Seçimlerin Anlamı...
.
cumhuriyet.com.trÖncelikle belirtilmeli ki seçim kampanyası adaletsiz olarak yürütüldü. Partiler arasında AKP en çok “himayeye mazhar” bir konumdaydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan devletin olanaklarını kullanarak kampanya yürüttü.
Devletin parasal olanaklarının yanında devlet televizyonu ölçüsüz bir biçimde kullanıldı.
Oluşturulan yandaş basın AKP’ye çalıştı. Adeta devlet bir yanda, muhalefet bir yandaydı. Cumhuriyet gazetesi, bu seçim sürecinde çok önemli bir görev yaptı. İktidarın tek taraflı propagandasına karşı bir seçenek oluşturdu. Muhalefete bir olanak yarattı.
Erdoğan, Cumhur İttifakı’na dayanarak, “beka” söylemini uç noktalara götürerek, toplumda kutuplaşmaya neden oldu. Kendi seçmen kitlesini “konsolide” etmek amacıyla aşırı söylemlerden çekinmedi. Halkın yarısının oy verdiği muhalefeti terörist ilan etmek, siyasal açıdan çok büyük bir yanlıştı. Erdoğan’ı ancak Erdoğan yenebilirdi. Seçim sonuçları bunu gösteriyor.
CHP ve İYİ Parti’nin oluşturduğu Millet İttifakı, olanaklar çerçevesinde zor bir seçim kampanyası yürüttü. Üç büyükşehir, İstanbul, Ankara ve İzmir’de seçimleri CHP önde götürdü. Bunların yanında Adana, Mersin, Eskişehir, Çanakkale ve Trakya’nın bütün kentlerinin ve turizmin başkenti Antalya’nın CHP tarafından kazanılması son derece önemlidir. Bu başarıda İYİ Parti’nin rolü yadsınamaz. Ayrıca HDP seçmeni de büyük kentlerde muhalefet cephesini destekledi. Bu büyük kentler, unutulmasın ki Türk ekonomik yaşamının en önemli bölgeleridir; Türk ekonomisindeki katma değerin yarısından fazlasını yaratmaktadır.
DSP bu seçimlerde umduğunu bulamadı. CHP oylarını bölüp AKP’ye yardım eden bir fonksiyon olarak kabul edildi. DSP, böylece siyasal yaşamda seçenek olmayı kaybetmiş görünüyor. Kesinleşmemiş sonuçlara göre CHP adayı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’da seçimleri kazanmış bulunuyor. Dün öğleden sonra, Binali Yıldırım yaptığı açıklamada, İmamoğlu’nun önde olduğunu kabul ederek konunun artık Yüksek Seçim Kurulu’nun yetkisine geçtiğini söylemiştir. Bu seçimler Türk siyasal hayatı yönünden önemli bir aktör çıkardı. O da kuşkusuz Ekrem İmamoğlu’dur.
İmamoğlu’nun Belediye Başkanlığı’nı kazandığı kamuoyu vicdanı tarafından kabul edilmektedir.Rakiplerine kötü söylemlerle hitap etmeyerek halkın sevgisini topladı. Popülaritesini yüzde 50’ler noktasına getirdi. Seçim gecesi krizini de “çok iyi yönetti”. Kuşkusuz Türk siyasal yaşamı yeni bir siyasal kişilikle tanış oluyor.
Eğer İstanbul seçimleri rakamsal oyunlarla AKP’ye verilirse, Türk halkı yapılan bu operasyonu hiçbir zaman unutmaz. Böylesi bir durum, Erdoğan’ın siyasal yaşamının bitmesidir. Adeta Erdoğan’ın siyasal intiharı demek olur.