Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Duyuyor musun?

cumhuriyet.com.tr

Şimdi CHP için yeni, kaçırılmaz bir fırsat doğmuştur; yargı bağımsızlığını yok eden, Atatürk’ün kurumlarını kapatan, 1982 darbe anayasası yerine, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerini benimseyen, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletini amaçlayan anayasa önerisini hemen “Anayasa Uzlaşma Komisyonu”na götürmek.

TBMM Başkanı Cemil Çiçek yeni anayasa için oluşturulan “Anayasa Uzlaşma Komisyonu” başkanı olarak 16 Kasım 2011 akşamı meydan okurcasına bütün TV kanallarında verilen bir duyuruda bulundu:

“30 yıldır yürürlükte olan 1982 Anayasası’ndan herkes şikâyetçi. Şimdi buradan bütün yurttaşlarıma sesleniyorum, kimin bir eleştirisi, önerisi varsa 31 Aralık 2011’e kadar bize ulaştırsın.”

Bu duyuru yazılı olarak 165 üniversiteye, siyasal partilere, sayıları binleri geçen derneklere, vakıflara iletilmiş.

Kaç tanesi yanıt verdi bilmiyorum. Ben de yanıt vermeyenler gibi “nasıl olsa AKP’nin yeni anayasa taslağı 2010 halkoylamasında olduğu gibi biliniyor, ne gerek var bu çağrıya” diye düşünmüştüm. Ama bu çağrıdan on gün sonra Sayın Cemil Çiçek’in ilk çağrıya yanıt verilmemesinden yakınarak 26 Kasım 2011 akşamı TV kanallarından duyurulan ikinci çağrısı üzerine kararımı değiştirdim.

“Kimse duyduk duymadık demesin, kimin bir eleştirisi, önerisi varsa 31 Aralık 2011’e kadar bize ulaştırsın. 31 Aralık’a kadar bu işi bitirelim.”

Ben sorumlu aydın bir yurttaş, emekli bir cumhuriyet savcısı, Atatürk’ün Türk Dil Kurumu’nun kapatılana dek bir üyesi, daha sonra kurulan Dil Derneği’nin de bir kurucu üyesi, bir şair kimliğimle sesimi kime, nasıl duyurabilirdim? Aklıma “Ana Muhalefet Partisi Başkanı” olan siz geldiniz. Siz yalnız ana muhalefet partisi başkanı değil, ayrıca Atatürk’ün yasal mirasçısı olma sorumluluğunu da taşıyorsunuz.

Sizin CHP Genel Başkanı seçildikten sonra genel kurulda alkışlarla onaylanan bir sözünüz vardı:

“CHP iktidarında söz veriyoruz, kesinlikle ama kesinlikle çağdaş Batı standartlarına uygun, bizim insanımızın kültürünü özümseyen bir anayasa yapacağız. Atatürk’ün vasiyeti 12 Eylül’de çiğnendi, o vasiyetin gereğini de yapacağız. Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu eski konumuna gelecek.” (Ankara, 22 Mayıs 2010)

Bu sözleri ilk bir CHP genel başkanından duyduğum için çok duygulanmış, bir kâğıda yazıp saklamıştım. Onun için size sesleniyorum.

1980 darbesinden sonra oluşturulan Kenan Evren anayasasının 134. maddesine dayanılarak çıkarılan 2876 sayılı yasa ile bir mahkeme kararı olmadan TDK ve TTK kapatılıp bütün taşınır, taşınmaz mallarına el konuldu. CHP Atatürk’ün yasal mirasçısı olduğu halde yargı yoluna başvurmadığı gibi bir tavır da almadı. Bu haksızlığa karşı kapatılan TDK’nin seçilmiş son başkanı Prof. Dr. Şerafettin Turan tarafından yargı yoluna gidilmiş, ancak dava esasta haklı görüldüğü halde yetki yönünden (yasal mirasçı olmadığından) reddedilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde aynı gerekçelerle davayı kabul etmemiştir. Şimdi CHP için yeni, kaçırılmaz bir fırsat doğmuştur, yargı bağımsızlığını yok eden, Atatürk’ün kurumlarını kapatan, 1982 darbe anayasası yerine, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerini benimseyen, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletini amaçlayan anayasa önerisini hemen “Anayasa Uzlaşma Komisyonu”na götürmek.

CHP bu tarihi görevini yapmak yerine iki CHP’li milletvekili aracılığı ile AKP’nin en zor günlerinde yeni gündemler yaratıp (Dersim isyanı, Kürtçenin eğitim dili kabul edilmesi gibi) kendi partisini güç durumda bırakıp AKP’nin değirmenine su taşımaktadır. 31 Aralık 2011’e sayılı gün kaldı.

AKP’nin Prof. Burhan Kuzu tarafından hazırlanan anayasa önerisini tahmin etmek zor değil. 1982 Anayasası’nın başkanlık sistemiyle güçlendirilmiş yeni baskısı. Türkiye Barolar Birliği’nin uzman bir bilim kuruluna hazırlattığı (Prof. Dr. Fazıl Sağlam, Prof. Dr. Rona Aybay, Prof. Dr. Süheyl Batum’un da bulunduğu kurul) bir anayasa önerisi var, güvenli bir kaynak olabilir. Kamuoyu bu konuda aydınlatılmış değil, herhalde bu görev de CHP’ye düşüyor. CHP Genel Kurulu’nda alkışlarla onaylanan sözlerinizden ödün vermeden direneceğinizi ümit ediyor, saygılar sunuyorum.