olan bitenle, İstanbul'un bir mahallesinde olanları eşitleyemezsiniz. Bazen iki ayrı gezegen gibi.

Özel çocuk sahibi olan çiftlere tavsiyeleriniz var mı?

Önce çocuk. Sonra otizm. Otizm çocuğun üstüne şeffaf bir şemsiye gibi yerleşiyor. Ozan’ın her davranışı otizmli olduğu için değil ki. Karakteri var. Yanı sıra otizmin etkileri... Sorun yaşayanlar mümkünse bir uzmana danışıp sorunu çözmeye çalışmalı. Yeterince denedikten sonra olmuyorsa artık, yine dengeli bir biçim de o ilişkiyi sürdürmeliler. Çocuk arada olduğu sürece kağıt üzerinde boşanıyorsunuz. Birbirinizle belli bir zeminde anlaşmak zorundasınız. Anlaşamıyorsanız yine bir uzmana danışın. O belki siz diyecek ki, sizin sorununuz birbirinizle ilgili değil. Kendinizle ilgi. O zaman siz gider önce kendinizle uzlaşırsınız. Ya da iki kişi darmadağın olur, çocuk da arada haşat olur. Yardım almayı en çok erkekler reddediyor. Boşanıp kavgayı devam ettirmek bana daha da saçma geliyor. An geldi yaptığım da oldu. Aaa ne yapıyorum dedim sonra!

Şimdi ne yapacak?

Dediniz ya duygusal olarak düştüm diye... Hep birlikte panik olduk biz de. Sizle birlikte yürüyen bir otizm mücadelesi var gibi geliyor bana...

Çaktırmamaya çalışıyorum ben bunu. Her şeyin hayırlısı. Kocakarı duası seviyorum ben. Öyle şeyler yaşandı ki... Ne kadar kötü oldu dediğimiz şeyden bambaşka bir iyilik üredi. Güzel olacağını düşündüğümüz şeyler hiç olmadı. Hayatın planlarıyla bizim planlarımız uymuyor ya ben de çok plan yapmıyorum. Gelişine vuruyorum yani...

Şimdi herkes Sedef Erken ne yapacak diye merak ediyor...

Şimdilik Ozan’ı okula göndermeyi düşünmüyorum. Başkaları da göndermesin hiç demiyorum. Herkes kendi özelini yaşasın. Madem biz ne yapıyoruz diye bakıyorlar. Sivil toplumda diğer aileler için de çok ciddi mesai veriyoruz. En büyük sorun, çok fazla soruna karşın, sivil toplumda çok az kişinin sağlıklı ve dengeli emek veriyor olması. Çok az kişi olduğunuzda çok büyük sorunları çözemiyorsunuz. Mesaimin yüzde 50'si dernek çalışmaları. Asıl bakmaları gereken taraf ordaki çalışmalar. Derneklere üye olmak. Gönüllü olmak. Farklı gelişen çocuğu olan için değil diğerleri içinde bu gerekli. En azından okul aile birliklerine üye olsunlar. Çocuğumla ilgili öğrendiğim her şeyi benden daha tecrübeli annelerden, babalardan öğrendim. Derneklerden, ordaki eğitim uzmanlarından öğrendim.